Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Turgay BEŞYILDIZ
Turgay BEŞYILDIZ

Holomana'daki son tayfa Salih Erdem. Turgay Beşyıldız yazdı

Turgay Beşyıldız- YENİÇAĞ

Trabzonspor’u, zor şartlar altında kurduklarında 20 kişiydiler…
Gece sabahlara kadar tartıştılar, bağırdılar, çağırdılar, birbirlerine gönül koydular. Sonunda 4 kulüp bir araya geldi, kulübün şimdiki rengi ve adı ortaya çıktı.
Bu 20 kişinin en az yarısını ilerleyen yıllarda tanıdım, merhabalığımız da oldu. Sohbet ettiğimiz de, karşılıklı bir çay içtiğimiz de, röportaj yaptığımız da… Yarısına yakını ise tanımaya fırsat olmadı. Onlarda bu dünyadan erken göçenlerden oldu.
Bordo Mavili takım kurulduğunda henüz ilkokula da başlamamıştık. Kısa pantolonla dar sokaklarında gezdiğimiz dönemdi. Şimdi o masanın etrafında zamanın aslan yürekli 20 kişisinden kala kala tek kişi kaldı. Arkadaşlarından 19 tanesi onu bırakıp sonsuza giderken, en son bu devrimci gemiyi terk eden tayfa, 10 gün önce Nizamettin Algan oldu.
*
Onu ben, geride tek kalanı yani; Son Mohikan ya da Son Samuray’a değil, Karadeniz’de seyreden bordo maviye boyanmış geminin Son Tayfasına benzetiyorum artık…
Kendisine, kış gelmeden yeşillikler arasındaki tripleks evinde istirahat ederken konuk olmuştuk.
Ayrılırken o bahçeden, ikram edilen taze ve tatlı karayemişin tadı halen daha ağzımda, karayemiş olur da ağzı buruşturmayan olur mu? Olurmuş demek ki, onu da yaşadık…
1933 yılında karlı bir kış günü Trabzon’un şimdiki Beşirli Mahallesi’nin üst kesimlerinde eski adıyla, bir zamanlar mis gibi kokan bostan tarlalarıyla ünlü Holomana’da doğan Salih Erdem, kader birliği yaptığı kişiyle aynı ismi taşıyan köyün muhtarı babası Ali Osman Erdem ve annesi Media Erdem’in çocuklarından biriydi.
Aslen onları Hacıoğulları diye tanırlar. Babası 85 yaşında, annesi de 92 yaşında iken vefat eden, Trabzonspor Kulübü'nü şampiyon yapan başkanlardan biri olan Salih Erdem, Trabzonspor Kulübü şampiyon yapan başkanlarından biri olan Salih Erdem, ilkokulu Kayalık Mahallesi’ndeki tarihi Cumhuriyet İlkokulu’nda okumuştu. Ortaokulu zamanın Trabzon Lisesi’nin orta bölümünde tamamlayan Erdem, Ticaret Lisesi’nden mezun olduktan sonra, askerliğin 30 ay sürecek yolunu tutmuştu.

-BUZLARIN ÜZERİNE BASARAK KARŞIYA GEÇİYORLARDI-
O dönemler yani 1950’li yılların başında, üniversite mezunu muamelesi gören lise mezunları da revaçtaydı. Diyarbakır Silvan’da, Jandarma Okulu’nda 4 ay hizmet vermiş, ardından İstanbul’a dağıtım yemişti.
Vatan görevini sürdürdüğü sıralarda, Erdem’in o günler için unutulmaz bir hatırası var. ‘’ 1954 ‘ün Mart ayıydı. Hava çok şiddetli soğuktu. Tuna nehrinden akıp gelen buz kütleleri İstanbul boğazını kaplamıştı ve inanır mısınız? insanlar buz kütlelerinin üzerlerine basarak karşıya geçiyorlardı. Bu görüntü ilginçtir; o gün, bugün, 65 yıldır bir daha hiç yaşanmadı.’’
Askerde bölük yazıcılığı yapan Erdem, 1957 yılında terhis olup memleketin yolunu tutmuştu. Bir dönem Trabzon Halk Evi Başkanlığı’nı da yapan babası, genelde Holomana‘daki geniş arazilerle de uğraşırdı, çiftçilik de yapardı.
*
Geniş bahçeli evinin güney cephesindeki ön avlusunda karşılamıştı bizi sevgili başkan. Ardından deniz ve önü açık araziyi gören kuzey tarafındaki geniş balkona geçtik. Denizin maviliği yerindeydi ve yatak gibiydi. Üzerinde uçuşan Zinos’lar, olduğumuz yerden serçe gibi görünüyordu.
Akşam saatleri yaklaşıyor, erkek sarı guduk kara tavuklar (kara kuş) dallarda o müthiş ötüşleriyle dişilerine adeta resital veriyorlardı. Oturduğumuz masada İstanbul’dan oğluyla ve kedileriyle tatile gelen evin büyük kızı Hatice Keskinalemdar masaya neler koymamıştı ki; ellerine sağlık, su börekleri, burmalı tatlı, mor erikler, patlıcan inciri, ekşi değil tatlı karayemişler ve yeni toplanmış, henüz daha ayıklanmamış taze fındıklar ve tabi ki demli çay ve köyün tepelerden gelen soğuk suyu.
Baş köşede oturan başkan Erdem’in eşi 81 yaşındaki Nurten Hanım ve yeğenlerinden amatör futbol antrenörlüğü yapan Ömer Fazıl Erdem de, bizimle beraberdi…
Hava sıcak ve de nemliydi. Çaydan bir yudum aldıktan sonra devam etti. Salih Erdem: ’’Askerden yeni geldik ve haliyle işsizdim. Fiskobirlik’te o zaman İl Müdürü Tahir Görener ve muhasebeci Kadir Eskici vardı. Bana hemen işe başlamam için haber geldi. Ağustos 1957 idi. Fındık alımı bölümünde işe başladım. Başladım ama bir yandan da bu işten ayrılmak istiyordum. Bugün, yarın ayrılacağım derken, beni muhasebe bölümünün başına getirdiler. Sonunda 1966 yılında Fiskobirlik’te Trabzon İl Müdürü oldum. Bu 1992’ye kadar sürdü. İşe başladığımda ayrılmayı düşündüğüm yerden, aynı yıl emekli oldum! 1994 yılında ise Fiskobirlik Yönetim Kurulu’nda yer aldım. Bu görev 2002 yılına kadar sürdü. O, yıl da Yönetim Kurulu Başkanı olduk ve 2006 yılında son noktayı koyduk.’’
Beşirli Mahallesi sahile yakın bir yer olmasına rağmen, bulunduğumuz yer rakım açısından fena da sayılmazdı o nemli yoğun sıcakta, özellikle akşam karanlık çökünce Holomana’ya, bu mevsimde etrafa hoş bir serinlik çöküveriyordu.
Trabzonspor Kulübü’nün eski başkanlarından ve Kulübü kuran 20 kişiden hayatta kalan tek kurucusu olan, biri erkek, 4 yetişkin evlat babası 90 yaşındaki Salih Erdem’in spora bulaşması ise 1957’li yıllara dayanıyor. Kendi ve arkadaşları 1957 yılında bir kulüp kurmak için ayağa kalkarlar. Olur mu , olmaz mı ? derken, Mavi-Yeşil renklere sahip Yıldızspor’u kurdular. Daha sonra da kulübün adını 24 Şubat yaptılar. Renklerini de Sarı-Kırmızı…
1962 yılında bir gün, ziyaretine şimdilerde rahmetli olmuş olan Nihat Karanis ve Trabzon futbolunun o zamanlar bir numaralı ismi olan Kaptan Sebahattin gelmiş. Sebahattin Canoğlu 30’lu gibi genç yaşlarda kötü bir hastalıktan hayata erken veda ederken, geride iyi izler bırakarak gitmişti. Hatta hastalığı çok ilerlediğinde vefat etmeden bir kaç gün önce, arkası açık bir pikabın üstüne binerek, şehirde arabayla tur atıp, gördüklerine sağa, sola herkese el sallayarak adeta ‘’Elveda’’ diyerek, veda etmişti. Sülüklü Kabristanlığı’nın kuzey batı cephesindeki mezarını, arkadaşlarından her hafta mutlak ziyaret edenler oluyor halen daha.’’
Erdem’i, Kaptan rahmetli Sebahattin ve rahmetli Nihat Karanis, İdmanocağı’nın yönetimine almak isterler ve alırlar. Sarı Kırmızılılar’ın o dönem 55 milyon lira borcu vardır. ‘’Kaçamadık ve işe giriştik çevreden 120 milyon teberru topladık.’’ diyen Erdem, bir yandan da atıştırmak için, parmaklarının arasındaki taze fındığı kırmak adına, eliyle fındık pensesi kullanırken hem taze fındıkları atıştırıp hem de anlatmaya devam etmişti: ‘’ İstanbul’da rahmetli olan İdmangücü’nden Cenap Genç’i o dönem kaçırmıştık ve 5 bin liraya transfer ettik. Kendisi gibi futbolcu Erdoğan, Celal ve Ahmet Ziya Genç’in de kardeşiydi. Yıllar sonra da Fenerbahçe’de oynadı. Aynı zamanda milli de olmuştu bu oyuncu ’’dedi. ‘’Hatta yurt dışına transfer olan ilk Türk futbolcusudur Cenap’’ diye de ekledi.
*
1966 yılıydı. Şimdi hepsi rahmetli olmuş olan, Trabzonspor’un kurulması için dört kulüp ve başkanları bir araya geldi. Şimdi hepsi rahmetli olmuş; İdmangücü’nün Başkanı Ali Osman Ulusoy, Karadenizgücü’nün Başkanı E.Sabri Uğurbaş ve Martıspor’un Başkanı Bahri Cervatoğlu ve İdmanocağı’nın Başkanı Rıfat Dedeoğlu’nun da yer aldığı oluşumda, Trabzonspor’un kurulması masaya yatırılmıştı.
En önemli tartışma maddelerinden biri takımın forma renginin ne olacağıydı. 1966 yılından yıldız şeklindeki logosuyla bir sezon Kırmızı, Beyaz renklerle 2. lİg de yer alan Trabzonspor’un yeni rengi için ‘’Kırmızı, Beyaz devam etsin ya da Sarı, Kırmızı devam etsin.’’ diyenler oldu.
Bu arada Türkiye Futbol Federasyonu, buradan bir haber alamayınca bir türlü, Trabzonspor’u Sarı-Kırmızı-Beyaz olarak tescil edeceğine dair haber gönderdiler Trabzon’a... Bu sefer de zamanın Trabzon Valisi merhum Celal Kayacan devreye girdi. ‘’ O zaman bu tartıştığınız renkleri kullanmayalım ortak bir renk bulalım.‘’ dedi. Zamanın ünlü takımları Barcelona, Aston Villa, Westham’ın adı ve renkleri gelir tartışma masasına, bu arada TFF Genel Müdürü Ulvi Yenal‘da tarafların birer renk seçmelerini ister. Sonrasını başkan Erdem şöyle devam eder:’’ Böyle olunca da artık bir karar verdik. Renklerimiz bu teklifle beraber sonunda Bordo-Mavi -Beyaz oldu. Fikir Trabzonlu bile olmayan valimizden ve Ulvi bey’den gelmişti. 2004 yılında 75 yaşında vefat etti Vali Kayacan… Anlayacağınız İdmangücü tarafı açık mavi, İdmanocağı tarafı da koyu bordo’yu seçince, kulübün rengi ortaya çıktı.’’
Bu kuruluş tarihinden 5 yıl sonra, 1972 yılında Salih Erdem’i Trabzonspor’a başkan yaptılar. 1974 yılına kadar 2 yıl bu görevi sürdürdü. Bu tarihler arasında Bordo Mavililer, başkan Erdem ile 1974 yılının sezon sonunda 2.Lig Kırmızı Grup şampiyonluğunu yaşayarak 1.Lige yükseldi. 1975 Yılında da, o günlerde de çok önemli olan manevi değeri yüksek Kıbrıs Barış Kupası’nı kazanmıştı.
Erdem, kulübün başkanı olmadan önce rahmetli Suat Oyman kulübün başkanı iken, görevi bıraktığını açıkladı. İlk kulüp binası Cumhuriyet Mahallesi'ndeki Ziyabey Sahası’nın içindeydi. ‘’Sezon başı ilk yönetim toplantısında arkadaşlar, Suat Bey bu kadar borcu bırakıp gidemez görüşündeydi.’’ diyen Erdem, şöyle devam etti: ‘’Ben de haliyle Suat Bey’in listesindeydim. Aynı zamanda belediye başkanıydı yanına gittik. Bizi bırakma dedik ama o sağlığının bozulduğunu ileri sürerek görevinden müsaade istedi. Haliyle iş yani kulübün başkanlık görevi Rıfat Dedeoğlu’nun da isteğiyle bizim üzerimize vazife kaldı. Hesap kitabı önümüze aldık baktık ki; 3,5 milyon lira kayıtlı, 1,5 milyon lira kadar da kayıtsız olmak üzere toplam 5 milyon lira bir borç çıktı karşımıza. İstanbul’dan ve il dışından gelen diğer bazı oyunculara hep senet vermiştiler. Adamlar zamanı gelince paralarını aldılar ama Trabzon’a gelme bile gelip oynamadılar. Çaldılar bizi. ’’
*
O sıralar aynı zamanda, Fiskobirlik İl Müdürlüğü görevini de yürüten başkan Erdem, kurumda spor ve sosyal yardım fonu diye bir fon oluşturduklarını da hatırlatarak ‘’Bu hesapta 400 bin liramız vardı. Geri kalanı da arkadaşlardan topladık 1 milyon lira yaptık. 4 milyon lira daha lazımdı. Ahmet Suat Özyazıcı hocamızın da istediği transferler içinde bir miktar peşin para gerekliydi. Bazı transferlerin en azından peşin paralarını çıkarmıştık. Trabzonspor adına sigara paketleri ve çay paketleri yaptırdık. Bunlardan birer örnek kulübün müzesinde var. Sadri Bey’in babası Ahmet Şener o zaman bakandı. Yeni bir vali gelmişti Trabzon’a, bu valinin Çorumspor’un 3. Lig’den 2. Lig’e çıkmasında büyük katkısı olmuş dediler bize, kalktık hoş geldiniz ziyaretine gittik. Çimento torbalarına, sinema biletlerine, tüp gazlara, İran’a nakliyat yapan kamyonların liman çıkış makbuzlarına Trabzonspor için de 25’er kuruş eklettik. Bunlardan ayda ortalama 300 bin lira gelir gelmeye başlamıştı.’’ diyerek, arkasına yaslandı. Sanki yılların beyin yorgunluğunu hissetmişti o an sanırım… 90yaşındaki kurucu üye ve eski başkan o günleri anlatmaya devam etti:
‘’O dönemler merhum gazeteci Ziyad Nemli de bizi yazdığı köşe yazılarıyla eleştiriyordu. Trabzonspor’un renginin sarı, kırmızı olmasını istiyordu. O zamanın süper Ligi olan 1. Lige çıktığımız ilk sene ligi 9. Sırada bitirmiştik. İlk yılımız olmasına rağmen bu sırayı kimse yadırgamadı ama yerel basında yazılan yazılar bizim erken olağan üstü seçime gitmemizi istiyordu. Sonunda 1975 yılında lig bitiminde ben istifa ettim. Şamil Ekinci başkan olmuştu ve 1.Lig’deki 2. Sezonunda takımımız, 1. Lig’de ilk kez bir Anadolu takımının şampiyon olmasını tarihe yazdı.’’
Aslında efsane kadronun temellerini atan ve Trabzonspor’u 2. Lig’den, 1. Lig’e çıkartan, en önemli isimlerden biri de tartışmasız Salih Erdem. İlerleyen yıllarda Türkiye Futbol Federasyonu’nda 8 yıl gibi çok uzun süre yönetim kurullarında görev aldı. Sebahattin Erman, Yılmaz Tokatlı, Güngör Sayarı, Cemal Saltık ve Kemal Ulusu bile başkanlık yaptıkları dönemde, yönetim kurullarında ondan vazgeçememişlerdi. Erdem, TFF’de başkanlık yapan beş ayrı isminde yönetim kurulunda yer alarak, Trabzon adına da kırılması güç bir rekora imza attı. ‘’Başarı yıldız isimlerle pek gelmiyor.’’ diyen, Holomanalı başkan ‘’ Seni hedefe ulaştıracak oyuncu profili seni her hangi bir sebeple bırakıp gitmeyecek olan ve yarı yolda bırakmayacak olan kendi evladındır.’’ ifadesini sessiz, sakin ve kendinden emin bir tavırla kullandıktan sonra biraz siyah karayemiş yedi. Sonra üzerine bir bardak soğuk köy suyunu çekip, devam etmişti ’’Tabi ki, Trabzon dışından kaliteli isimler ve faydalı olabilecek yabancı isimler de olabilir ama takımda yerli oyuncu sayısı hatırı sayılır olmalı. Transferlerde hata yapmamak çok önemli. Özellikle bizim yapımıza anlayışımıza ve bünyemize uyacak oyuncuları bulmak lazım. Altyapıya çok ama çok önem vermek lazım. Dış transferde titiz davranılması gerekir. Esas olan o oyuncuları bir arada kaynaştırmaktır. Son yıllarda çok teknik adam değişikliği oldu. Bundan hızla uzaklaşmalı. İsim güvenilirse kim olursa olsun, ona istikrar gösterilmeli ve beklenmeli. O zaman uzun süre sabretmek, ısrar ve istikrar lazım. Hemen kestirip atmak maddi ve manevi çok büyük kayıplar verir bu kulübe. Yerli teknik adamlar ve yerli oyuncularla mutlak başarı gelecektir, geldi de.’’
*
Şafak kararmaya başlamıştı.
Balkonun ve bahçenin aydınlatmaları yanmış artık sivrisinekler taarruza geçmişti. Anlayacağınız Holomana’dan ayrılık vakti gelmişti. Türkiye’ye ve Trabzon’a önemli kurumlarla hizmet etmiş olan sevgili başkan, hoş sohbetimizi bir anıyla noktaladı.
‘’ Başkan olduğum dönemdi . Erzurumspor’un santraforu Hüseyin Tok idi o zaman.. Almaya niyetliyiz onu. Bizim eski futbolcularımızdan Kenan Aksu onun dayısı, Kenan’a dedim ki; Kenan Erzurum’a git, bizim Hüseyin’i başka takım almadan al gel onu. Necmettin Karaduman’ı araya soktuk. Erzurum Valisi ile görüştü, vali kendisine ‘Hüseyin, Beşiktaş ile mukavele yaptı anlaşmış’ diye haber göndermiş. Baktım olacak gibi değil, ben de atladım Erzurum’a gittim. Vali konağında misafirim. Ertesi gün Erzurum’da Kolordu Komutanı Orhan Paşa bize şöyle dedi. Hüseyin’i çağırmış ona demiş ki; Hüseyin BJK seni istiyor. 500 liraya gider misin? O da giderim demiş. Anlaşma dedikleri bu yani. Son maçtı sanırım Erzurumspor, Mardinspor’u, Erzurum’da 2-0 yenmiş ve şampiyon olmuştu. Aynı gece Trabzonlu teknik adamları Turgut Kafkas da bizimle, hep beraber şampiyonluk gecelerine katıldık. Gece bitti biz kalmayalım bir an önce yola çıkalım dedik. Erzurumspor’dan Hüseyin Tok ile yanlış hatırlamıyorsam 250 bin liraya İlyas Akçay ile de orada el sıkıştık. O arada aynı takımın oyuncusu Volkan Canalioğlu’da bizimle, Trabzon’a döneceğiz. Yola çıkarken Kolordu Komutanı Orhan Suerdem bize, çocuklara dönerek ayak üstü önemli bir şey söyledi: ‘Sizi Beşiktaş istemiş olabilir ama bakın Trabzonspor’un başkanı buraya yanınıza kadar geldi. Sizi Trabzon’a götürecek. Siz Trabzonsporlusunuz ben Beşiktaşlı ama sizi Beşiktaş ya da Galatasaray isteyebilir. Orada şu ortamda kaybolur gidersiniz. Kendi memleketiniz de ise kral olursunuz.‘ Evet ben bu geceyi ve kısa konuşmayı hiç unutmadım. Bazen daha fazla para her şey değildir. Taş yerinde ağarır.
Doğru söze de bize şapka çıkartmak yakışır.
Ardından yavaş yavaş vedalaştık. Yakındaki caminin minaresinden gelmeye başlayan akşam ezanının sesi, Holamana’nın üstünü yalayarak Beşirli’ye, oradan da çarşaf gibi olmuş, sanki uyuyor gibi duran denizin üzerine doğru yankılanarak inerken, balıkçı motorlarının sesi günün yorgunluğunu da, batan güneşi de yanına alıp, son tayfasına el sallayarak, Yoroz Burnu’na doğru ağırrr, ağır çekip gitmişti.

whatsapp-image-2023-09-06-at-09-18-20.jpeg

whatsapp-image-2023-09-06-at-09-19-22.jpeg

whatsapp-image-2023-09-06-at-09-19-23.jpeg

whatsapp-image-2023-09-06-at-09-19-23-1.jpeg

whatsapp-image-2023-09-06-at-09-19-23-2.jpeg

whatsapp-image-2023-09-06-at-09-19-23-3.jpeg

Yazarın Diğer Yazıları