Haşa Huzurdan Demokrasi Geldi...
Geçtiğimiz gün ziyaretine gittiğim Yargıtay Onursal Başsavcısı Vural Savaş, her daim olduğu gibi ders verdi.
“Ergenekon soruşturmasındaki hukuksuzluklar ve soruşturmaların perde arkası; federasyon tartışmaları ve “Kürt Açılımı”; gerçek Türk aydınlarının bilmesi gereken bazı hususlar, tam bir açıklığa kavuşması diyebilmelerini ne kadar isterdim” diyerek imzaladığı “Haşa Huzurdan Demokrasi Geldi” adlı eserini bir gecede altlarını çizerek okudum.
Vural Savaş kitabının 189. sayfasında şunlara yer veriyor: “Fatih Altaylı bir anısını şöyle aktarıyor:
Eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök isim değişikliğini gündeme aldığı gün, Fransa’nın bir tatil kasabasında yemekteydim.
Garson kız masaya geldiğinde şöyle bir soru sordu:
‘Konuştuğunuz dili çıkaramıyorum, siz nerelisiniz?’
Ben de Hilmi Özkök’ten esinlenerek;
‘Etats Unis d’anatolie’ dedim.
Kız şaşırdı. ‘Anadolu Birleşik Devletleri’ lafını daha önce hiç duymamıştı.
Yerini tarif edince;
‘Haa Türkiye’ dedi.
Ben de ‘O eskidendi şimdi ismini değiştiriyoruz’ dedim.
‘Biraz zor olur. Herkes orayı Türkiye olarak biliyor’ dedi.
Türkiye farklı bir dönemden geçiyor.
Bir etnik kimlikle barışırken, diğer etnik kimlikleri göz ardı edecek bir tavır hissediliyor.
Bunun sonu tehlikedir.
...Yıllardır Türkiye’yi küçük Amerikanlaştıran zihniyet, sonunda Türkiye’yi isim olarak da ‘United States of Anatolia’laştırabilir...’ (21 Ağustos 2009 Haber Türk Gazetesi)”
Sevgili dostlarım Prof. Dr. Süheyl Batum ve gazeteci-yazar Ümit Zileli ile birlikte üç gece üst üste Bodrum-Yalıkavak, Güllük ve Ortaca’da yapılan ve binlerce vatandaşımızın izlediği panellere konuşmacı olarak katıldım. Süheyl Batum İstanbul’a döner dönmez, ‘Yöntem Hiç Değişmiyor; Karart ve Kandır’ başlığıyla şunları yazdı (Vatan Gazetesi, 27 Ağustos 2009):
“Günlerdir tartışılıyor. Kürt Açılımı ‘ABD projesi mi, değil mi’ diye. Bu elbette bir ABD projesi. Çünkü açıkça 2002’den bu yana bu durumlarda uygulanan tek yöntem uygulanıyor; karartma yöntemi.
Bu ülkede 2001’de Anayasa değiştirildi. Kürt dili yasağı kaldırıldı. Bu bir açılım değil miydi? Sonra hem de Öcalan hakkındaki hüküm kesinleşmeden, yasa değiştirilip idam cezası kaldırılmadı mı? Yine Anayasa değiştirilip televizyonlarda Kürtçe konuşma olanağı getirilmedi mi? Cumhurbaşkanı Demirel, ‘Kürt realitesini tanımak’tan söz etmedi mi? Ve bunların tümü de AKP iktidara gelmeden önce, hatta ortada yokken yapılmadı mı? Bunlar açılım; Türk halkının, kültürel hakları tanıyarak, bir arada yaşama isteğinin göstergesi değil miydi? Ve sonra AKP iktidara gelmedi mi? 2003 yılından bu yana bu konuda hiçbir şey yapmadan oturmadı mı? Tam altı yılı bu yönde bomboş geçirmedi mi? Ama Dağlıca baskınından sonra sayın Başbakan ABD’ye gidip, aynı akşam bazı iktidar gazetecileri televizyonda ‘Kürt Açılımı’ndan söz etmediler mi? Ve açılım, ardından başlamadı mı? Bunun bir ABD projesi olduğu açık. Kendi projeleri olmadığı için iktidar; içeriğini ve hedefini tam bilmeden top gezdirmekle yetiniyor... “
Eline, yüreğine sağlık Vural Savaş.
Bu arada Savaş’ın 55 yıllık dostu, Bilgi Yayınevi sahibi Ahmet Küflü’ye Allah’tan rahmet, Bilgi Yayınevi ailesine başsağlığı dilerim.