Hasan Turabi ABD'ye "şeytan" demişti ama!
Aslında; Rusya'nın kısmen de olsa Suriye'den çekilmesi, PKK'nın ürettiği PYD'nin Federasyon ilanı, Cenevre görüşmeleri ve son terörist saldırısının ayrıntıları her biri başlı başına analiz edilecek değerler taşıyor.
Ne var ki, bütün Orta Doğu olaylarında olduğu gibi sık sık yeni ve şok gelişmelerin, günlük yazılarla ele alınması zorlaşıyor.
Zira, olay üstüne olay, kargaşa üstüne kargaşa haberleri birbirine karışıyor.
Bunca karmaşa ve hengame içinde kaybolan çok önemli gelişmeler ne yazık ki ele alınamıyor.
Nitekim, 17 gün önce ölen Turabi'nin haberinin de bu ortam içinde özellikle Türkiye'de ele alınmaması bunu gösteriyor.
Oysa, ABD'ye "şeytan" diyen Sudan'da İslami hareketin en önemli lideri olarak bilinen Hasan Abdullah Turabi'nin ölümü üzerinde durmak gerekiyor.
Gerçi Turabi, ABD'ye "şeytan" diyebilmişti ama katıldığı radikal görüşlerin etkisi altında kalan binlerce silahlı militanın sözde din adına "kanlı" eylemlere katıldığı da öne sürülüyor.
Herşeyden önce, Turabi'nin oldukça heyecanlı, hareketli ve acıklı geçen hayatından çoğu kesitler Orta Doğu'nun bugünkü hali perişanını yansıtıyor.
1994'ün ortalarında Sudan'da uzun bir görüşme fırsatı yakaladığımız Hasan Turabi ile mülakatımızın o sıralarda çalıştığımız Sabah Gazetesi'nde yayınlanan çoğu bölümleri şimdi bile hatırlanıyor.
Turabi'nin çok enerjik, cesur ve bilgili profili akıllardan çıkmıyor.
Gerçekten de, Hartum'da Nil Nehrin'de yapılan gemi gezisinde, sicilinde ne bulunuyorsa bulunsun Turabi'nin Türk'lere karşı çok saygılı olduğu ve özellikle sempati duyduğu hemen anlaşılıyordu.
Üstelik, Hartum'da görüşmeyi talep eden tam 11 yabancı gazeteci beklerken, bizi kabul etmesi ve büyük bir misafirperverlik göstermesi, yakınlığını hissettiriyordu.
Zaten, çoğu kesimlerde "Turabi tüm İslam âlemine katkıları olmuş mümtaz bir âlim" olarak tanınıyor.
1932 de Kassala şehrinde dünyaya gelen Hasan el Turabi, Sudan tarihinde olduğu kadar fikirleriyle de İslam alemi içerisinde önemli bir yere sahip bulunuyor.
"İhvan-ı Muslimin" çizgisinin önemli simalarından Turabi, Sudan siyasetinin etkin isimlerinin arasında yer alıyordu.
Fikirlerinden ötürü sık sık zindanlara atılan Turabi, ABD'yi "Şeytanın vücut bulmuş hali" olarak nitelemesi hiç unutulmuyor.
1970'li yıllardan itibaren dünyadaki bütün İslami akımları özellikle "Müslüman Kardeşler"i etkileyen bir teorisyen olarak bilinen Turabi, Sudan'da 1989 yılında gerçekleştirilen "Milli Selamet Devrimi"nin fikir babası ve öncüsüydü.
Turabi, İslamiyeti "resmen" gündeme sokmak için hükümet karşıtı kampanya başlattığı gerekçesiyle 1970'de tutuklanıyordu.
Bundan sonraki 7 yılın bir kısmını mahkûm olarak geçiren Turabi, Sudan'da 1989'da gerçekleşen 'İslam devriminin' mimarı olarak da anılıyor.
1999 yılına kadar Sudan Millet Meclisi'nin Başkanlığı'nı yapan Turabi, daha sonra Cumhurbaşkanı Ömer el Beşir yönetimiyle yollarını ayırarak, Sudan Halk Kongresi Partisi'ni kuruyordu.
Başkan el Beşir'e muhalefeti nedeniyle sık sık cezaevine giren ve ev hapsinde tutulan Turabi, son olarak Ocak 2011'de Sudan'da huzursuzluk ortamı oluşturduğu ve şiddet olaylarını desteklediği suçlamasıyla yakalanıyor.
Bu hafta ki yazımızı, terörü kınarken, milletimize baş sağlığı dileyerek bitirmek icap ediyor.