"Hepimiz Türk’üz" diye haykıracağımız gün...
26 Şubat 1992.. Hocalı katliamı..
Tarih sayfalarına “gerçek bir soykırım” olarak geçen acı gün..
Ermenilerin, masum ve savunmasız Azerbaycan halkına karşı uyguladığı en kanlı katliam.
26 Şubat 2012.. İstanbul...
Bütün Türk dünyasının tek yürek olacağı, “Hepimiz Türk’üz”, “Hepimiz Mehmet’iz” diye tüm dünyaya haykıracağımız gün.
Yanlış duymadınız!..
Yılgınlık ve sinmişliğe esaslı bir tokat atılacağı günden bahsediyorum.
Başta, Türkiye ve Azerbaycan olmak üzere tüm Türk dünyasından sendikalar, dernekler, sivil girişimciler, üniversiteler, adını duyduğunuz duymadığınız pek çok siyasi kendiliğinden bir araya geldi. İstanbul’dan dosta-düşmana Türk’ün gür sesini bir kez daha hatırlatmak, Hocalı katliamında şehitlerimizi anmak gayesiyle büyük miting için kollar sıvandı.
Detaylı bilgi alabilmek için MHP Iğdır Milletvekili Sinan Oğan ile görüştüm. “Bu bizim milli bir meselemiz” diye söze başladı Sinan Oğan ve ekledi:
“Türkiye’den birçok dernek ve sendikanın, bireysel girişimin, Azerbaycan’dan gelen milletvekillerinin, Türkiye’deki öğrencilerin yani onlarca sayabileceğimiz derneğin beraberce tertiplediği, tek bir sloganın olacağı, ‘Hepimiz Hocalılı’yız’, ‘Hepimiz Türk’üz’, ‘Hepimiz Karabağ’lıyız’ sloganının kullanılacağı, bir derneğin, partinin, siyası organizasyonun flamasının olmayacağı, ‘Hocalı’ya Adalet’, sloganının olacağı bir organizasyon. Burada bütün kurumsal etiketler geri planda olacak. Türk milleti olarak Hocalı’yı sahiplenildiği, Türk milletinin bütün yelpazesi, bütün kurum ve kuruluşları olarak o gün orada herkes ‘Hocalılı’yız’ diyecek, herkes ’Karabağlı’yız’ diyecek. Bu tabii birilerine cevap değil. Birileri, ‘Hepimiz Ermeni’yiz’ dedi diye orada toplanılmıyor ama aynı zamanda da dolaylı da olsa ‘Hepimiz Türk’üz’, ‘Mehmet’iz’, Çukurca’da şehit edilen Mehmet’iz’, ‘Karabağ’da şehit edilen Mehmet’iz’, ‘Hocalı’da soykırıma uğratılan hepimiz Türk’üz’ dediğimiz zaman da daha bir manalı olacaktır diye düşünüyorum” .
Heyecanlanmamak, duygulanmamak mümkün değil..
İstanbul’da saat 14:00’da Galatasaray Lisesi’nin önünden yürüyüş başlayacak, Taksim’e doğru yürünecek. Tek bir pankartın arkasına dizilip, tek bir pankart açılacak. “Hepimiz Türk’üz” , “Hepimiz Hocalı’lıyız” , “Hepimiz Karabağ’lıyız” . Tek renkli, “Hocalı’ya adalet” şapkaları dağıtılacak. 3 bin Türk bayrağı, 3 bin Azerbaycan bayrağı olacak. Başka bir şey olmayacak, Taksim’de, tarafsız bir isim, basın açıklaması yapacak. Hocalı’da soykırımdan kurtulanlardan bir isim de konuşacak. Yine aynı şekilde, Ermeni terör örgütü ASALA’nın şehit ettiği diplomatlarımızdan birisinin bir yakınının konuşmasıyla da miting sona erecek.
Sinan Oğan’ın verdiği bilgiye göre, Azerbaycan’dan en az 10 milletvekili İstanbul’da olacak. Değişik kesimlerden, aydınlar, yazarlar orada olacak. Haklı bir noktaya dikkat çekiyor Oğan:
“Çok farklı kesimlerden insanlar olacak ama özellikle benim hassasiyetle üzerinde durduğum nokta; bunu bir etiketin içine hapsetmeyelim. Türk milletine mal olsun. Türk milleti sadece Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan Türk milleti değil. Yurtdışından da insanlar gelecek. Almanya’dan, Hollanda’dan da insanlar gelecek. Doğu Türkistanlı’sı, Kırgız’ı, Kazak’ı, Uygur’u, Türkmen’i, Irak Türkmen’i onlar da olacak. ‘Hocalı Soykırımı’ Türk dünyasının bir meselesi ve inşallah Türk dünyası buna sahip çıkacak. Türk dünyasına mal olması gereken, Türk dünyasının bir yarası olduğunu, bu meselede kişilerin, etiketlerin, kimliklerin geri planda kalıp, “Hepimiz Hocalı’lıyız “, ” Hepimiz Türk’üz”, “Hepimiz Mehmet’iz”, “Hepimiz Karabağlı’yız” sloganının ön plana çıkması gereken bir gün. İnşallah da başarılı olacak.”
Allah (C.C) Türk’ü korusun ve yüceltsin.
Engin Alan hatırlatması
TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in tutuklu milletvekillerine emanette tutulan maaşlarının ödenmesi kararını öğrenince aklıma Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın da genel sekreterliğini yapan ünlü Kemal Yamak Paşa’nın yazdığı “Gölgede Kalan İzler ve Gölgeleşen Bizler” kitabı geldi. Kemal Yamak Paşa, MHP’den milletvekili seçilen ve halan tutuklu olan Engin Alan’ı şöyle anlatıyor:
“Üsteğmen Engin Alan, Türkiye’de gerekli kurs ve eğitimleri gördükten sonra Kıbrıs’ta TMT kadrosunda görev yapmış ve harekattan hemen önce de Erenköy’de komutan olmuştu. Kıbrıs’ta görev yapan arkadaşlarımız iyi bilirler, bizim Mücahitler ile Rum Milli Muhafızları nerede ses mesafesinde karşı karşıya gelseler, karşılıklı atışıp küfürleşirler. Bu sataşmanın çok olduğu yerlerden birisi de Erenköy’dür. Erenköy’de Üsteğmen Alan, birliğini güçlendirmek, savunmasını takviye etmek ve daha güçlü görünmek çabasındadır. Bu arayışlar içerisinde aklına bir psikolojik harekat uygulaması gelir. Bir gece kıyı ile cephe arasında gece süresince devam eden gidiş gelişler, kıyıda hissedilen olağanüstü faaliyetler, yeni tertip ve tedbirler alıp uygular. Birliğine de bir emir verir; ’Yarın sabah şafaktan itibaren Rumlar ne söylerse söylesinler, hiç kimse hiçbir cevap vermeyecek, küfretmeyecek ve cephe bölgesinde tam bir sessizlik devam edecektir’. Emrin maksadını da birliğine açıklar ve emir aynen uygulanır. Ertesi sabah Rumlar alışkın oldukları gibi sataşırlar, küfrederler. Mücahitler ne cevap verirler ne de etkilenirler. Aksine hiç aldırış etmezler. Hepsi de 3 numara saç tıraşı olmuşlardır. Rumların vardıkları sonuç şudur:
’Gece Erenköy’den mücahitler çekildi, bölgeye Türk askeri geldi. Rumca bilmiyorlar ve bizim bağırdıklarımızı anlamıyorlar. Disiplinlerinden, çoğalan bayraklardan, kıyafetlerinden ve tıraşlarından belli oluyor.’
İşte Erenköy’deki sükunetin sebebi ve Üsteğmen Engin Alan’ın uygulaması buydu.”
Sayın Cemil Çiçek’e okumasını tavsiye ederim...