Hazine arazileri kayıp
Hemen hemen her yazımda belirtiyorum. Bağımsız bir devlet olmaktan çıktık. Topraklarımız yağmalanıyor.
Maalesef Kurtuluş Savaşı''nın uğruna verildiği değerlerden çok çok uzaklaştık. Sırf rant uğruna 19. yüzyıl sömürge ülkelerine döndük. Sermayenin önünde hak hukuk duramaz oldu. Paran varsa, hele hele çok paran varsa Anadolu toprakları üzerinde yapamayacağınız şey yok.
Erzincan Çöpler altın madenini görüyoruz. Suya, toprağa siyanür bastılar üç kuruş ceza ödeyip çalışmalarına devam ediyorlar. Daha geçen yazdım kesilmeyi bekleyen ihalesi yapılmış 15 milyon ağaç var.
Yerin altını satıyorlar, yerin üstünü satıyorlar, nehirlerimizi satıyorlar, fabrikalarımızı çoktan sattılar, tarlalarımızda ekin yetişmez oldu. Köylünün altını, kutsal zeytin ağaçlarımızı köklüyorlar, hazine arazilerini satıyorlar, hatta bazılarını kayıtlardan siliyorlar. Ne olduğunu bilen yok.
Ve bunların böyle olmasını sağlayan başlıca kurumlardan biri Çevre ve Şehircilik Bakanlığı…
Anlatayım.
Bakanlığa ait Sayıştay raporlarını okudum. Ağzım açık kaldı.
Bakanlık MEOP adlı bir sistem kullanılıyor.
Açılımı: Millî Emlak Otomasyon Projesi
Tüm veriler bilgiler bu sisteme yükleniyor ve buradan takip ediliyor.
İşte bu verilerde acayip bir tutarsızlıklar var.
2021 yılı sonu itibariyle Millî Emlak Otomasyon Projesi (MEOP) sisteminde kayıtlı Hazineye ait tescilli taşınmaz sayısının 4 milyon 211 bin 863 adet olduğu görülmüş. Muhasebe envanterinde kayıtlı olan taşınmaz sayısının ise 2 milyon 702 bin 847 adet olduğu anlaşılmış.
Yani 1 milyon 509 bin adet taşınmazın kaydı yok!
Dahası MEOP''tan elde edilen verilere göre olması gereken ecrimisil geliri 958 milyon TL olması gerekirken, ilgili hesaba alınmadığı, kayıtlara göre 452 milyon 366 bin TL eksik olduğu tespit edilmiş.
2014-2021 yılları arasında vadesi geldiği halde tahsil edilmeyen 91 milyon 667 TL tutarında kira ile 228 milyon 342 bin TL tutarında irtifak hakkı bedeli olmak üzere toplam 320 milyon TL alacak var.
Daha bitmedi…
Millî Emlak Genel Müdürlüğü''nden edinilen bilgilere göre; 2021 yılı sonu itibariyle tescilli, DHTA ve ilişikli olan 4 milyon 490 bin 708 aktif Hazine taşınmazının 489 bin 502 adedinin işgal altında olduğu ve bu taşınmazlar için 1 milyon 231 bin 600 adat ecrimisil işlemi uygulandığı görülmüş.
İşgal altında olan yerler tahliye edilmemiş.
Bir değil iki değil, nasıl tahliye edeceksiniz.
Zaten sadece kayıtlar değil Millî Emlak''ın kendi raporlarında da sayıların tutmadığı belirtilmiş.
MEOP sisteminden genel bütçeli idarelere tahsis edilip lojman ve kamu konutu olarak kullandırılan taşınmazlara ilişkin rapordaki sayı ile Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı tarafından hazırlanan, 2022 yılı Bütçe Kanunu Gerekçesinde yer alan kamu konutu sayısının birbiri ile eşleşmediği görülmüş.
Kamunun lojman ve kamu konutu olarak kullandığı taşınmazların sayısı MEOP''un kamu konutları modülünden alınan raporda 127 bin 286 adet iken, 2022 Bütçe Kanunu Gerekçesinde 195 bin 114 adet olarak göründüğü belirtiliyor raporlarda.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı''nda sadece bu yok. Yaşanan usulsüzlüklerle ilgili Sayıştay devam etmiş.
Belki de bu memleketin sömürge ülkesi haline gelmesine neden ÇED yani Çevresel Etki Değerlendirme raporlarında neler olduğunu anlatmış.
Mesela proje bedellerinin başvurucular tarafından düşük gösterilmesi ve bunun sonucu başvuru ücretleri ile idari para cezalarının olması gerekenden az ödediği tespit edilmiş.
Nasıl yapmışlar peki?
Proje giderlerini ve inşaat maliyetlerini düşük göstermişler. Projelerin maliyet kalemlerini saklamışlar, projenin metrekarelerini düşük göstermişler, projede yer alan makineler ister 1 ister 10 yıllık olsun değerlerini en düşük olan göstermişler. Mesela bir beton santralinin bedelini 20 bin TL gibi göstermişler.
Şimdi anlıyor musunuz yazının girişindeki isyanımı.
Ben sıradan bir gazeteci değilim kusura bakmayın. Emekçi bir babanın evladı, Anadolu''nun göbeğinde Adana''da yetiştim.
İstesem de istemesem de Torosların binlerce yıllık kültürüyle yoğruldum.
Gazetecilik kamu yararı adına yapılıyorsa benim için kamu, yoksul, tarlasında, işinde çoluğunu çocuğunu okutan emeklisi, öğrencisi, memuru Anadolu halkından başkası değildir.
Edebiyat yapmıyorum. Hâlâ Türkiye''yi İstanbul Boğazı''nın çevresinden, Ankara''da Bakanlık koridorlarından oluştuğunu düşünenler var.
Sonuç olarak…
Bir bakanlık düşünün ki milyonlarca liranın tam kaydı tutulamıyor. Ne olduğunu bilen yok, hesap soran yok, yargıya taşıyan yok, yargılayan yok.
Bu para hepimizin ama kimse paramıza ne olduğunu bilmiyor.