Harp Akademilerindeki soğuk gün...
2000 yılına geri gidelim. Çoğunuzun hafızasından silinmiştir dönemin Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun şu tarihi(!) beyanatı;
“Asker, idamın kaldırılmasına karşı değildir.”
Öcalan’ın idamı ve idam cezasının kaldırılmasının yoğun tartışıldığı günlerdi.
Dönemin Hükümeti sancılar içinde kıvranıyordu ki; (hiç umulmadık bir yerden) o zamanki Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hükümete hayat öpücüğünü kondurmuştu. Bülent Ecevit, o kadar sevinmişti ki; duygularını “Paşam bizi çok rahatlattınız” diye ifade etmişti.
Türk Silahlı Kuvvetlerindeki genel hava ise tam tersi yönündeydi. Terörle mücadelede büyük bedeller ödeyen TSK’da genel görüş, canibaşının asılması yönündeydi.
Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun yaptığı bu açıklama TSK’da şok etkisi yaratmıştı. Asker, adeta buz kesmiş gibiydi.
Doğrusunu söyleyelim; yakın arkadaşlarından hâlâ dinliyorum; o açıklamaya kadar Kıvrıkoğlu, TSK içinde çok sevilen bir isimdi. Fakat, o günden sonra Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarının gönlünde Hüseyin Kıvrıkoğlu ismi kara listeye alındı.
Gelelim bugünlere...
Terör örgütü ile mücadele eden vatan kahramanlarının, nasıl bir yargı sürecinden geçirilerek zindanlara mahkum edildiğini izliyorsunuz. Bunun üstüne mübarek(!) adam Öcalan ile yürütülen muhteşem pazarlıkları da izliyorsunuz.
İzliyorsunuz da izliyorsunuz...
O zaman size izlettirilmeyen bir olaydan haber vereyim.
16 Aralık 2012 gününden...
İstanbul’da her yıl yapılan Harp Akademileri gününden...
Her yıl coşkuyla yapılan kutlamalar bu yıl oldukça sönük geçti. Kutlama gününün yapıldığı salon buz (ısıtma arızasından değil) gibiydi.
Harp Akademileri gününe hâlen görevli paşalar ve subayların yanı sıra emekli subaylar da davetliydi. Katılan muvazzaf subaylar İstanbul ağırlıklıydı. Eski Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu da gelmişti.
Rutin program her yılki gibiydi ama coşkunun yerinde yeller esiyordu.
Arada verilen mini resepsiyonda, eski-yeni komutanların kendi aralarında konuştukları ise “malum”du.
Hükümetin açılımları ve farklı isimler altında askere düzenlenen operasyonlar ve verilen cezalar. “Rahatsızlıklar” dile getirildi.
Herkesin üzerinde büyük bir neşesizlik olduğu gözlerden kaçmadı.
Amaa!.. Çok farklı bir fotoğraf daha vardı salonda; Eski Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu..
O güne katılan komutandan dinlediğime göre; kimse eski Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun yanına gitmedi, konuşmadı, selam vermeyenler çoğunluktaydı.
Kıvrıkoğlu, yalnız bırakıldı. Kıvrıkoğlu yalnız geldi ve yalnız gitti törenden.
Yukarıda izlenimlerini aldığım komutana “neden” diye oldukça safça(!) bir soru sordum.
2000 yılındaki “asker, idamın kaldırılmasına karşı değildir” sözlerini hatırlattı ve ekledi, “Bir de, Hilmi Özkök’ün önünün açılması ve Genelkurmay Başkanlığına getirilmesi var”...
Komutan, Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun Fenerbahçe Orduevi’ndeki “yalnızlığını” da şöyle anlattı,
“Kendi başına oturur. Pek kimse yanına gitmez. Selam veren çok azdır.”
Bir soru daha yönelttim; “Peki,bugüne kadar kimse yanına gidip de ‘neden Hilmi Özkök’ü Genelkurmay Başkanı yaptınız’ diye sormuyor mu?” Aldığım cevap;
“Ara sıra soranlar oluyor. Kıvrıkoğlu, onlara da ‘ben de böyle olduğunu bilmiyordum. Sonradan fark ettim’ diyor”..
Komutana, Hilmi Özkök’ün durumunu da sordum;
“O da yalnız bırakıldı. Özkök, Ankara’daki Merkez Orduevi’ne gider. Dışarıda oturmaz. Orduevine gider gitmez doğruca odasına çıkar ve odasından da dışarı çıkmaz” dedi.
Aldığım iki bilgiyi daha paylaşayım.
1) Harp Akademileri bünyesinde kısa adı SAREM olan Stratejik Araştırma ve Etüt Merkezi’nin kapıları çoğu zaman kapalı durumda. Nedeni; SAREM’de sorumlu 3 subayın Balyoz’dan dolayı hapiste olması.
2) 31 Aralık 2012 akşamı ve gecesinde orduevlerinde canlı müzik eşliğinde yılbaşı kutlamaları yapılmadı.
Nedeni, şehitlerimiz ve hapiste çürütülen askerlerimizin acısı..
Gönderdiğiniz elektronik postalarda devamlı “Günlerdir İmralı sürecini yazıyorsun. Sürecin tam olarak nereden yönetildiğine hâlâ açıklık getirecek haberler vermiyorsun” diyorsunuz.
Çok haklısınız!.. Ne olur, saflığıma verin...