Hedefteki Donanma ve Türklerin Denizlerden Uzaklaştırılma Planı
Zoraki emekli, Balyoz’dan hükümlü Amiral Cem Gürdeniz’in “Hedefteki Donanma” adlı kitabını, eşi imzalamış ve şöyle yazmış “Sn. Cazim Gürbüz, 11 Şubat 2011’de Vardiya Bizde dedik, sessiz çığlığımızın duyulması dileğiyle. Rengin Gürdeniz.”
Bunları okuyunca aklıma hemen o gün (11 Şubat 2011) geldi. O gün, HEPAR’da Anadolu’dan gelmiş partililerimeseçim mevzuatı eğitimi vereceğim.. Osman Paşa’nın odasına giriyorum...
“Cazim Bey, programlanmış işleri aksatmaktan hiç hoşlanmam. Ama Balyoz ve benzeri davaların tutuklusu asker eşlerinin bugün Anıtkabir’de bir eylemleri olacakmış. Bizden de destek istediler. Gitmesek olmaz. Arkadaşlar yarım saatliğine gidip gelsinler, sonra başlayın eğitime, olur mu?” diyor.
“Olur Paşam, o da önemli, ben de giderim” deyip aşağıya iniyorum, şakır şakır yağmur yağıyor, şemsiyeleri açıp yola düşüyoruz. Bir buçuk saat sonra dönebiliyoruz, eğitim işi çok aksıyor ama helal olsun, iyi ki gitmişiz...
Bu anımı yazmasam olmazdı. Şimdi kitaba geçelim.
***
Denizin, denizciliğin, deniz kuvvetlerinin önemini yeterince kavramak için bu kitabı mutlaka okumak gerek. Değerli Amiralimizin değinme ve saptamalarından örnekler sunarsam ne dediğim daha iyi anlaşılacak:
-Tarihin en önemli kilometre taşları deniz suyu ile yıkanmıştır.
-Tarih denizlerin üstünde şekil alır, deniz medeniyettir.
-Deniz gücü, bölgesel, kıtasal ya da küresel güç olmanın anahtarıdır.
-Amerikan gücünün temeli okyanuslar... Küresel ticaret okyanuslara bağımlıdır. Okyanusları kim kontrol ediyorsa, küresel ticareti de o kontrol eder.
-Binlerce yıllık medeniyetlerin varisi olduğumuz Anadolu topraklarının tarihi denizle iç içedir. Bu deniz ülkesine biz “Mavi vatan” diyoruz.
-Donanmanın güvenlik ve dış politikada kullanımına ben kısaca “Mavi Diplomasi” adını verdim.
-Osmanlı’da devlet, denizcilik alanında Türklere kapılarını kapatmıştı.
-Cumhuriyet Donanması varlığını, “Denizciliği, Türk’ün büyük ülküsü olarak düşünmeli ve onu az zamanda başarmalıyız” diyen ve bugün bile bulunmayan Bahriye Bakanlığı’nı kuran Atatürk’e borçludur.
Peki Deniz Kuvvetleri ile neden uğraşıldı, Deniz Kuvvetleri neden hedefte, 400 değerli denizci neden tasfiye edildi? Bunlara yanıt vermek için önce Cem Amiralimizin verdiği bazı çarpıcı bilgilere göz atmak gerek. Bir fırkateyn bir baraj değerinde, bir gemi komutanı 15 yılda, bir komodor 20, bir amiral 25 yılda yetişebiliyor. Bu gerçekler biline biline, “TSK’da boşluklar dolar” saçmalığı ortaya atılarak işin aslı gözden uzak tutulmaya çalışılmakta. Efendim, işin özü “Türklerin denizlerden uzaklaştırılmasıdır.” Deniz Kuvvetlerimizin 2010 yılında Akdeniz’de Preveze Deniz Zaferi’nden sonraki en yüksek güç seviyesine ulaştığı gerçeği, emperyalistleri ürkütmüştür.
Başka gerçekler de var. Söz gelimi, Batı emperyalizmi tarafından devşirilen Selefi İslamcılar tarafından hedef tahtasına oturtulan 28 Şubat döneminin Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya’nın asıl suçu başkaymış. Cem Gürdeniz Amiralimiz diyor ki; Deniz Kuvvetlerimizin açık denizlere yönelişini ve oralarda bir güç olduğunu kanıtlamasını Güven Erkaya başlatmıştır.
Sen misin bunları yapan? Al sana, al al!
Evet aldılar ama asla kabul etmediler, etmeyecekler!