"Halaçoğlu ırkçılık yapıyor!"
Habere, protesto yahut köşe yazılarına, “Türkmen asıllı Kürt Alevilerin Ermeni kökenli olduğunu söyleyen!” diye başlıyorlar ki, bu ya Halaçoğlu’na bir iftiradır, yahut “şuurlu bir çarpıtmaya alet” olmaktır.
Çünkü Halaçoğlu, “Türkmen asıllı Kürt aleviler Ermeni kökenli” dememiştir. Zâten bir cümlenin içerisinde hem “Türkmen asıllı” diyeceksin sonra da hemen ardından, “Ermeni kökenli” ifadesini kullanacaksın; bir ilim adamı için böyle bir tenakuz mümkün mü?
Aslında Halaçoğlu özetle şunları söylemiştir:
“- Alevilerin yüzde 99’u Türkmen’dir. 2 bin 200 civarında Kürt aşireti var. Kürtlerin de çoğu Şafii ve Sünni’dir. Türkiye’de hem Kürtleşmiş Türkmenler, hem de Türkleşmiş Kürtler vardır. 1915 tehciri sırasında tehcir bölgesine gitmek istemeyen Ermenileri kendilerini Kürt Alevi olarak tanıttılar. Böylece sürgünden kurtuldular. Bazı ’Kürt Aleviyim’ diyenler işte bu Ermeni dönmeleridir. PKK ve TİKKO örgütü üyelerinin önemli bir kısmı Ermeni dönmeleridir.”
Bu sözlerin neresi yalan!
Bunun böyle olduğunu toprağı bol olsun Hrant Dink dahil, zerre miskal tarih bilen ve hakikati itiraf etme seciyesine sahip Ermeniler de söylüyor. Arkadaşımız Arslan Bulut defalarca bu hakikatin altını çizdi, geçtiğimiz cumartesi günü kaleme aldığı, “Hain Kanco’nun torunu, hangi siyasi partinin genel başkanı?” başlıklı yazısı ile de meseleyi bir defa daha özetledi. Türkiye’nin ateş çemberinden geçtiği, “Ermeni soykırımını tanıyıverelim!” çığlıklarının yükseldiği, “Atatürk ve Lozan’ın devri geçti!” akıllarının piyasaya sürüldüğü ve bol bol müşteri bulduğu, “Hz. Muhammed (s.a.v)’siz bir İslâm’ın” Türkiye gündemini alabildiğine işgal ettiği, eyalet sisteminin konuşulmaya başlandığı, Türk’üm demenin ırkçılık sayıldığı ve fakat “Hepimiz Ermeniz” diyenlerin bölücü Kürtçülük başta olmak üzere her türlü azınlık ırkçılığının el üstünde tutulduğu bir zaman ve zeminde, Türk Halaçoğlu’nun, “İçimizde Alevi ve Kürt kimliğine bürünmüş yüz binlerce Ermeni var!” açıklaması, bâzı Alevi ve kimi Kürtleri kızdırmak yerine, “Yahu içimizde öyle Aleviler, öyle Kürtler var ki, bunların davranışı ne Alevi davranışı ne Kürt davranışına benziyordu, yoksa bunlar Halaçoğlu’nun bahsettiği Ermeniler olmasın!” diye düşünmeye sevk etmeli değil miydi?
Ama öyle olmadı.
Toz dumana katıldı..
Bir linçtir başladı.
Hani kimi Avrupa ülkelerinde, “Ermeni soykırımı yoktur demek suçtur” yönlü parlamento kararları çıkartılıyor ve hukuki düzenlemeler yapılıyor ya, sanki Türkiye’de de benzer fiili bir durum oluştu, elinde belgeleri olan bir tarihi gerçeği dile getiren bir bilim adamı hakkında Cumhuriyet Savcıları harekete geçti, medyanın bir kesimi kudurdu, kimi sivil toplum örgütleri ve kimi siyasi parti mensup ve genel başkanları parmaklarını sallaya sallaya, “Sana gününü göstereceğiz!” demeye başladılar.. Hatta CHP’li bir milletvekili tuttu, “O belgeler derhal imha edilmelidir” bile dedi. Türk milletinin hafızası olan bu belgelerin imha edilmesini istemesi ile Irak’ın kuzeyinde peşmergelerin Türklere ait nüfus ve tapu dairelerini talan etmeleri arasında ne fark var? İşte bu tablo Necip Fazıl’ın, “Öz yurdunda garipsin öz vatanında parya!” mısralarını hatırlattı ve bize “Türkiye’de ırkçılık kol geziyor!” dedirtti. Evet, Türkiye’de eşyanın tabiatı olan Türk milliyetçiliği “ırkçılık” ve “faşistlik” damgasını yiyor ve fakat bu Türkiye her türlü azınlığın “ırkçılık cenneti” haline gelmiş bulunuyor.
Hayır o belgeler imha edilmemeli aksine bir an önce açıklanmalıdır.
Bu hem Halaçoğlu’nun can güvenliği için gerekli, hem Türk milletinin hafızasını tazelemesi için elzemdir. Halaçoğlu için başlatılan bu linç kampanyasının sebebi ne?
Bu gayet açık değil mi..
Adam Ermeni, hem de bir ASALA militanı, bir Taşnak mensubu gibi bir Ermeni amma kendini Türk gösteriyor, Kürt gösteriyor, Alevi gösteriyor ve tabii aslında Türklerle Kürtleri, Alevilerle Sünnileri birbirine düşürüyor, yani adı adıma, dini dinime, mezhebi mezhebime benzemesine rağmen, ASALA’cılık, Taşnakçılık yapıyor, Halaçoğlu belgeyi açıkladığında iyot gibi ortaya çıkacak; işte mesele burada ve işte o bundan korkuyor..