Hayır, cambaza bakmayacağım!

Dün, Sultan Aziz’den bahsettik ve “Halk için” yola çıkan, Avrupa hayran ve taklitçisi “Yeni Osmanlıların” aralarına sızan “gayri milliî unsurların” âleti haline gelerek nasıl “devletten olduklarının” altını çizdik.
İsterseniz gelin bugün de yine Sultan Aziz’den bir hâtıra naklederek, “Devlet için” milleti yok sayanların durumuna bir bakalım.
Sultan Aziz, Camlı Köşk’te otururken yangına giden tulumbacıları göstererek, Başmabeyinci şair Nevres Paşa’ya sordu:
“- Nevres, millet-millet dediğimiz bu baldırı çıplaklar mı?”
Nevres Paşa cevap verdi:
“- Evet efendimiz.. Millet bunlardır. Saray-ı Hümayunumuzun önünde demirli olan donanmayı, Osmanlı mülkünü müdafaa eden orduyu bunlar yaparlar. Hazin-ei âmireyi altınla bunlar doldurur. Matbah-ı âmirde pişirilen...”
Başmabeyinci sözünü bitirmeye vakit bulamadan Sultan Aziz gürledi:
“- Çık dışarı edepsiz herif!”
Bugün de Hava, Kara, Deniz ve Jandarma işte bu “baldırı çıplak” milletin eseridir. Üniversiteler, asfalt yollar, barajlar, bir bir yabancılara satılan müesseseler “baldırı çıplak” Türk işçisinin, Türk köylüsünün, Türk memurunun, yani Türk milletinin alın teri, göz nûru, el nasırıdır.
Sen bu “baldırı çıplak” ın millî ve mânevi hassasiyetlerini, “Onlar dünya meselelerinden ne anlar, onlar devletin bekasını nasıl düşünür!” ve “ben onların tamamını şablonu kafamdaki laikliğin ‘İ’sine değişmem!” dersen, yâni, “Onlar ne bilir, ne bilinecekse ben bilirim!” haleti ruhiyesine bürünür, öyle yaşar ve millete öyle davranırsan, Sultan Aziz’in başına gelen senin de başına gelir..
Osmanlı’yı millet adına, milletin kurtuluşu için Batı reçeteleri ile darmaduman eden “Yeni Osmanlılar” ile, Osmanlı’yı şahsında temsil eden ve Osmanlı’yı ayakta tutmak için eşyanın tabiatı gereği varını yoğunu ortaya koyan Sultan Aziz de hedeflerine niye ulaşamadılar? Nasıl oldu da devleti ayakta tutmak için çırpınan Sultan Aziz devletin yıkılmasına engel olamadı ve nasıl oldu da millet için sürgünleri göze alan, kellerini koltukta taşıyan Yeni Osmanlı’lar milletin başına en büyük belâları açtılar, onu aç, açık, milyonlarcasını cephede düşman kurşunu, soğuk ve salgın hastalıklara yem ettiler, üstelik onu devletsiz bıraktılar?
Çünkü Sultan Aziz Millete “Baldırı çıplak” diyordu, çünkü “Yeni Osmanlılar” devlete kem gözle bakıyordu.. Yani devletle millet karşı karşıya gelmişti, üstelik bütün bunlar “Batı Aklıyla” ve “Batıya benzemek için” olmuştu.
Elinizi vicdanınıza koyup bugünkü Türkiye’ye baktığınızda Sultan Aziz ve devamı dönemindeki Osmanlı haleti ruhiyesini göreceksiniz. O günkü “Yeni Osmanlı” nın yerini almış bugünkü iktidar partisi ve yandaşları yani kendilerine “sivil” denilenler devleti; devleti temsil eden kurumlar da, laiklik yahut başka şeyler adına milletin tercih ve değerlerini içine sindiremiyor ve ilginçtir iki taraf da bunu Batı adına yapıyor..
Yani Türkiye aynı delikten bir defa daha ısırılmak üzere..
Olan yine kavganın taraflarına yani millete ve devlete ve tabii kazanan yine Batı olacak..
Kocaman kocaman adamların ve kökü yüzyıllara, bin yıllara dayanan kurum görevlilerinin gündemlerine bakıyor, şaşırıp kalıyoruz.
Ve içimden, yoksa diyorum, Türkiye, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Gençliğe Hitabe” sindeki, “Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri, şahsî menfaatlerini, müstevlîlerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler!” noktasında da biz, yani millet mi farkında değil!
Çünkü...
Konuşulan her şey kelimenin tam anlamıyla bir “Cambaza bak!” hissi uyandırırken gelişen her şey devlet ve milletimin zararına ve dünkü müstevlilerin kârı yönünde bir seyir izliyor...
Evet, Türkiye’de Türk’ün, Türkiye’nin meseleleri konuşulmuyor.. Rakip gibi görünenler bu bahiste “ittifak halinde” ler...

Yazarın Diğer Yazıları