Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Mevlüt Uluğtekin YILMAZ
Mevlüt Uluğtekin YILMAZ

Hürriyet ve İtilaf Partisi’nin görevi...

Partiler, İkinci Meşrutiyet’le beraber bir bir ortaya çıktı. Bunlar arasında, devlet yönetiminde bulunmasından dolayı, İttihat ve Terakki Partisi’ni ve liderlerini tanıyoruz. Ama gözden kaçan ve o dönemde öne çıkan bir parti var: Hürriyet ve İtilaf Partisi!
Bu parti, İttihat ve Terakki’nin ‘Türk’ vurgusundan ve sert yönetiminden rahatsız olanların partisiydi. Kendilerini ‘Hürriyetçi ve İslamcı’ olarak tanımlıyorlardı. Ama bu parti, yakın tarihimize ‘İngiliz politikasının temsilcisi’ olarak damgasını vurdu. Kurucu lider olarak -gerçekten samimi ve mert bir insan olan- Miralay Sadık Bey görünse de, bu parti; fikir ve eylem anlamında birden fazla lider barındırmaktaydı. Bunlar arasında Mustafa Sabri Efendi en öndeydi! Hatta partinin en etkin kişisiydi. İngiliz Muhipler Cemiyeti ve Teali İslam Cemiyeti üyesi olan; İngiliz papağanı bu insanı ve eylemlerini tanımak demek, bir anlamda Hürriyet ve İtilaf Partisi’ni de tanımak demektir. Bunun da ötesinde; Şeyhülislam unvanlı bir zalimin, Türk milletine nasıl ihanet ettiğini de öğrenmek demektir.
Mustafa Sabri Efendi, Fatih’ten sonra gittikçe çağın gerisinde kalan; sonunda Osmanlı’yı çökerten Medreselerden eğitim almış, bir din adamıydı. Abdülhamit Han zamanında dini konularda bir süre saraya hizmet verdi. İkinci Meşrutiyet’ten sonra siyasete girdi. Birkaç parti değiştirdi; sonunda 1911yılında Hürriyet ve İtilaf Partisi’nin kuruluşunda bulundu... İşte bundan sonra, kişisel ihtiraslarını tatmin için yapmadığı iş kalmadı!
Neler mi yaptı? Buyurun: Onun için, 1913 yılında Enver ve arkadaşları hükümeti baskınla devirmeseydi; Mustafa Sabri, kendi partisi adına öyle bir baskın yapacaktı, denilir. Ve yine söylenir ki, Mahmut Şevket Paşa suikastında onun da parmağı vardır...
Bitmedi... Bu ibretlik adam, 4 Mart 1919’da düşman elindeki İstanbul’da Şeyhülislam oldu. Ve ‘gerçek hizmet’ine başladı! Kurucusu olduğu Teali İslam Cemiyeti tarafından 25 Eylül 1919’da yayımlanan, Kuvayı Milliyecilere “Kudurmuş haydutlar” diyen bildiri metni, Yunan ve Fransız işgaline direnen bölgelere düşman uçaklarıyla atıldı... Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarının idam fetvasının metnini, bizzat kendisi hazırladı... Millî şehidimiz Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey’in idam fetvasını -Vahdettin’in tereddüdüne karşın- veren, yine Mustafa Sabri’dir! Ve bu zalim, Millî Mücadele boyunca bıkmadan, usanmadan milliyetçilere hakaret etti durdu!
Sonu mu? Zafer kazanılınca her hain gibi, bir İngiliz yük gemisiyle kaçtı! Sonra da Yunanistan’ı mesken tuttu. Burada yine -sözde din kimlikli- gazete çıkardı. Türk’ten başka herkese yaranmak için, Türklüğü çirkin hakaretlerle aşağıladı; Türkçe’yi bırakıp, Arapça’yı kullanmamızı istedi. Kendince, Türklükten ‘istifa’da etti! Daha sonra Mısır’da, El Ezher’de dersler verdi ve 1954 yılında orada öldü. (İliştiri: Bu konuda çok geniş bilgi için; Prof. Dr. Ali Birinci’nin doktora tezi olan ve Dergâh Yayınları’ndan çıkan Hürriyet ve İtilaf Fırkası kitabı ile bilge yazar Turgut Özakman’ın Vahidettin, M.Kemal ve Milli Mücadele adlı eserine bakılmalıdır.)
Bu adamı, tüm Türk aydınlarının çok iyi tanıması gerekir diye düşünüyorum. İngiliz politikasının kölesi olan Mustafa Sabri’nin politik yaşantısını öğrenmek, günümüz olaylarını değerlendirmede kolaylık sağlayacaktır.
Ulu Tanrı yurdumuzu Mustafa Sabri gibilerin eline bırakmasın!
Haftaya buluşmak dileğiyle, esen kalın.

Yazarın Diğer Yazıları