Hayatın olağan akışı...
“Günün birinde herkese lazım olacak hukuk”ta ilginç gelişmeler oluyor. Düne kadar “dokunanın yandığı” uygulama bu defa yer değiştirip, “hükümete dokunan”ları kapsamaya başladı. Sözde Balyoz davasıyla ilgili Anayasa Mahkemesi kararı ardından yeni görevlendirilen mahkemenin verdiği beraat kararının gerekçesi de açıklandı. İnsan aklı ile alay edercesine yapılan algı operasyonları unutulmuş, bavuldan çıkan CD’lerin sahte olduğu meydana çıkmış. Bilirkişi raporlarının ortaya koyduğu sahte CD’leri mahkemeye ulaştıran, gazete ve televizyonlarda aylarca propaganda yapanlar,
“Bu davaların savcısıyım” diyenler,
“Ayağa kalkmadığı için şimdi içeride olduğunu vurgulayanlar”,
“Camileri bombalayacak, kendi uçaklarını düşüreceklerdi” diye yazanlar,
“Darbeci bunlar darbeci” nidalarıyla ellerindeki karaları askerin yüzüne sürenler,
soruşturma sırasında şüpheliler daha adliyede ifade vermemişken medyaya servis yapanlar,
özel kurslardan geçirilmiş bazı polisler ile özel yetkilendirilmiş hâkim ve savcılar, gizi tanıklar,
sahte rapor yazan tetikçiler,
söz konusu tasfiyeye göz yumanlar,
olup biten tezgâhı avuçları patlayana kadar alkışlayanlar,
yargılama sürecinde hayatını kaybeden müteveffaların ardından “hesap vermeden nereye” havlamasıyla insani tüm değerlerini yitirenler,
“askeri vesayeti sonlandırdık” nakaratı eşliğinde zil takıp göbek atanlar,
her haliyle “Amerikan planı” olan senaryoda karakter oyuncusu, figüran,
set görevlisi ve lojistik destek ünitelerinde görev yapan ulaklar,
her tür ihanet içinde cinayetlere, iftiralara, vicdansızlığa bulaşmış “kirli eller” öylesine müsterihler ki insanın aklını oynatası geliyor.
Sanki yüzlerce Türk subayı bu lanet süreçte tutsak edilmemiş,
yıllarını mahpus damlarında geçirmemiş,
uğradıkları haksızlık sebebiyle kanser illetine yakalanmamış,
yakınlarını kaybetmemiş,
itibar infazına uğramamış,
istikballeri mahvolmamış,
üç bin yıllık Türk Ordusu tamiri mümkün olmayan yaralar almamış gibi davranıyorlar ya insanın kanı beynine sıçrıyor.
Daha dün sahte olduğu her haliyle belli olan dijital terör unsuru belgeleri “hayatın olağan akışına uygun” bulup yüzlerce yıl hapis cezası yağdıran “özel yetkili-pek de marifetli” savcı ve hâkimlere ne oldu? Görev yerleri değiştirilip, daha rahat edecekleri illere tayin edildiler hepsi o kadar. HSYK yalancıktan bazıları için soruşturma açmış ama ortada somut bir şey yok. Aynı HSYK 17-25 Aralık savcı ve hâkimleri ile Adana’da MİT TIR’ları olayına karışanları bir gecede çıkarılan karar ile tutukluyor ama... Onların ki can diğerleri patlıcan öyle mi?
Halen son yılların moda deyimi olan “hayatın olağan akışı” teriminin ardına sığınıyor çoğunluk. Oysa hayat, şiddetle devam ediyor. Bu şiddetin altında kalanlar, etkisi ile savrulanlar, hayatını kaybedenler, ülkesini terk edenler için “pardon” yeterli görüldü. Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nin gerekçeli kararı altında “suç duyurusu” ibaresinde bir nebze samimiyet, adalet duygusu gören var ise beri gelsin.
Hayatın olağan akışıymış! Sevsinler akışınızı... Yerin dibine batsın olağanlığınız!