Hem Müslüman hem laik olunmaz mı?
“Gökleri incelemek uğursuzluk getirir” diyen bir Şeyhülislam’ın sözüne uyarak 16.yüzyılın en görkemli rasathanesini topa tutup yıktırmak, dehşet bir akıl tutsaklığını anlatır. Matbaanın 18.yüzyıla kadar Türklerden esirgenmesi yine akıl tutsaklığı sonucudur. Bu örnekleri çoğaltabiliriz... Kuşkusuz Atatürk bunları biliyordu. Bildiği için bizlere, Laik bir devlet yönetimini armağan etti. Falih Rıfkı Atay “Atatürk laiklikle Türklüğü akıl hürriyetine kavuşturmuştur” derken, tartışmasız bir gerçeği söylüyordu.
Yazıya böyle bir girişi niçin
yaptım?
Önümde bir kitap var. Yüreği kalem olan sevgili dostum Cazim Gürbüz’ün eseri. Adı: Kartal Gözüyle Laiklik... Bu kitap, gözü dönmüş sapkınlarca yıllardır hakarete uğrayan, bize özgü laiklik anlayışını anlatıyor. Yazarın anlatım yöntemi, alışılagelmişin dışında bir güzelliği yaşatıyor. 218 sayfalık bu kitapta söz oyunu yok; abartı yok! Konu hakkında kim ne dediyse - olumlu, olumsuz her çeşit görüş yer alıyor. Eserin içeriğindeki anlam derinliği ise bir başka görkemi sunuyor; okuyucuyu her konu başlığında durdurup, bir süre düşünmeye
yöneltiyor.
İçinde neler mi var? 218 sayfalık kitapta tam 57 konu işlenmiş. Okuyucuyu sıkmamak için; sözlerin ne kadar az ve ağırlıklı verildiğini varın siz hesap edin! İşlenen konular ise hepimizin derdi... Laik düzenin yıkılması için kimlerin dış destekli çalıştıklarını öğreniyor; hayretler içinde kalıyorsunuz. Bilerek çarpıtılan laikliğin gerçek tanımını okuyorsunuz. Kimi bilmişlerce savunulan, aslında ABD sunumu olan ’sekülarizm’in Türkiye için bir tuzak olduğu gerçeğini anlıyorsunuz. Eserin ilginçliği ilk sayfalarda beliriyor. Söz gelimi kitap, Mustafa Fazıl Paşa’nın Sultan Abdülaziz’e sunduğu dilekçesini de veriyor. Dilekçeden bir tümce şöyle: “Din, ezeli hakikatler makamında durup kalmazsa, yani dünya umuruna da müdahale ederse, cümleyi itlâf eder; yok eder ve kendisi dahi telef olur; yok olur” . Yine bu kitapta, Şeriat’ın din olmadığı gerçeği yanında; Ali Fuat Başgil’in, özellikle son günlerde toz kondurulmayan Sebahattin Zaim’in yanlışları bir bir sıralanıyor. “Hem Müslüman hem laik olunmaz” yalanına verilen okkalı yanıtlar ise harika! Bu eserde, Halife Osman’ın yaptığı -akıllara durgunluk veren- haksızlıklar sonucu, halkın bu halifeyi öldürüp cesedini sokağa atmasını, kokuşan cesedini Müslüman mezarlığına layık görmeyip, önce Yahudi mezarlığına gömmesini öğreniyor; şaşırıyorsunuz... Ve daha neler, neler!.. Ama kimse kusura bakmasın; onca az bulunan bilgiler içinde, beni en çok Bayburtlu Hacı Mecit Efendi ile Erzurumlu Naim Hoca’nın laiklik tanımı etkiledi. Durakları uçmak olsun; ne güzel insanlarmış onlar!
Bir-iki de konu başlığı sunmak istiyorum: “İslam, akılcılık, laiklik, İmamı Azam ve Atatürk” , “Biz amelde Hanefi, itikatta Maturidiyiz sözünü Meclis kürsüsünden söyleten Atatürk’tü.”, “Şerif Mardin ne zırvalıyor?” , “İslam birliği kuruntusu” , “Pakistan laikliği koruyamadı, bir türlü de iflah olmadı” , “ABD’nin Atatürk ve laiklik düşmanlığı”, “Ilımlı İslam Projesi için laikliği hedef aldılar”.
“Kartal Gözüyle Laiklik” şu zor günlerde, gerçekten okunması gerekli bir kitap. Berfin Yayınları’nın sunumu olan bu güzel esere .212. 513 79 00 numaralı telefondan ulaşabilirsiniz. Haftaya buluşmak dileğiyle esen kalın.