Herkes için adalet!
Türkiye’de gerçekten de “kaos” yaratmaya programlanmış kişiler, gruplar, kurumlar vardı belki; nihai hedefleri yahut hayalleri belki gerçekten de “seçilmiş” iktidardan “kurtulmak”tı. Ama siz Ümraniye ve Balyoz soruşturmalarında/yargılamalarında öyle hukuksuzluklara imza attınız ki; “darbecilerle hesaplaşıyoruz” maskesiyle öyle bir “darbe” yaptınız ki, velev ki “karanlık” köşeleri olan bir ülkeydi Türkiye, “kapkaranlık” oldu şimdi. Türkiye’de gerçekten de “paralel devlet” kurmaya çalışanlar vardı. PKK’nın gerçekten bir “şehir yapılanması” vardı. Gerçekten de siyasette, medyada, sivil toplumda, yerel yönetimlerde “örgütlenmiş” durumdalardı. Ama siz KCK soruşturması/yargılamasında öyle hukuksuzluklara imza attınız ki, Güneydoğu’da Türkiye Cumhuriyeti’ni takmayan, tanımayan, kendi “kanunlarını(!)” uygulayan “paralel terör devleti” tam da sizin onları hapsettiğinizi söylediğiniz günlerde inşa edildi.
Türkiye’de medya gerçekten de “maşa” laşmıştı, gerçekten de “darbe işbirlikçileri” , “provokatörler” , “ajanlar” , “casuslar” , “teröristler” cirit atıyordu gazete ve televizyonlarda belki; ama siz “darbe için mısır gibi bomba patlattıklarını” , “kardeş kavgası için cinayet delili kararttıklarını” itiraf edenler, Kandil ulaklığı yapanları “aydın” ilan edip onların alkış ve tezahüratları arasında öyle bir çullandınız ki tek suçu “gazetecilik” olan meslektaşlarımızın üzerine, ya gün olur “keser döner, sap döner” se diye hesap etmeden öyle bir kırdınız ki kalemlerini; şimdi uğradığınız haksızlığı “hak” görmeden, “objektif” biçimde “dikkat, hukuksuzluk var” diye yazıp çizecek kimsecikler kalmadı işte!
Halbuki ne iyi olurdu “biat” etmeyen, gerçeği haykırma cesaretine sahip gazetecilerin köşelerini kapattırmasaydınız, ekranlarını karartmasaydınız, ekmekleriyle oynamasaydınız da bugün herkes sinerken onlar çıkıp “herkes için adalet” diyebilseydi yine!
Türkiye’de gerçekten de “büyük yolsuzluk” lar, büyük hırsızlıklar, büyük dolandırıcılıklar yapıldı, büyük rüşvetler verildi/alındı, büyük paralar aklandı, uçak dolusu paralarla büyük “operasyon” lar yapıldı; halk hepsini cezalandırmaya hazırdı, iktidarın “gidiş bileti”ni kesmiş arkasından el sallayacaktı ama sırf “siz” siniz diye sehpaya o son tekmeyi vurmaya yeltenen, “polis”e değil “hırsız” a sahip çıktı.
***
Basılan evlerinize, kelepçeli ellerinize, arkanızdan ağlayan eşinize-dostunuza bakıyorum dünden beri; “esas”ı bilemem henüz ortada ne bir iddianame var, ne yargılama. Ama “usulen” evet rövanşist, intikamperest, düşmanca, kindar bir muameleye maruz kaldığınız açık.
Ve fakat...
Vaktiyle siz de “terörle mücadele eden komutanları terörist” likle suçlayıp kelepçelediğiniz, onlara zulümhaneleri reva gördüğünüz için kimse garipsemiyor artık “terörle mücadele müdürlerinin” bir terörle mücadele operasyonunda kelepçelenmesini!
Vaktiyle siz de sabahın beşinde bastığınız için gazetecilerin, akademisyenlerin, hukukçuların evlerini; kimse yadırgamıyor kapınıza sahur vakti dikilmelerini!
Vaktiyle siz de “yurt dışından kıtalar, okyanuslar aşıp teslim olmaya gelenleri ’kaçma şüphesi’yle tutukladığınız için” , kimse acıyamıyor işte telefonla ifadeye çağırılıp da prangalanmanıza(!)
Bir “Kadir Gecesi” derdest edilip, 4 yıl, 5 yıl zindanda tutulduktan sonra “pardon” dediğiniz insanlarla doluyken etraf; “Ramazan” geçer akçe olmuyor vicdanları sızlatmakta!
***
Ha, içimin yağları mı eridi sizi böyle görünce?
Hayır.
Mağduriyetin mahalle değiştirmesi için değil bu ülkenin her bir karışında, etnik köken, siyasi görüş, ideoloji, din-mezhep; hiçbir ayrımcılığa muhatap edilmeden her bir vatandaşın adil yargılanma dahil bütün temel hak ve özgürlüklerini eşit biçimde kullanabilmesi, adaletin hüküm sürmesi içindi bizim mücadelemiz.
Onun için bugün size sadece “adalet” dileriz.
Dileriz ki, döşemelerinizin altından çıkan CD’ler, bilgisayarlarınıza virüsle yüklenen belgeler, kalemlikten cephaneler, topraktan fışkıran yalan, dolan, sahtecilikle, üretilmiş delillerle değil adil biçimde yargılanırsınız. Dilerim ki “suçunun ne olduğunu dahi bilmeden ucu açık hapis” işkencesini tatmazsınız. Dilerim ki linç edilmez aileleriniz. Dilerim ki kızlarınızın odalarından gizli kameralar çıkmaz.
Aksi halde bugün size, yarın onlara;
Muhatabı kim olursa olsun zulümle abad olunmaz.