Hasan Cemal "vatani görevi"ne devam ediyor hâlâ!
Hasan Cemal’i yine Erbil’de, yine Barzani’yle göz göze görünce meşhur Nazım Hikmet şiiri geldi aklıma. “Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla: Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ” diye biten o ibretlik dizeler, şairi Hasan Cemal olsa üç aşağı beş yukarı şuna dönerdi galiba;
“Vatan çiftliklerinizse,
kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan...
vatan tırnaklarıysa ağalarınızın...
vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
ben vatan hainiyim.
Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla:
Hasan Cemal “vatani görevi”ne devam ediyor hâlâ!”
***
“Welcome to Kurdistan” tabelası önünde sırıtarak poz verdiği günden bu yana kaç oldu sayamadım;
“Cumhuriyet Projesi”nin “Kürt sorunu” na sebep olduğunu savunan Hasan Cemal, “üniter-ulus-devlet” in yerine tesis edilmeye çalışılan “Türkiye/Anadolu Federasyonu” sayesinde kurulabilecek olan “Üniter Kürdistan Devleti” nin birinci ayağından; Kuzey Irak’tan bildirmeye devam ediyor hâlâ!
“Ne mutlu Türk’üm diyene” sloganına karşı çıkan Hasan Cemal, “Kürt Irkçılığı”nı köpürten odaklarda “imaj operasyonu”na devam ediyor hâlâ!
Velhasıl Hasan Cemal, evlatlarınızın canını alan teröristlerin hamisini cilalamaya, eline bulaşan kanı saklamaya devam ediyor hâlâ!
(Ki kişisel geçmişinde, Türk milliyetçilerine kara çalabilmek uğruna arkadaşlarının katilini gizlemeyi bile içine sindirebilmiş biriyse söz konusu olan; şaşıracak hiçbir şey yok bunda!)
***
Bir ara Barzani’yi sadece “devlet” in değil, Türk kamuoyunun da “güvenilir” olarak algılamasının öneminden bahsetmişti Cengiz Çandar. Bütün mesele, “Türk hükümeti tarafından adeta kendisine verilen ” devlet ihalesi “ni üstlenmiş gibi bir profil çizen” “aşiret reisi” nden, “peşmergebaşı”ndan, “postal öpücü”den bir “dost” yaratabilmekti.
Söyleşinin en olmadık yerinde Namık Durukan’ın Barzani’ye “arabuluculuk” teklif etmesine bakılırsa “teröre misliyle cevap, mücadele, idam” hepsi hikaye, hepsi “uyku ilacı”, belli ki önümüzdeki günler yeni “açılım”lara gebe ve yine belli ki “taşlar”dan birinin altında bu çok şımartılmış, küstah aşiret ağası var.
Görünen köy;
Sürecin “Barzani sevdirici”si, daha önce de PKK’lılardan “barış, sevgi, kardeşlik havarisi” yaratma girişimleri bulunan (Tam da bu noktada silah bırakmak için can atan PKK’lılar konseptli Kandil yazılarının haftası dolmadan verdiğimiz şehitleri hatırlayın lütfen...) Hasan Cemal demek ki!
Bu yüzden “Kan gölüne çeviririz” diye tehdit etmiyor “Barzani’si”; “gülümsüyor”, “gülüyor” ve hatta “kahkaha atıyor” !
Bu yüzden “Türkiye’ye bir Kürt kedisi bile” teslim etmemeye yeminli yüzünün yerine “PKK’da silah bıraksın... Türkiye’de bir devlet tabii” maskesi takıyor!
***
Şemdin Sakık hadisesinden sonra paçaları tutuştu ve haklarında “gazetecilik faaliyeti yapmıyorlar” diyenlere pek içerler oldular ya; siyasi yönünü, katakulli ihtimallerini bir kenara bırakıp “mesleki” açıdan ele alalım Hasan Cemal’in Barzani ile görüşmesini:
Bir gazeteci Barzani ile görüşemez mi?
Görüşebilir tabii!
Barzani ile de görüşür, Öcalan ile de görüşür... En azılı katillerle, en amansız hainlerle hepsiyle görüşür, hatta bu görüşmeleri, “gazetecilik başarısı” olarak takdir de görür.
Bir şartla;
“Soru” soruyorsa!
Soru sormuyor da Hasan Cemal’in dün ilk bölümü yayınlanan söyleşisindeki gibi “çanak” tutuyorsa o vakit “gazetecilik” denemez yapılan işin adına! Hiçbir sözlükte “çanakçılık” yazmaz “gazeteciliğin” karşılığında!
***
Hasan Cemal, Erbil’e kadar gitmiş “Türkiye’nin yol haritasının nasıl olması gerektiğini” soruyor Barzani’ye!
“Türkiye’de ana dilde eğitim olmalı mı, olmamalı mı”, bunu
soruyor!
“Türkiye’de Öcalan’ın rolü ne olabilir”, bunu soruyor!
“Türkiye’de açlık grevlerinin nereye varacağını” soruyor!
Fesuphanallah!
Sanırsın dünyanın en prestijli strateji merkezinin Türkiye uzmanı zat-ı alîleri!
Hadi “stratejist” diye ambalajlayabilse, “yeni dünya düzeninin teorisyeni bu adamdır, o söylüyorsa kulak kabartın” diye kılıflayabilse bir gideri olur belki de;
Ne yapması gerektiğini bir “kukla” mı öğretecek binlerce yıllık devlet geleneği olan ülkeye!
***
Amerikalı, Avrupalı onca gazeteci cirit atıyor ülkemizde... Türk politikacıların onca söyleşisi yayınlanıyor dış basında... Siz bugüne kadar, mesela bir Washington Post muhabirinin Erdoğan’a gelip de;
“Efendim Amerika’da da malum bir sağlık reformu var, sizce Obama ne yapmalı?” diye sorduğunu gördünüz mü, duydunuz mu?
Bu “gazetecilik” ise “yeni bir tür” olmalı; var mı ülkesinin sorunlarının nasıl çözülmesi gerektiğini başka bir ülkede gaspçı durumundaki bir zavallıya soran, sonra da cevaplarını “dünyayı kurtaracak yüksek fikirler” gibi sunan bir gazetecilik örneği!
Gazetecilik değil, Türkiye’de “vatan” kavramının uğradığı dönüşüme paralel, en başta bahsettiğimizdir belki Hasan Cemal’inki; “vatan görevi”!