Her dediği çıkan Meriç Köyatası, dolarla ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. Köyatası, “Maaşını dolarla alanlar da enflasyon karşısında çok ciddi kayıplara uğradılar. Doların ölçme kabiliyetini yok ettik. Türk ekonomisinde şu anda fiyatları gerçekçi ölçecek bir mekanizma kalmadı. Bu çok büyük bir sorun” ifadelerini kullandı.
Türk lirası ile kazananlar, dar ve sabit gelirliler enflasyon karışışında perişan oldular diyen Köyatası, “Ama maaşını dolarla alanlar da enflasyon karşısında çok ciddi kayıplara uğradılar. Çünkü öylesine akıl ve bilim dışı para politikaları uyguluyoruz ki, enflasyonu patlattık. Sadece Türk lirasının değil, doların da alım gücünü düşürdük. Bu konuşmayı, maaşını dolarla alanların mağduriyetini anlatmak için yapmıyorum. Çok daha önemlisi doların ölçme kabiliyetini yok ettik. Türk ekonomisinde şu anda fiyatları gerçekçi ölçecek bir mekanizma kalmadı. Bu çok büyük bir sorun. Kör tuttuğunu öper misali fiyatlar oluşuyor, ekonomik kararlar da buna bağlı olarak irrasyonel alınıyor” dedi.
Ünlü ekonomist Meriç Köyatası, kişisel Youtube Kanalı’nda yaptığı konuşmada karşı karşıya kaldığımız tehlikeyi şöyle anlattı:
DOLARI DA KENDİMİZE BENZETTİK, İNTİKAMI ACI OLACAK DEDİM. ŞİMDİ ADIM ADIM BUNU AÇIKLAYALIM.
Diğer videolarda uzun uzun anlattım. Dolar, olması gereken fiyatın altında kaldı. Kimileri de diyor ki, bu iş arz talep meselesi… Arz talep meselesi değil. Devletin ve Merkez Bankasının olmayan parasına rağmen arka kapıdan satışlar devam ediyor. Büyük bir deprem birikiyor. Normalde Türkiye’deki tüm şartlar dolara olan talebin arttığını ve artacağını gösteriyor. Buna rağmen dolar bırakın ek talebe göre artmasını enflasyon seviyesine rağmen bile enflasyonun epey gerisinde kaldı. Bu konunun teknik nedenlerini üç gün önceki PATLAYACAK DENİLEN DOLAR NEDEN ARTMIYOR başlıklı videoda anlatmıştım. O videoyu izlemeyenlere tekrar öneririm. Dolar fiyatının belirleyen ve belirlemesi muhtemel tüm faktörleri orada tek tek tablolarla anlattım.
Bugün dolarla ilgili bir başka konuya değinmek istiyorum.
DOLARI DA KENDİMİZE BENZETTİK. İNTİKAAMI ACI OLACAK DİYE..
Paranın üç fonksiyonu vardır.
DEĞİŞİM, TASARRUF MÜBADALE…
Parada istikrar olursa, enflasyon karşısında alım gücünü korursa bu üç fonksiyonunu da yerine getirir. Ama enflasyon olursa, bu fonksiyonlar yavaş yavaş kaybolur. Biz Türkiye’de uzun yıllar enflasyonla boğuştuğumuz ve gerçekçi bir faiz politikası izlemediğimiz için TL değer kaybetti. Değer kaybedince de önce ölçme gücünü yitirdi. Yani bir mal ve hizmet kaç para diye sorduğunuzda alıcı da satıcı da gerçekçi bir rakam bulamadı. Hele hele bu alım satımlar ya da sözleşmeler zamana yayılan işlemler ise vadeli satışlar, siparişler, kira sözleşmeleri gibi… Türk Lirası ile ölçmek imkansız hale geldi. Bunun yerine Türkiye doları tercih etti ve dolarizasyona gitti.
Türk Lirası değer kaybettiği ve bu değeri koruyacak faiz de oluşmadığı için insanlar tasarruflarını Türk lirası ile yapmaktan vazgeçtiler. Dolara gittiler. Dolayısıyla Türk lirası Türkiye’de sadece değişim fonksiyonunu yerine getirmeye başladı. Ölçme ve tasarruf fonksiyonlarını dolara bıraktı.
Ancak biz daha sonra kimi zaman olması gerekenden çok daha yüksek Türk Lirası faizi ödeyerek, bazen de olması gerekenden çok düşük faiz ödeyerek, doları da kendimize benzettik. Dolar Türkiye’de de ölçme biçme fonksiyonunu kaybetti.
Önce AKP iktidarının ilk döneminde İMF’in Londra’nın tefeci bankerlerinin telkini ile Başbakan Tayyip Erdoğan ile onun ekonomi bakanı Ali Babacan, sıcak paraya müthiş reel faiz verdiler. Türkiye sıcak para cenneti oldu. Dolar olması gereken değerin altına düşünce, Türk çiftçisinin ürettiği ürünler, buğday, nohut, mercimek, pamuk, yem bitkileri, kırmızı et bize pahalı hale geldi. AKP iktidarı sıfır gümrükle tarım ürünleri ithalatına başladı. Çiftçiyi perişan etti, çiftçi köyünü terk etti. Hiçbir iş yapmadan kentlere yerleşti. Türk Lirası faizi yüksek olduğu için irili ufaklı tüm şirketler kötü yola düştü. Hem devlet hem de şirketler daha ucuz diye yurt dışından dövizle borçlanmaya başladılar. Türkiye’nin dış borçları 135 milyar dolardan 453 milyar dolara çıktı. Türkiye’de içeriden dışarıya yüklü miktarda servet transfer edildi. Ve sıcak para nedeniyle de fakirden zengine kaynak aktarıldı.
"DOLAR ÖLÇME FONKSİYONU KAYBOLDU"
Bu yapı nedeniyle, Türkiye borç batağına saplanmış, ancak düşük sefalet ücreti ile rekabet gücü olan sömürge ekonomisi haline dönüştü.
Şu anda istediğiniz kadar yüksek faiz verin. Yurt dışından sıcak para gelmiyor. Doğrudan yatırım da gelmiyor. Çünkü bu süreçte ayrıca demokrasiden hukuktan uzaklaştık, tek adam rejimine geçtik. Hazineyi iyice zayıflattık. Sonrasında akıl ve bilim dışı faiz inadı gelince, döviz kurunun enflasyona etkisi beklediklerinden çok daha fazla olunca, bu kez Kur Korumalı Mevduat gibi hazineyi ve milleti iyice batıracak bir enstrümanla müdahale ettiler. Merkez Bankasında olmayan dövizleri, borç döviz bularak belki de fütur piyasa satışları yaparak doları olması gereken seviyenin altına düşürdüler. Dolar ile enflasyon arasındaki ilişki koptu.
Bunu yaparken Türkiye’de enflasyon-devalüasyon sarmalından kurtulacaklarını düşündüler ama bu kez Türk ekonomisinde tek ölçme birimi olan doların ölçme fonksiyonu kayboldu. Enflasyonla mücadele, aklınıza estikçe bir öyle yapalım, bir böyle yapalım ile olmaz. Birden çok bir yığın tedbirin eş anlı uygulanması lazım. Bütçe harcama politikaları, faiz politikaları, vergi politikaları, üretim ve teşvik politikaları, kur politikaları gibi birçok farklı alanda aynı anda birbiri ile uyumlu politikalar uygulamanız gerekir. Hani müzikten örnek vereceksek. Bizimkiler sadece tef, bender çalmasını biliyor. Üstelik onu yaparken de ritm kaçırıyorlar. Oysa bu iş için senfoni orkestrası yönetecek bir şef lazım.
Peki dolar ölçme fonksiyonunu nasıl kaybetti. Sonrasında ne olur?
Hani maaşını dolarla mı alıyorsun diye soranlar var ya. İşte gelin Türkiye’de enflasyonun doları nasıl tuş ettiğini bir görelim.
TUİK enflasyonu üç ayda yüzde 22, ENAG enflasyonu yüzde 36. Benim ölçtüğüm Enflasyon yüzde 55… Dolardaki üç aylık artış sadece yüzde 9…
Yani ne olmuş. Buyurun tablodan inceleyelim.
Yıl başında bir dolar 13.46 kuruş. Yıl başındaki 100 dolarla, bugün 105 litre mazot yerine 72 litre mazot, 73 kilo yoğurt yerine 53 kilo yoğurt, 1076 adet ekmek yerine 733 ekmek alabiliyoruz. TUİK’in meşhur enflasyon sepeti var ya. TUİK’in 100 liralık tüketim sepetinden dolarla yılbaşında 13b5 tane alırken bugün 12 tane alabiliyor. ENAG’ın tüketim sepetinden 13.5 tane alırken bugün 100 dolarla 10.7 tane alabiliyorsunuz.
Kısacası doların da kendimize benzettik. Doların ölçme fonksiyonu kayboldu. Türkiye’de şu anda ekonomik kararlara yön verecek bir fiyat mekanizması oluşamıyor. Tüm ekonomik kararlar Kör Tuttuğunu öper yöntemiyle alınıyor. İstediğiniz kadar ihracatı teşvik etmeye kalkan kararlar alın, istediğiniz kadar üretimi artırmaya yönelik kararlar alın. Sonuç çıkmaz. Buradan çıkacak olan daha fazla sefalet ücreti, kontrolünü kaybetmiş para piyasaları ve ne zaman patlayacağı belli olmayan döviz kurları ve kargaşadır.