Herkes kazandı, TL mevduatı olanlar kaybetti

Mart 2021 ayında, faiz dışında kalan finansal yatırım araçlarının TÜFE'ye göre indirgenmiş yıllık reel getirisi pozitif oldu. Yalnızca TL yatırımları reel kayıp getirdi.
TÜİK verilerine göre TL mevduatı brüt olarak yüzde 5,09 oranında ve Devlet İç Borçlanma Senetleri de yüzde 10,05 oranında reel kayıp getirdi.
2015 yılından beri bu tablo değişmedi. Sanki görünmez bir el, tasarrufları TL yatırımlarından caydırmak istiyor. TL'nin değer kaybetmesini istiyor. Neticeyi de alıyor. Halen TL kuru yüzde 35 dolayında daha düşük değerdedir. Toplam mevduat içinde yabancı para cinsinden mevduat TL mevduatından daha yüksektir.

Bu tabloyu kim neden istiyor?
Bankalar istiyor?
Merkez Bankası 18 Mart'ta Gösterge Faiz Oranı'nı 2 yüzdelik puan artırarak yüzde 19'a çıkardı. Merkez Bankası verilerine göre 13 Mart'ta mevduat ağırlıklı ortalama faiz oranı yüzde 16,46 iken, 26 martta yüzde 17,77 oldu. Yani bankaların mevduata verdikleri faiz, MB'dan aldıkları fonların faizinin altında kaldı. Ayrıca MB Gösterge Faizi'ni 2 puan, bankalar ise mevduat faizini daha düşük 1,31 puan artırdılar. Öte yandan bankaların 26 Mart itibariyle ihtiyaç kredilerinden aldıkları faiz oranı yüzde 23,55'tir.
Banka kredilerinde dönmeyen krediler risk eşiğindedir. Kamu bankalarında riskli kredilerin nedeni hükümetin popülist amaçlı kredi dağıtmasıdır. Özel banka kredilerindeki sorun da reel sektörün zora girmesidir. Hükümetlerin yanlışları, kur artışları ve pandemi nedeni ile reel sektör kredilerinde risk arttı. Bunun içindir ki dünyada özel sektörde en çok iflas sayısı Türkiye'dedir. Bankalar bu risklerden mevduata düşük faiz vererek ve kredilerden yüksek kârlar sağlayarak çıkmak istiyor. Olan tasarruf sahibine oluyor.
Mevduata eksi reel faiz, tasarruf sahibinden bankalara gelir aktarmak aracı haline geldi. Bu yolla bankalar tasarruf sahibinden gizli vergi almış oluyorlar. Piyasa ekonomisinde bu durum bankalar arasında kartelleşmeyi gösteriyor. Ama hükümette ses çıkarmayarak kartelleşmeye yol veriyor.

Hükümet ne istiyor?
Hükümet enflasyona rağmen faizlerin düşük kalmasını isteyerek, bir yandan popülizm yapıyor. Bir yandan da özellikle seçimlerde bankaları kredi vermeye zorlayarak aynı popülizmi devam ettiriyor.
Aslında Devlet İç Borçlanma Senetleri'nde de reel faiz eksi 10,05 oldu. Yani devlete borç verenler, ayrıca yüzde 10 da gizli vergi ödüyor. Hükümet de bu gizli vergiden vazgeçmiyor.

Özetle bugün sistemin çökmesinin ve bankaların kartelleşmesinin tek müsebbibi hükümetlerdir.

Diğer finansal yatırım araçlarının yıllık reel getirisi; BİST 100 Endeksi'nde yüzde 34,75, dolarda yüzde 4,28, Euro'da yüzde 12,14 ve külçe altında yüzde 12,87 oldu.
En yüksek reel getiriyi borsa sağladı. Ancak buna rağmen son bir yıl içinde borsada yabancı payı yüzde 60'tan yüzde 44'e geriledi. Geçen sene Mart ayında tersine, borsa yüzde 15,58 oranında reel kayıp getirmişti. 2020 Mart ile 2021 Mart ayları yıllık reel getiri oranları arasında 50,33 yüzdelik puan fark var. Bu durum aynı zamanda borsadaki kırılganlığın ne boyutta olduğunu gösteriyor .
Euro/dolar paritesi düştüğü için Euro, dolara göre daha yüksek reel getiri sağladı.
Altın fiyatları son bir yılda hareketli oldu ve fakat yine de yüzde 12,87 oranında reel getiri sağladı.

Finansal yatırım araçları kumar masasına benzedi... Manipülasyon, spekülasyon, belirsizlik ve kırılganlığın hâkim olduğu bir piyasa haline geldi.

Yazarın Diğer Yazıları