Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Sadi SOMUNCUOĞLU
Sadi SOMUNCUOĞLU

Hamas, Kırım ve Türkmenler

Meşhur bir söz var, "Yanlış hesap Bağdat'tan döner" diye. Bizim "efelerin" hesabı Bağdat'a varmadan yolda kaldı. Döndü diyemiyoruz, çünkü "iddia"larından vazgeçmiş görülmüyorlar. Bunun en açık delili de, hız kesmeden devam eden Gazze/Hamas/İhvan siyasetidir. İlla Hamas, El Fetih ve Filistin değil. Neden? Çünkü Hamas, İhvan'dır da ondan. Bunu anlamak için "Arap Baharı'na" bakalım. Bölgemiz karıştı, neredeyse her ülkeyle komşu olduk. Bizim efeler bulanık havayı fırsat bildi, kolları sıvadı, "Rabbimizin lütfu" deyip daldı. Üstelik BOP'un da eş başkanı olunca, kim yan bakabilirdi? Öylesine terör örgütleri görüldü ki devletler baş edemez oldu; ama bizimkiler aldırmadı.

Fırsat sunan Arap Baharı başlangıçta iyi gidiyordu. Tunus'ta; diktatör kaçtı, "bizimkiler/İhvan iktidara geldi." Libya'da; devlet yıkıldı, diktatör kazığa oturtuldu, "bizimkiler/İhvan" iktidar oldu. Mısır'da, Tahrir Meydanı "seçimle gelen" diktatörü devirdi, "bizimkiler/İhvan" demokratik yoldan [diktatörün adayı ile yarıştı, iştirakin yüzde 46'sının yüzde 51'i ile] iktidara geldi. Kısa zamanda öyle bir anayasa yaptı ki diğer etnisite, mezhep, selefi ve cihatçı gruplar ayağa kalktı, milyonlar Tahrir Meydanı'nı doldurdu, "hayır" dedi; çatışma çıktı. Ayırmak mümkün olmayınca ordu idareye el koydu, "bizim Mursi" tutuklandı. Yemen karıştı, kanlı çatışma sürüyor "bizimkiler/İhvan"dan haber yok. Sıra komşumuz Suriye'ye gelince işler değişti, rüzgarlar döndü. Esad devrilecek "bizimkiler/İhvan" iktidar olacaktı. Aceleleri vardı. Ama, bölgenin daha da karışmasını tehlikeli gören okyanus ötesindeki eş başkan/Üstakıl, "Suriye'ye giremezsin" dedi. İran desteğindeki Esad sınıra PYD/PKK engelini yerleştirdi. Bana mısın denmedi, günümüze kadar her yol denendi, çok uğraşıldı; dünyanın bütün teröristleri bölgeye doluştu. Irak, Suriye ve Türkiye üs yapıldı. Irak'ta yeşeren IŞİD, ülkeyi istila etti. Su gibi kan akmakta, milyonlar yerinden yurdundan olmakta.

Felaketin devamı malum. Yurt içinde ve dışında güdülen, etnikçi ve mezhepçi gerginlik ve kamplaşma siyaseti Türkiye'yi yalnızlaştırdı. Ekonomi ve dış ticaret çöküşe geçti. Tunus, Libya, Mısır, Yemen, Irak, Suriye, İsrail, Rusya ile hasım olduk. ABD ve AB ile sorunları çözme yerine cebelleşme içindeyiz. Bizi başkentte vuran PKK ve IŞİD terör saldırıları, kitle katliamına dönüştü. Halk korku ve endişe içinde. Bölücü terörü yok edecek gücümüz var, ama kullanılmıyor. Anayasadaki sıkıyönetime, ısrarla başvurulmuyor. Ülke yönetilemiyor.

Görüldüğü gibi hayata, Türk Milleti ve dünya gerçekleri penceresinden değil, İhvan penceresinden bakılıyor. Pencere değişmezse, siyaset aynı kalır.

Gerçeklere dönüş mü?

İsrail ve Rusya ile normalleşme, çok doğrudur. Bu her ülke için de düşünülmelidir. Ancak önemli olan uygulamadır. İsrail ile başa dönüleceğine göre, 6 yıllık telafisi imkansız ağır kayıplardan ve düşmanlıktan sonra ne kazanıldı? Hem Türkiye, hem de Hamas/İhvan, hiç bir şey kazanmadı, çok şey kaybetti. "Efendim Gazze'ye yardım yapacağız" denemez, zira bu zaten eskiden de vardı. Değişen Gazze ablukasının Türkiye'ye tescil ettirilmesi oldu. Belki bu siyasetin mimarı, Türkiye ve bazı Arap sokaklarında, geçici ve sahte bir şöhret kazanabilir. Ancak devlet siyaseti, bir millet ve bir dava adına olur. Hamas'a yardım önemlidir de, sahipsiz bırakılan Irak ve Suriye Türkmenlerine yardım önemsiz mi? Neden, Türkmenler katledilirken, açlıktan kırılırken, çöllere sürülürken, hiçbir yardım eli uzanmıyor? Sınırlarımız herkese açık da, Türkiye'ye 3 milyondan fazla sığınmacı giriyor da, neden Türkmenlere kapalı? Türk Devletinden yardım görmeleri için İhvan olmaları şart mı?

Rusya ile hızlı bir normalleşme seyrine girilmesi isabetlidir. İlişkiler yeniden düzenlenirken Kırım Türklerinin durumu iyileştirilmeli, yayılmacı ve katliamcı Ermenistan'ın işgal altında tuttuğu kardeş Azerbaycan topraklarından çıkarılması mutlaka çözülmelidir. Hamas'a gösterilen ilginin, kardeşlerimizden esirgenmesi insanlığa sığmaz.

Açıklama:

Büyük dava adamı, İslam dininin alimi, hakikatin korkusuz sözcüsü Yaşar Nuri Öztürk'ün kaybından derin üzüntü duyduk. Allah rahmet eylesin. Ailesinin ve Türk Milletinin başı sağ olsun.

Yazarın Diğer Yazıları