Hristo'ya boşuna 'fiyasko' dememişim
2008 Şubat’ında Güney Kıbrıs’ta yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olan Hristo-fiyasko seçim kampanyasını Kıbrıs sorununu çözmek üzerine kurmuştu. Hristo-fiyasko 2004 Annan Planı’na hayır diyen Rum tarafının azalan imajını da çözüme ulaşarak yükseltmeyi hedefliyordu. Hristo-fiyasko kuzeyde yoldaşı ve kafa dengi, KKTC 2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın görevde bulunmasının da çözüm için kaçırılmayacak bir fırsat olduğunu vurguluyordu. O dönemdeki arşivlere bakıldığında Hristo-fiyasko’nun “Barış Meleği” veya “çözüm umudu” olarak lanse edildiğini göreceksiniz. Emperyalist Batı da, eski komünist Hristo-fiyasko’ya çözüm yolunda gayret gösterip Kıbrıs sorununu çözeceği için destek verdi. Neticede Hristo-fiyasko ırkçı Papadopulos’un yerine Cumhurbaşkanı seçildi. Yoldaşı Talat ile sayısız görüşme yaptı. İki liderin 23 Mayıs ve 1Temmuz deklarasyonlarıyla çözüm umutları arttı. Daha sonra 2010’da Dr. Derviş Eroğlu KKTC’de Cumhurbaşkanı seçildi. Eroğlu 18 Nisan seçiminin hemen ertesinde BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon’a gönderdiği mektupta Talat’ın bıraktığı yerden görüşmelere hazır olduğunu bildirdi. 2010’dan günümüze Hristo-fiyasko ile Cumhurbaşkanı Eroğlu sayısını hatırlayamadığım kez Lefkoşa’da görüştüler. Sanırım 5 kez de Ban Ki-Moon’un davetiyle zirve toplantısı yapıldı.
Geçtiğimiz gün Rum sözcü Stefanos Stefanu’nun Hristo-fiyasko’nun çözüm başkanı olacağını hiç söylemediğini belirtmesi çok ilginçtir.
Stefanu, Rum gazetesi Politis’e verdiği röportajda, Hristo-fiyasko’nun çözüm perspektifini ileriye götürmek için Rum tarafının gelişmelere müdahale etme olanaklarını artırma gibi bir politikası olduğunu belirtti.
Stefanu, Hristo-fiyasko’nun çözüm başkanı olacağını hiç söylemediğine işaret ederek, “Başkan’ın ‘ben çözüm başkanıyım’ dediği bir ifadesini bulup göstersinler” dedi.
Hristo-fiyasko’nun, Rum Yönetimi Başkanlığı’na seçildiğinde fazla iyimser olup, olmadığı yönündeki soruya “Başkan, Kıbrıs Türk lideri Mehmet Ali Talat iken, çözüm yönünde iyi bir iş yapılabileceğine ve kararlar temelinde bir çözüme ulaşılmasına ezelden beridir karşı çıkan Türkiye’ye baskı yapılabileceğine inanıyordu” yanıtını verdi.
Stefanu, Talat’ın Hristo-fiyasko’yu “Kıbrıs sorununu çözmek istememekle” suçladığına ilişkin soruyu yanıtında, şunları söyledi:
“Kendi sorumluluklarını azaltmasın. Nereden başlayıp nereye geldiğimize bakalım. 2004’ten 2008’e kadar Kıbrıs sorununda yaşanan 4 yıllık durgunlukta Kıbrıslı Rumlar referandumda hayır dedi diye bize sorumluluk yüklediler. Türkiye ve bazı uluslararası çevreler tarafından Kıbrıs Rum tarafının çözüm istemediği telaffuz edildi ki bu Kıbrıslı Rumlar açısından haksızdı.”
Yuh artık dememek için kendinizi zor tuttuğunuzu biliyorum. Çözüm adına Türk tarafının samimi davrandığı ortadayken Rum tarafının maalesef saçma sapan açıklamalarını dinlemek zorunda kalmaktayız. Hristo-fiyasko şimdi giderayak üzerindeki sorumluluklardan arınmaya çalışıyor. Çözümü başaramadığını kabullenemiyor. Çözümü hiç istemediğini söyleyemiyor. Hristofyas’ın göreve geldiği günden beri bir balon olduğunu bu köşede sizlerle paylaştım. Boşuna ona Hristo-FİYASKO dememişim. Bu fırsatı yakalamışken daha önce de belirttiğim önemli bir tespiti bir kez daha tekrarlamam yerinde olacaktır. Kimse Rum tarafının günün birinde anlaşmaya razı olacağının hesabını boşuna yapmasın. 2013 Şubat’ında yapılacak seçimleri büyük ihtimalle Disi Genel Başkanı Anastasi-adi kazanacaktır. Onun da ismine uygun takıyı şimdiden koydum. Hiçbir Rum liderin Enosis’ten vazgeçemeyeceği gerçeğine göre kendimize yol çizmemizde fayda vardır.