“Hastalıklı yapının yüzsüzleri”

Son dakika... “Flaş... Flaş... Flaş...” Sıcak haber... Şok gelişme...
Bir günlüğüne, bugünlüğüne yandaşa yandaş oldum!
A’dan Z’ye katılıyorum Yalçın Akdoğan’a!
İmzamı atıyorum dün Star’da yayınlanan şu satırlarının altına:
“Aklın, vicdanın, insafın yok olduğu, her türlü hukuksuzluğun mubah görüldüğü bir yerde propagandacı ne yapabilir? Varlıkları için mutlak şart gördükleri bu şebekeyi karşılarına mı alsınlar?Böyle hastalıklı bir yapıya yıllardır niçin ses çıkarmadıklarını kendi vicdanlarına nasıl anlatabilirler?
İnsanlar demez mi, ‘vicdanlarınıza hiç sormadınız mı nereye gidiyorsunuz’ diye.
Binlerce insan dinlenirken, özel hayat tarumar edilirken, insanların yatak odalarına kameralar kurulurken, ülkenin başbakanını dinlemek için böcek yerleştirilirken, yüzlerce masum insan tertip ve tezgahla cezaevlerine doldurulurken, rakip bürokratlar ayak oyunlarıyla devre dışı bırakılırken, milli iradeye siyasi saldırı yapılırken, cemaatler terör örgütü gibi takdim edilirken, binlerce Müslüman hayali terör örgütlerinin üyesi gibi gösterilmeye çalışılırken, işadamlarına-gazetecilere-siyasetçilere dosyalarla, kasetlerle, tapelerle şantaj yapılırken neredeydiniz?
Hiç mi vicdanınız sızlamadı, hiç mi utanmadınız? Hiç mi nefsinize sormadınız ‘NEREYE GİDİYORSUNUZ’ diye? Ülkenin milli kurumlarına savaş açmak, seçilmiş iktidarını devirmeye çalışmak, İslami hizmetin içine fitne sokmak neyle izah edilebilir?
Devlet içinde çöreklenen yapının hariçten talimatlar aldığını, başka senaryolarla hareket ettiğini gerçekten bilmiyor muydunuz? Allah aşkına çok iyi bildiğiniz paralel imamlar gerçeğinin paralel yapı üreteceğini, onun da ülkenin başına bela olacağını hiç akledemediniz mi?
Devlet gücünü kullanarak elde edilen bilgilerle itibarsızlaştırma operasyonlarının yapıldığını, şantaj ve tehditler üretildiğini gerçekten hiç duymamış mıydınız?
İstihbarat şebekesine dönüşen paralel yapının rakiplerinizi ekarte etmek için, hasımlarınızı susturmak için, her alanda daha fazla güç devşirmek için kullanıldığını gerçekten bilmiyor muydunuz?
Türlü senaryolarla, kirli oyunlarla, tertip ve tezgahlarla alaşağı edilen insanların yaşadığı mağduriyetler, aile faciaları, insanlık dramları hiç mi umrunuzda olmadı?
Çok iyi tanıdığınız insanların terör örgütü üyesi gibi gösterilmesi, kirli kumpaslara kurban edilmesi hiç mi vicdanınıza dokunmuyor?
Nasıl bir ahlak, nasıl bir haya, nasıl bir vicdan bunları görmezden gelir? Hiçbir şey yokmuş gibi üste çıkmaya çalışmak, kendi kirli yöntemlerini başkalarına isnat etmek nasıl bir hayasızlıktır?
Bu millet size bunun için mi destek verdi?
Binlerce kişiyi dinleyin, kimini çeteye sokun kimini terör örgütüne, kimine şantaj yapın kimini itibarsızlaştırın... Sonra da tüm bu pislikleri yapan örgütü ağlak propagandanızla mazur göstermeye çalışın.
Bu millet yedi düvele meydan okudu, sizin mi esiriniz olacak?”

***

“Başbakan’ın başdanışmanı” dediğin böyle olur, “milletin vekili” ne de bu yakışır işte! Helal olsun Yalçın Akdoğan’a!
Başlık dahil tek kelimesine itirazım yok; bir sorum var sonra nokta:
İçimizden geçenlere tercüman olan bu yazıyı yazarken nereden ilham aldınız acaba; ayna mı vardı karşınızda?

Çatalca’nın “İsmail Abi”si şeytanın bacağını kırabilir mi?

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin iki günlük İstanbul programının son ayağını izledim.
Avcılar’da tanıyanların övgüyle bahsettiği “naif” bir kadın adayla, Avukat İnci Demirel’le çıkıyor MHP seçmenin karşısına. Seçim bürosu açılışı ve spontane gelişen Beşiktaşlılar Derneği ziyaretinde “seçmen nabzı” tuttum deyip yorum yapmaya kalkışmak yalan olur.
Ama Çatalca başka... İlçeye MHP liderinden önce vardığımızdan epey zaman geçirdik halkla; yemeklerini yedik, çaylarını içtik, sohbet ettik. Bir kere Bahçelievler, Beşiktaş, Kadıköy, Zeytinburnu vs. gibi bakmamak lazım buraya. “Parametre”ler bambaşka. “Metropol” ün değil Trakya’nın devamı niteliğinde Çatalca. “Yerlilik” önemli. AKP liste tercihini bu “kriter” e uyduramadığından dolayı direkt elenmiş durumda.
Çatalca Belediyesi CHP’de. Ve fakat “halkın sevdiği, aday olarak görmek istediği, başarılı ilçe başkanı” ile “belediyecilikte kötü bir sınav veren mevcut başkan” arasındaki parti içi çekişmenin gölgesi var üzerlerinde.
Yerel seçimlerde İstanbul’da şeytanın bacağını kıramayan MHP, Çatalca’daki “aday tercihi” ile ilk defa rakiplerinin önünde başlamış yarışa. MHP adayı İsmail İp aynı zamanda geçen dönemin Çatalca Belediye Başkanı. ANAP kökenli, AKP’den istifa ederek geçmiş MHP’ye. İlçeye doğal gaz onun döneminde gelmiş, altyapı onun döneminde bitirilmiş; halkın “hizmetlerinden ötürü hayır-duayla andığı” biri. Kendisinden 30-40 yaş büyük amcaların bile “İsmail Abi” si; böyle bir benimsenme durumu var. Pragmatik; “kazandıracak” olan kimse, ona yer vermiş listesinde de. Birinci sırada Alevi bir kadın aday var; “Tokat Mahallesi’nin tulum oyu onda” anlatılanlar doğruysa. Eh yağmura ve soğuğa rağmen meydan da “taşımasız” olarak hem dolu, hem coşkulu olunca merak ediyor insan:
Çatalca, MHP’nin İstanbul’daki makus talihini yendiği yer olur mu? Göreceğiz.

Şapka düştü...

Zaman’dan Bülent Korucu, “7 bin kişiye uzanan telekulak” haberiyle ilgili olarak “Neresinden tutsanız elinizde kalıyor. Birbiriyle hiç yolu kesişmemiş insanların aynı çuvala doldurulup dinlenmesi inandırıcı gelmiyor. Şule Perinçek ile Yusuf Ziya Cömert’i; Sebahat Tuncel ile İbrahim Karagül’ü aynı dosyada birleştiren dehaya ancak şapka çıkarılır” diyor.
Ölçünüz buysa, Fatih Hilmioğlu’yla Alparslan Aslan, İlhan Selçuk’la Sami Hoştan, İlhan Cihaner’le Sedat Peker, İlker Başbuğ’la Abdulmuttalip Tonçer gibi yolunun -en azından hısım olarak- “birbiriyle kesişme” ihtimali bulunmayan insanlar “Ergenekon” diye yaftalanan “çuvala doldurulurken” niye çıkmadı o şapka? Cumhuriyet gazetesi yazarlarıyla Cumhuriyet gazetesine bomba atanlar, yargı mensuplarıyla Danıştay’ı basanlar, TSK’nın “seçilmiş” kahraman subaylarıyla PKK’lılar aynı dosyada birleştirilirken başınıza mı zamklıydı yoksa?
Şapka mı çıkarıyorsunuz, takkenin düşmesine kılıf mı arıyorsunuz?

Yazarın Diğer Yazıları