Haydar, acaba ne zaman çıkacak ortaya?..

HAYDAR..
Biz Türklerde, “yakın ilişki” , “sevgi” ve “muhabbetin” en temel simgesidir!..
Haydar, olmadık bir anda, hiç beklemediğiniz bir yerde, birbirimize olan yakın muhabbetin gereği karşımıza çıkabilir.
Mesela trafikte bir arabanın bagajından..
Alacağınızı istemeye gittiğinizde işyeri sahibinin masasının kenarından..
Hesaba itiraz ettiğinizde işletme sahibinin odasından..
Kahvehanede oyun oynayıp su koyverdiğinizde oyuncuların birinin yanı başından karşınıza dikiliverir.
Sevgi(!) ile oranıza buranıza indiğinde Haydar’ın yakın ve tatlı(!) muhabbeti sizi sımsıcak sarar..
Obama’nın Tayyip Erdoğan’a salladığı beyzbol sopası ile ilgili epey yorum yapıldı. Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcü Yardımcısı Caitlin Hayden, ABD Başkanı Barack Obama’nın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile telefon görüşmesi yaparken çekilen fotoğrafıyla ilgili olarak, “Bu fotoğrafı sadece, Başkan Obama’nın Başbakan Erdoğan ile devam eden yakın ilişkisini vurgulamak ve onların Suriye’de kötüye giden durum hakkındaki önemli görüşmelerine dikkati çekmek amacıyla yayınladık” dedi.
Amerikalıların beyzbol sopası varsa, bizim de Haydarımız var. Haydar da yakın ilişkiyi çok sever. Bakalım Türk’ün Haydar’ı ne zaman çıkacak ortaya. Bildiğim tek şey var, milletin sabrı son noktasına geldi. Haydar’ın bagajdan çıkarılma vaktine çok az kaldı.
Beyaz Saray sözcülerine ithaf edelim;
Temel çok önemli bir imtihana girecekmiş. İmtihan mülakatmış. Temel çok iyi hazırlanmış ama nasıl olmuşsa mülakat yerine geç kalmış. Son dakikada mülakat komisyonunun huzuruna çıkmış. Nefes nefese bir taraftan terlerini siliyor, bir taraftan da komisyon üyelerini inceliyormuş. Komisyon başkanı Temel’in durumuna acımış. Temel de, “Kusura bakmayın başkanım biraz geç kaldım” demiş. Başkan da, “Olsun biz kolay sorulardan başlarız” diye karşılık vermiş.
Başkan, kendi kendine, “Bu çocuk iyice şaşırmış. İyisi mi, önce adın nedir diye soralım” demiş. Bunu da komisyon üyelerinin kulağına fısıldamış. Üyeler de, “İyi olur başkanım rahatlasın çocuk” demişler.
Temel’e sormuşlar;
-Evladım adın, soyadın nedir?
-Adım Temel, soyadım Karadeniz ama yumuşak g’si yoktur.
Komisyon kahkahayı patlatmış. Başkan Temel’e dönmüş
-Evladım senin isminde zaten yumuşak g yok ki!..
Temel kendinden gayet emin cevap vermiş
-E !.. Başkanım biz ne deduk ki...

***


Geçtiğimiz günlerde bir toplantıda siyasetimizin bir bilge liderine ülkenin durumu hakkında ne düşündüğü sorulmuş. Bilge adam, soruyu yönelten kişiye: “Bak sana bunu bir fıkrayla izah edeyim de pazar neşesi olsun” demiş. Başlamış anlatmaya;
Osmanlı döneminde yolsuzlukları ile ünlü Karakuşi adında bir kadı varmış.... Bir gün Karakuşi Kadı, bir fırının önünden geçerken burnuna güzel bir koku gelmiş.
Vitrinde güveç içinde nar gibi kızarmış sahibini bekleyen nefis bir ördek var... Karakuşi Kadı, fırıncıya ‘Ben bunu aldım’ demiş.
Kadıya itiraz edilir mi? Fırıncı hemen ördeği paket yapıp vermiş.
Az sonra ördeğin sahibi gelmiş: ‘Hani bizim ördek?’
Fırıncı boynunu büküp ‘Uçtu’ deyince iş kavgaya dönüşmüş. Kavga sırasında fırıncı, araya giren bir gayrimüslim müşterinin gözünü çıkarınca korkup kaçmaya başlamış... Gayrimüslim de peşinde kovalıyor...
Bir duvardan atlarken, bilmeden öteki taraftaki hamile bir kadının üstüne düşmüş.
Kadın, çocuğunu düşürdüğü için, kadının kocası da fırıncının peşine düşmüş.
Can havliyle kaçan fırıncının çarpıp devirdiği Yahudi bir vatandaş da kızıp peşlerine takılmış...
Sonunda duruma müdahale eden zaptiyeler hepsini yakalayarak Karakuşi Kadı’nın karşısına çıkarmışlar.
Kadı sırayla sormuş... Ördeğin sahibi, ‘Bu adam ördeğimi hiç etti’ diye şikayet etmiş.
Karakuşi Kadı, fırıncıya sormuş: ‘Ne yaptın bu adamın ördeğini?’
Fırıncı ‘Uçtu’demiş. Kadı, kara kaplı defterini açmış:
Ördeğin karşısında tayyar yazılı. Tayyar ‘Uçar’ anlamına gelir. O halde ördeğin uçması suç değil’diyerek fırıncının beraatına karar vermiş. Gözü çıkan gayrimüslim vatandaşa sormuş... Onun şikayetine de kara kaplı defterden bir madde bulmuş: ‘Her kim, gayrimüslimin iki gözünü çıkara, o müslimin tek gözü çıkarıla...’
Davacı ‘Ne olacak?’ diye sorunca Karakuşi Kadı, ‘Şimdi’demiş, ‘Fırıncı senin öbür gözünü de çıkaracak, biz de onun tek gözünü çıkaracağız.’
Tabii gayrimüslim şikayetinden hemen vazgeçmiş, fırıncı bu davadan da beraat etmiş.
Çocuğunu kaybeden kadının kocasına da Karakuşi Kadı, ‘Tamam’demiş, ‘Karını vereceksin, bu adam yerine yeni çocuk koyacak.’
Böyle olunca adam da şikayetini anında geri almış, fırıncı bu davadan da kurtulmuş.
Kadı dönmüş Yahudi’ye: ‘Senin şikayetin ne? Bre...’
Yahudi ellerini açmış, ‘Ne diyeyim kadı efendi’demiş, ‘Adaletinle bin yaşa sen, e mi!’
Bilge lider bu fıkrayı anlattıktan sonra kendisini dinleyen topluluğa dönerek; “Ananı ‘öpen’kadı ise, kime şikayet edeceksin?.. Bugün ülkedeki durum bu! Anladın mı?” diyerek son noktayı
koymuş.


Haftanın Sözü
n Efendiler! Türk milleti, kendisinin ve memleketin yüksek menfaatleri aleyhine çalışmak isteyen bozguncu, alçak, vatansız ve milletsiz beyinsizlerin saçmalamalarındaki gizli ve kirli emelleri anlamaya- cak ve onlara hoşgörü gösterecek bir topluluk değildir.
(ATATÜRK)


İYİ PAZARLAR EFENDİM.

Yazarın Diğer Yazıları