Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yavuz Selim DEMİRAĞ
Yavuz Selim DEMİRAĞ

Haydi gereğini yapın

“Kimin eli kimi cebinde” den tutun da “At izi it izine karıştı” gibi birbirinden güzel özdeyişlerin olduğu Anadolu’muzun güzel insanlarımızın kafası fena halde karışık. Yıllardır uygulanan psikolojik harekât yüzünden doğan bilgi kirliliği toplumun hemen her kesiminde derin yarıklar oluşturuyor. “Ezber bozmak, putları yıkmak, taraf olmak” gibi suni kavramlarla filler züccaciye dükkânına salıverildi.
İdeolojileri ve inançları gereği kutsalları olmayan dönme, devşirme ekibinin önderliğinde Türk insanının inançları tahrip ediliyor. Babanın oğula, kızın anaya olan güveni sarsılırken, aileden devlet yapısına kadar şiddetli bir deprem ile karşı karşıyayız. Muhtemel enkazda öncelikli kurtarılacaklar için bile tercih yanlışlarıyla karşı karşıyayız.
“Türkiye’yi yönetmekten Hürriyet’i yönetmek daha zor” diyen Ertuğrul Özkök bile “Ya doğruysa” diye kapıldığı şüphesini milyonlarca okuyucuyla paylaşarak sağduyusunu kaybederek, sokaktaki vatandaşın nasıl davranacağını hesaplayana aşk olsun.
Memleketin başbakanı “Seyirci kalmayız, gerekeni yaparız” diye yangına körükle giderken, iddiaların asılsız, belgelerin sahte olduğunun anlaşılması üzerine bakalım ne diyecek?
İşin kötü yanı bir delinin kuyuya attığı taşı akıllıların çıkaramadığı Türkiye’de “Akil Adam” arayışları bile durmak üzere.
Neresinden bakarsanız senaryo, ortalığı karıştırmak, gerilimi arttırmak için uygulanan psikolojik harekat metodu olduğu anlaşılan, “O açıklarsa ben de açıklarım” gibi polemiklere devletin tepesindeki makamların girdiği bir ülkede “Kıvançta ve tasada birlik” sağlanabilir mi? Veya bu kavramları zikredenlerin samimiyetine inanılır mı? Önünden, arkasından, sağından, solundan neresinden bakarsanız kaos. Peki ya bu kaostan kim kârlı çıkar?
Bu sütunlardan defalarca yazdım. Bıkıp usanmadan Aristo mantığının dedektif yaklaşımına göre, “Kim kârlı” sorusunu hep yönelteceğim.
Çok gerilere gitmeye gerek yok. Türkiye’nin son çeyrek yüzyılına göz atan her vatandaş kaos ortamlarında yıprananların devletin ana nüvesini oluşturan kurumlar olduğunu hatırlar ve bu arada “Mazlumu, mağduru ve sözde tasfiye edilmek istenenlerin” sosyo ekonomik açıdan nasıl da prim yaptığının farkına varır.
Akşam’da Serdar Akinan’ın “Yeni Pozisyon” başlıklı yazısını okumayanlar işaret fişeklerinin hangi amaçla patladığına dair yeni fikirler edinebilir. Bu konuda “Oda TV” de yayınlanan analizleri de ciddiye almak zorundayız.
Genelkurmay’ın “Böyle bir belge yok” açıklamasından sonra “Bu belgeyi nereden aldınız, hangi amaçla oraya koydunuz, gizli soruşturma olmasına rağmen niçin malum basına sızdırdınız, bu iddiaların kamuoyunda oluşturduğu kaostan nasıl faydalandınız” ve en önemlisi “Siz kimsiniz” diye sorulmayacak mı? Mikserler için dava açılmayacak mı? Sayın başbakan buna seyirci kalacak mı? Sayın Arınç gereğini yapın çağrısında
bulunmayacak mı?
İzleyip göreceğiz derken bile çok umutlu olmadığımı da ifade ediyorum.

Yazarın Diğer Yazıları