Hangi hastalıklar burun tıkar

Hangi hastalıklar burun tıkar

Burun tıkanıklığı yapan hastalıklar hangileri? İşte, yanıtı…

Pek çoğumuzun özellikle bu aylarda burnu tıkanır. İşte bu durumu ve baş etmenin yollarını KBB Baş ve Boyun Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Yusuf Orhan Uçal anlattı. İşte detaylar…

SİNÜZİT

Burun çevresindeki kemiklerin içerisinde yer alan hava boşluklarına sinüs (paranazal sinüs) adı verilmektedir. Yanak sinüsleri (maksiler sinüsler), alın sinüsleri (frontal sinüsler), gözler arasındaki sinüsler (ön ve arka etmoid sinüsler) ve kafa içi sinüsler (sfenoid sinüsler) olmak üzere beş çift sinüs mevcuttur.

Burnun içerisini döşeyen mukozanın, sinüslerin içini de döşediğini ve sinüslerin mukozasındaki salgı bezlerinin gün içerisinde 0,5-1 litre sümük (mukus) ürettiğini anlatan Kulak Burun Boğaz, Baş ve Boyun Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Yusuf Orhan Uçal, üretilen bu mukus mukoza üzerinde bulunan silia denilen mikroskobik kamçıların hareketlerinin sinüsleri burna bağlayan ostium denilen dar kanallara doğru taşınarak bu kanallardan buruna boşaltıldığını belirtti. Op. Dr. Yusuf Orhan Uçal, Mukus’un içeriğinde bulunan maddelerle mikroplara karşı vücut savunma sitemine yardımcı olduğunu, solunum havasındaki partiküllerin filtre edilmesine ve havanın akciğerlere gitmeden önce nemlendirilmesinde rol oynadığını ifade etti. Virüsler, bakteriler veya mantarlar gibi organizmalar nedeniyle bu sinüslerin iltihaplanmasına ise sinüzit adı verildiğini sözlerine ekleyen Uçal, burun tıkanıklığı, geniz akıntısı, şeffaf beyaz veya sarı-yeşil burun akıntısının baş ağrısı gibi bulgular verdiğini dile getirdi.

ALERJİK NEZLE

Alerjiye neden olan maddelerin (alerjen) burun mukozasına temas etmesi sonrasında ortaya çıkan ve akıntı, burun ve gözlerde kaşıntı, hapşırma, boğaz kaşıntısı gibi şikayetlere seyreden rahatsızlığa alerjik nezle denir. Nedeni havada bulunan ve solunumla buruna giren parçacıklara karşı gelişen anormal reaksiyondur. Alerjik nezle ile eş anlamlı olarak saman nezlesi, yaz gribi ve alerjik rinit (burun iltihabı) terimlerinin de kullanıldığına dikkat çeken Uçal, bu hastalıkta oluşan alerjik reaksiyonların şiddetinin kişiden kişiye değiştiğini vurguladı. Bazı hastaların bu alerjik reaksiyonları çok hafif atlattığını, bazıları için iş yapmalarını engelleyecek, hayat kalitelerini bozacak kadar şiddetli olabildiğini söyledi.

GRİP

Toplumda grip adıyla tanınan ve influenza virüslerinin (Tip A, B ve C) neden olduğu ani gelişen, ateş yapan, genellikle burun, boğaz, sonrasında da akciğerleri tutabilen bir solunum yolu enfeksiyon hastalığıdır. Grip, öksürük ve aksırık sonucu, içerisinde hastalığa neden olan canlı virüsleri taşıyan damlacıkların çevreye saçılması ile yayıldığını anlatan Op. Dr. Yusuf Orhan Uçal, grip salgınlarının genellikle kışa girerken ve yaza girerken daha çok görüldüğünü belirtti. Uçal, ‘’Grip hastalığında belirtiler, virüsü aldıktan sonra bir iki gün içerisinde aniden ortaya çıkar. Sık görülen belirtiler arasında ateş (38 – 41°C), baş ağrısı, yorgunluk hissi, kuru öksürük, boğaz ağrısı, burun akıntısı ve adale ağrıları gibi yakınmalar vardır. Hastalığın önemi, enfeksiyonlara karşı riskli, bağışıklık sistem yetmezliği olan kişilerde, yaşlı ve önemli sağlık sorunları olanlarda ciddi komplikasyonlar oluşturabilmesidir. Hastalığa yakalananların çoğu bir iki hafta içerisinde iyileşirken, hasta grubunun % 5-20’sinde zatürree, bronşit, sinüzit ve orta kulak enfeksiyonu gibi ikincil hastalıklar ortaya çıkabilir. Yaşlı nüfus oranının arttığı gelişmiş toplumlarda gribe bağlı ölüm sayıları da artış göstermektedir’’ dedi ve bu nedenle erken tanının, influenzaya bağlı komplikasyonlardan etkilenme olasılığı olan yüksek riskli, yaşlı hastaların izlenmesinde ve tedavisinde büyük önem taşıdığını sözlerine ekledi.

Grip enfeksiyonu tanısının, kesin olarak virüsün izolasyonu ile konabileceğinden bahseden Uçal, ancak virüslerin kültür işleminin, özel sistemler gerektirdiğinden ve uzun zaman aldığından hastanın tedavisinde etkili olamayabileceğini ifade etti. Kültürlerde üreyen virüslerin tipleri tayin edilerek salgınların izlenildiğini, aşıların hazırlanmasında bu bilgilerden yararlanıldığını belirten Op. Dr. Yusıuf Orhan Uçal, İnfluenza Tip A’nın İnfluenza Tip B’ye göre görülme sıklığı ve etkisinin daha fazla olduğunu sözlerine ekledi.