Hedef Askeri Şûra mı?
“Bitirme” adı verilen senaryonun kopardığı gürültünün yankıları devam ederken, söz konusu belgelerin sahte çıkmasına rağmen “Gereğinin yapılmadığını” da görüyoruz. Genelkurmay ile hükümet arasındaki ılımlı havaya Abant’tan ters rüzgâr estirmeye kalkışan Bülent Arınç her zamanki gibi görevini yapıyor. Üstelik Erbil’den Abant’a dönen platformda verdiği mesaj ile iddiaların arkasında durduğunu şahsı, partisi ve hükümeti adına açıklamaktan imtina etmiyor. Başbakan kantarın topuzunun kaçtığının farkında olduğu için daha temkinli. Ancak gözler İlker Başbuğ’da. Ertuğrul Özkök’e “Bütün Türkiye görecek” diye konuşan Başbuğ’un Balkanlar’dan dönüşü bekleniyor. Kimilerinin Genelkurmay Başkanı’nın istifasını gündeme getirmesiyle, İlker Başbuğ’dan sert bir çıkış bekleyenler her zamanki gibi yanılacaktır. Hilmi Özkök, Yaşar Büyükanıt ve İlker Başbuğ için görevdeyken ve emekliye ayrıldıklarında yazdığım gibi Genelkurmay Başkanları aynı zamanda diplomattır. Siyasete içeriden değil, jeopolitik açıdan bakarlar. Sanıldığı gibi masayı yumruklamak gibi bir davranışta bulunmazlar.
Gelelim askerlerin planlı olarak yıpratılması operasyonlarına karşı yapılabileceklere. İddia edilen belgelerin sahte olduğunun resmen ilan edilmesinden sonra Başbakan Erdoğan ile Orgeneral İlker Başbuğ, gazete ve televizyonların yöneticileriyle ortak bir toplantı yapıp askere uygulanmakta olan “İtibar infazı” nın durdurulmasını isteyerek, ordu ile hükümetin “Uyum içinde” olduğunu yansıtmaya çalışabileceklerdir. Hatta Erdoğan AKP iktidarında yandaş haline getirdiği medyanın sahip ve yöneticileriyle bizzat ya da damadı aracılığıyla görüşüp orduya planlı saldırıların durdurulmasını, yenilik ve terörle mücadele operasyonlarından övgüyle bahsedilmesini isteyecektir. Bu esnada bireysel nokta atışlarıyla, B Planı devreye girecek görevde ya da emekli bazı isimler hakkında ilginç haberlerin yayını sürecektir. Böylece geri adım atmadıklarını kanıtlarken, Ağustos terfilerine yönelik plan devreye girmiş olacaktır.
Hazır terfiler demişken 3 Ağustos’ta başlayacak olan Yüksek Askeri Şûra’yı hatırlatmak istiyorum.
Silivri’de devam etmekte olan malum davanın uzun sürecek olması terfi sırası gelen personeli etkilemeyecek mi?
Bir üst rütbeye terfi etmesi beklenen personelin arasında malum dava ile ilişkilendirilmeye çalışılan isimler yok mu? Stratejik komuta kademelerine getirilmesi beklenen Atatürkçü, milliyetçi albay ve generallerin isimleri malum medya tarafından sakız gibi çiğnendiği için terfi, atamalarda bir tasfiye beklenmiyor mu? Çeşitli ağızların İlker Başbuğ’un istifasıyla eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün yeniden göreve getirileceğine dair konuşmaların yapıldığı ülkemizde “Mümkün değil” sözü geçerliliğini yitirdiğine göre, çeşitli sebeplerle tasfiyenin gerçekleşmeyeceğini de kimse iddia edemez. Dolayısıyla dışarıdan tezgâhlanıp, içeriden desteklenen operasyonun nihai olmasa da ara hedeflerine ulaşacağını ifade etmek, kötümser bir tablo çizmek anlamına gelmemelidir.
Bütün bunların ardından “İyi de meydan bu kadar boş mu?” sorusunu yöneltenler olacaktır. Mevcut siyasi ortamda alternatif bulamayanların “Akil Adam” arayışından bile umudunu kestiğini boşuna yazmadım ki?