Her dağdan bir tezek

Günlerdir, aylardır düşünüyorum. Cengaver, savaşçı bir ulus ne zaman ve nasıl bakkal kafasıyla düşünmeye başladı diye. Malazgirt’le Anadolu’yu fetheden, İstanbul’u ele geçirip, Viyana kapılarına dayanan ulus şimdilerde, makarna, pirinç, sucuk, pastırma, salça satan bir millet. Bakkal diye haşa bakkalları aşağılamak falan değil amacım. Bizim erkeklik anlayışımızda ve değerlerimizdeki bozulmayı saptamaya çalıştım.
Bozulma Tarkan’la mı başladı acaba? Yoksa, yeni bol acılı sokak kültürü müzikler mi bozdu bizimkileri? Karar veremedim, belki de hepsi birlikte.
Belki en büyük etken özel TV kanalları ile oynattıkları diziler. Hani son nesil Türkler, ucuz Brezilya, İspanyol dizileri ile bombardıman edilip beyin mıncıklaması oldu ya. Biliyorsunuz o dizilerde maşallah herkesin birer ikişer holdingi var. Holdingi yoksa da haremi. Kız kardeş, bacının nişanlısına, enişte yengeye sarkar, karma karışık bir ahlak anlayışı. Bir zamanların Dallas dizisi bunların yanında din ve ahlak dersi gibi kaldı. Televizyonlarda kızına, karısına bu dizileri izleten aile reisi erkekler, sokakta ahlak için karılarını kesiyor.
Türk insanı ticarette de harikalar yaratıyor. Batıda 20 senede meydana gelen ticari başarılar bizde maşallah bir ayda, bir yılda hop, oluveriyor. AKP ile ilişkileri inkar etmemeli. İhale mi alacaksın önce parti üyeliğin sorgulanıyor. Üretim yok. Büyük sanayi yok. Üretim yalnızca makarna, salça, reçel ve sucuk, onlar da yurt dışındaki Türklere satılıyor. Bir de Türk müteahhitler neredeyse yurt dışındaki Türklere üste para vererek ev satmaya çalışıyor.
Ama dizilerdeki holding sahiplerinin bir bağlantıları var ki sorma gitsin. Dizilerde gemicikler, fakir oğlanın zengin kızı, zengin oğlanın fakir kızı götürme fikri günde beş kez bu hamurlaşmış beyinlere bombardıman ediliyor. Yani bir zengin kız veya oğlan kapın, köşeyi dönün mesajı. Çalışmaya gerek yok. Hoş çalışmak isteseniz de iş nerede?
Bu mantıkla çalışan beyinlerden hiç kuşkusuz AKP gibi iktidar çıkar, değil mi? Ve hatta, bu beyinlerin, yüzde seksenle falan AKP’yi seçmesi gerek. Demek arada kayıp var. Fazlasını beklemek ne kadar doğru. Ankara’da askerlik paralı mı olsun. Yoksa vicdani ret mi olsun onu falan tartışıyorlar.
Niye tartışıyorlar ki askerlik diye bir şey kalmadı nasılsa. Kaldırsınlar toptan askerliği, çıkarsınlar bütçeden Milli Savunma’yı, bir kalemde borçtan kâra geçilir. Uçak falan da almaya gerek yok. Nasıl olsa ABD’nin sömürgesi olduğumuza göre Irak gibi Afganistan gibi işgal ettiği ülkeleri korumak zorunda ağababamız. Paramız dolar, Başkanımız hani seçildiğinde kurbanlar kesilen Obama olur. Tayyip Erdoğan da Türkiye eyaletinin valisi.
Hani herkesin imrendiği ekonomi var ya, aslında can çekişiyor. Paralı askerliği kim için, ne için çıkarıyorlar sanıyorsunuz. Paraya ihtiyaç olmasa askerliği ABD’de olduğu gibi gönüllü yaparlardı. Burada da Latinoları askere alıp, sağ kalırlarsa ’green kart’ yani oturma ve çalışma izni veriyorlar. Genelde de öldükleri zaman henüz ABD vatandaşı olmadıkları için kayıptan da sayılmıyor.
Vicdani ret konusuna gelince. Bir kere 13 yaşındaki bir kızla seks yapmayı olumlu karşılayan bir toplumda vicdan nerede. Bence Vicdan Taksim’deki pavyonlarda konsomatris olarak çalışıyor. Zaten benim çözümüme göre askerlik kaldırılacağı için buna da gerek kalmayacak. Ha bir de Milli Takım olayı var. Hani Hırvatistan karşısında elenip şampiyonaya gidemeyen Milli Takımımız.. Neymiş; milli takımmış. Kardeşim takımlarımızda Türk futbolcu oynamıyor ki milli takım adam olsun. Hani halterde, atletizmde yaptığımız gibi transfer edip Türk vatandaşı yapalım milli takım da köşeyi döner.

Yazarın Diğer Yazıları