Hikmet Ağabey ve Sarıgül
Türk-Amerikan ilişkileri üzerine yazmaya niyetlendiğim belgesel kitap için Washington’da, Amerikan Ulusal Arşiv idaresinde belge toplarken çok ilgi çekici sonuçlara ulaşmıştım. En önemli nokta Türk-Amerikan ilişkilerinde konuların isim değiştirmesine rağmen, hep aynı olması ve bir kısır döngü gibi her 25 yılda ısıtılıp ısıtılıp önümüze getirilmesi olmuştu. İkinci dikkatimi çeken ise, isimleri değişik olmasına rağmen Türkiye’nin ilerlemesine engel oluşturan bu konularda, Amerikalıların içerde sürekli işbirlikçilerinin olmasıydı.
Geçen gün seçimdeki büyük kaybın ardından, CHP içinde yaşanan muhalefet rüzgârı bana araştırmalarım sırasında gözlemlerimi andıran bazı olayları hatırlattı. Öncelikle Hikmet Çetin konusunda bazı söyleyeceklerim var. Yaklaşık 15 yıl kadar önce PKK’nın Londra’da sözcülüğünü yapan ve bugün de halen yayında olan küçük tirajlı bir Türk gazetesinde, gazeteci kisvesi ardındaki İsmet İmset, Washington’a gelmiş ve ABD Kongresindeki bir komisyonda kapalı oturum sırasında PKK’ya övgü ve Türkiye’ye sövgüler yağdırmıştı. Ben Komisyon kapısı önünde, bir gazetecinin yabancı bir ülkede kendi okuyucularına, kapalı oturumlarda ne aradığını söyleyerek olay çıkarmıştım. Ancak daha sonra içerdeki bir kaynağım vasıtasıyla da söylenen konuları öğrenerek haber yapmıştım. Daha sonra Washington’daki Türk Büyükelçiliğinde öğrendiğimiz bilgileri onların da öğrendikleri ile karşılaştırarak doğrulatmış ve Türk diplomatların özellikle bu hassas konuyu bir kripto ile doğrudan zamanın Dışişleri Bakanı olan Hikmet Çetin’e ilettiklerini öğrenmiştik.
Ertesi gün Washington’daki Türk Büyükelçiliği şaşkındı. Türk diplomatlarının kriptosu Amerikan Büyükelçisinin elindeydi. Kripto içindeki Türk diplomatlar sakınca görmedikleri için, ABD Kongresi içindeki kaynaklarının isimlerini de vermişlerdi. Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin tarafından Amerikan Büyükelçisine sümen altından çıkarılarak, bizzat verilen kripto nedeniyle Türk asıllı bir Amerikalı olan bu çocuk, Kongre’deki işini kaybetmişti. Biz ise haberlerimizde kaynağımızı vermemiştik.
Hikmet Ağabeyin Amerikalılarla bu yakın ilişkisi daha sonraki yıllarda da sürdü. Kendisi ABD’nin manipülasyonu ile Afganistan’a özel temsilci olurken şimdilerde aniden kendisinin CHP liderliğine soyunduğunu görüyoruz. Geçen Mart ayında Hikmet Ağabey, Afganistan’da iken Washington’da Amerikalılar tarafından görevli olduğu söylenen bir Türk gazeteciyi, Kabil’e davet etmiş ve o gazeteci daha sonra tarafsız bir Cumhurbaşkanı adayı olabileceği yolunda, Ankara’da duymayan kulaklara kar suyu kaçırılmıştı.
Gelelim İkinci muhterem şahıs Sarıgül’e. Kendisi ile ABD’de Vatan gazetesinde çalışırken tanıştım. Mustafa Sarıgül, hem gazetenin binasının bulunduğu Mecidiyeköy, hem de başka çıkar noktalarının üzerinde sorumlulukları olan Şişli Belediyesinin Başkanıydı. Zafer Mutlu kendisi hakkında haber yapmamı istedi ve ben de Sarıgül’ün kaldığı otele gittim. Sarıgül ile temasları hakkında konuştum. Ancak fark ettim ki ortada temas falan yoktu, ama kendisi olayın abartılı haber şeklinde verilmesini istiyordu.
Anlattıkları gazetecilik tabiriyle içi boştu. Yani sıksan da haber olacak bir şey yoktu. Ben de iki paragraflık bir haber yapıp yolladım ve bir resim altı doldurularak bir paragraflık haber yapıldı. Bu arada kendisi ile yaptığım konuşmalar sırasında kendisinin büyük bir gürültüden öte bir şey olmadığını anlamıştım. Şimdi o Sarıgül, Hikmet Ağabey ile birlikte CHP muhalefetinin başına ve Genel Başkanlığına soyunuyor.
Daha önce de söylediğim gibi; Türkiye üzerinde yapılacak her türlü düzeltme, kangren olmuş bir yaraya kurutma tozu dökmekten öte bir şey değildir.