“Hesap” defteri
Olası bir Amerikan saldırısına karşı düzenlenip de ABD’nin savaş kararı almasına yarayan Pearl Harbor baskınının berbat taklitleri veyahut ABD’nin kalbini delmek için yapılıp da Afganistan’dan Irak’a, Tunus’tan Mısır’a Orta Doğu’nun kevgire dönmesiyle sonuçlanan 11 Eylül saldırısının ucuz kopyalarıyla dolu haber bültenleri. Hazin olan, buna rağmen bulabiliyorlar attıklarını tutup, yalayıp yutacak “izleyici”yi!
***
Aslı Aydıntaşbaş, “Müslüman Filistin halkının vatanını İsrail’den geri almak üzere kutsal bir savaş yürüten Hamas(!)”ın başı Halid Meşal’le buluşmuş.
Nerede?
Katar’da!
Gazze’de el kadar bebekler İsrail’in cinayetlerinde can verirken, Meşal;
- Yahudi iş adamlarının diyalog forumları finanse ettiği,
- El Cezire üzerinden Müslüman toplumları cellatlarına aşık eden,
- Güya Taliban’ın sınır dışındaki ilk ofisini başkentinde açan ama aynı başkentin 40 km. uzağında Orta Doğu’daki en büyük Amerikan üssüne de ev sahipliği yapan,
- İran ve Suriye’ye karşı, “Hamas ve Hizbullah militanlarını zayıflatmak üzere” oluşturulan Körfez Birliği’nin en küçük ama en etkin parçası Katar’da!
***
Irak’ta İngiliz aksanlı IŞİD celladı Obama’ya gözdağı vermek için(!) Amerikalı gazetecinin başını kesiyor; Obama “durmak yok, askeri operasyonlara misliyle devam” cevabı veriyor.
Peşmerge “out(!)”, YPG “in(!)”;
Biricik müttefikimizin yeni Irak işgalindeki biricik müttefiki PKK!
İngiliz aksanlı IŞİD’ciler karşısında sergilediği direniş(!)le; “uluslararası vicdan” ın gözbebeği olmuş durumda PKK, bölgeye gidenlerin anlattıklarına göre!
IŞİD’le “Süleyman Şah Türbesi” pazarlığı bahane; içinden petrol geçen ne kadar Türkmen-Türk toprağı varsa Irak’taki üstün başarılarından dolayı PKK’ya “hibe(!)” si asıl hikaye!
***
Ve “Kürdistan” kurulmasın diye gözü kapalı ölüme koşan Emre Teğmen’in cansız bedeni duruyor bu kirli-kanlı tezgahın tam göbeğinde!
***
Bir gün bekledim;
Ülkenin tekelde toplanan ilk üç kuvveti; yasama-yürütme-yargı ne diyecek; dördüncü kuvveti medya, gücünün hakkını verip sırtlayacak mı Emre’yi merak ettim.
“Ağır” gelmiş olmalı; dünkü gazetelerde Yeniçağ ve Sözcü dışında Emre’yi başının üzerine taşıyabilen çıkmadı!
Bununla da kalmadı; işi, ailesiyle helalleşmesini, cenaze namazının kılınmasını beklemeden sayfanın eteğine gömdükleri Emre’nin üzerinde Madonna’yla dansöz Didem’e göbek attıran çıktı! İktidardaki filleri tepiştiren çıktı!
Keza televizyonlar da aynı. “Vahşice katledilen” ABD’li gazeteci birinci haberdi hemen hepsinde; çünkü romantik devrimci PKK’lılarca(!) “kibar kibar katledildi” Emre!
Narkoz verdiler önce, canı yanmasın diye... Zaten sırf şehit olsun da “vaat edilmiş cennet” e kavuşsun diye iyiliklerinden yani; yoksa ihanetten, alçaklıktan, azgınlıktan, şerefsizlikten, yediği kabı pislemekten filan değil 23 yaşında, su gibi delikanlının kanına girmeleri!
****
Unvanıyla müsemma “bakan” tüy dikti:
- İki şehidin hesabını kim verecek şimdi?
PKK’yla “aracısız” görüşen sensin.
Ama sen bilirsin;
Allah korkun yoksa Emre’nin “hesabını” anası versin!
“Analar ağlamayacak demedik mi, ne diye gözyaşı dökersin, isyan mı edersin, böyle ” yiğit “ evlat yetiştirmeseydin...” dersin!
Uğur’un hesabı mı?
1.5 yaşındaki evladının ömrü “hesap” ödemekle geçecek; yetmez mi!