Hikmet’e dair...

“Ben artık korkmuyorum her şeyde bir hikmet var / Gecenin sonu seher, kışın sonunda bahar” Ziya Osman Saba böyle der. İnsanımız da “Vardır bir hikmeti” der ya, ne hikmeti bilir, ne de var’daki hikmeti. Dini, kalıplardan ibaret gören zihniyetinse zaten hikmet diye bir derdi yoktur.
Peki ne bu hikmet, bir tanımı, anlamı yok mu? Var elbet. Türk Dil Kurumu’ndan anlamını öğrenelim önce:
1. Bilgelik
2. Tanrı’nın insanlar tarafından anlaşılamayan amacı
3. Gizli sebep
4. Öğüt verici söz
Din açısından hikmete gelince, çok sözler söylenmiştir bu bağlamda ya, biz Elmalılı Hamdi Yazır’a kulak verelim: “Hikmet: ilim ve onunla ameldir”.
“İlim ile amel” ... Hangi ilimle? Mutasavvıf ve gökbilimci Erzurumlu İbrahim Hakkı, gökyüzünün ve yıldızların seyrinde arıyor hikmeti:
Ey dide (göz) nedir uyku gel uyan gecelerde
Kevkeblerin (yıldızların) et seyrini seyran gecelerde
Bak, heyet-i âlemde (evrenin tümünde) bu hikmetleri seyret
Bul sani’ini (ondaki sanatı), ol o’na hayran gecelerde
Mehmet Akif’se daha kapsamlı ve kuşatıcı bir formül vermekte:
“Allah’a dayan, sa’ye (emeğe) sarıl, hikmete ram ol (boyun eğ); yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol!”
Hikmet üstüne denmiş iki ulu söz daha sunalım:
ltrparkeepns1 “Cahillerin yanında hikmet konuşmayınız, çünkü hikmete zulmetmiş olursunuz. Hikmeti ehlinden de esirgemeyiniz, aksi halde hikmet ehline zulmetmiş olursunuz.” Hazreti İsa
“Hikmetli kişi; karanlıkta ışık, çıkmaz sokakta yol bulandır.” Sümer Atasözü
Ve Divan-ı Hikmet sahibi Ahmet Yesevi... Menkıbeye göre ona hikmet, Hazreti Peygamber’in Selmanı Farisi’ye verdiği bir hurma ile gönderilmiş. Bunun öyküsünü Ahmet Yesevi adlı piyesimin ilgili bölümünden aktarayım ve onunla bitireyim:
“Konuşmacı: Cebrail ‘Bu hurma, ümmetinizden Ahmed-i Yesevî’nin kısmetidir’diye mesaj getirdi. Hazreti Peygamber buyurdu ki: ‘Bu hurma Selman’a emanettir. Selman’dan bu yolu sürenler onu Arslan’a dek ulaştıracaklar, Arslan da Ahmet Yesevî’ye teslim edecek’
(Selman sesin geldiği yana doğru dönerek sorar):
Selman: Bu hurmanın hikmeti nedir?
Konuşmacı: Hazreti Peygamber der ki, ‘Cevabı sorunda var, sevgili Selman,... Hikmet var o hurmada hikmet... ‘Hikmetli söz müminin yitiğidir. Gördüğü yerde onu almak, en çok onun hakkıdır’ demişim, bu dememden kaynaklanan bir görev var o hurmada, ulu ve kutlu... Bir işlev var ki evrensel... Sizlere çok kez demişim ‘Ümmetimin yönetimi sonunda Türklerin eline geçecek’ diye, işte o görevin, görev emri var o hurmada... Nahl Suresi 125. ayette bana buyruluyor ya ‘Allah’ın yoluna hikmetle davet et’, işte o buyruğun Türkistan’dan Anadolu’ya Türkçe olarak ulaştırılma işi ve o işin görülme süreci var o hurmada. Neden Türkçe? Çünkü dil, hikmetin yolu... Söz vardır ki, insanı büyüler ve şiir vardır ki hikmetin ta kendisidir. Ahmet, şiirle diyecek, şiirle yayacak hikmetlerini... ‘Medine’de Muhammed, Türkistan’da Ahmet’ denilecektir.”
(Selman, hurmayı öper, bir temiz beze sarıp, giysisinin içine sokar. Sahabe koro halinde şunları söyler):
Sahabe: Hikmet: Açmazların bilgisi, bilgilerin açarı... Hikmet: Aklın ışığı, gönlün coşkusu... Hikmet: Gizlerin özü, özlerin ve özlemelerin gizi... Ahmet’e bunlar gider. Bunları alan veli, ne derin veli... Selam Ahmet’e... Selman yoluyla ve Selman eliyle selam!... Pak selam, baki selam!“

Yazarın Diğer Yazıları