Haczedilen ülke
“Cambaza bak” diyerek yankesicilerin cüzdanları çalması gibi malum medya suni tartışmalarla gündemi başka yöne çekerken, ceplerimizde zaten boş olan cüzdan çalınmakla kalmıyor, Türkiye Cumhuriyeti devleti de kayıp gitmek üzere.
Okyanus ötesinden biçilen rol modelleri öylesine cilalanmış ki televizyon dizileriyle uyutulan halk olup bitenleri sürükleyici bir senaryo sanıyor.
Kemalettin Tuğcu hikayelerindeki kötü üvey baba tiplemeleri AKP iktidarında hidayete eren, günahlarından utanç duyan kişiler haline getirilip toplum her şeye rağmen hoşgörüye hazırlanıyor. Duyan gören binlerce insanın katili Öcalan’ı gençlik yıllarında mankenlik yaptıktan sonra boynuna geçirdiği tespih ile hacca gidip geldikten sonra fetva dağıtan Yaşar Alptekin sanacak.
Günlerdir zemini hazırlanan senaryonun çekimi için kurulan setleri gördünüz mü? Dünkü gazetelerin manşetlerinde İmralı’da besiye çekilen terörist başının “Ben eski ben değilim. Hürriyet de eski Hürriyet değil. Ben aslında demokratım” sözleri var. Bebek katili “Gül ve Erdoğan dolaylı olarak ricacı oldu” diyor. Fotoğraf, DTP denen Devletin Tiyatro Partisi milletvekilinin Başbakan Erdoğan’a “Halk da senin kelleni alır” tehdidiyle şekillenirken “Güneydoğu psikolojik olarak rahatlayacak” başlığı ile “Ne Mutlu Türküm Diyene” sözlerinin silineceği haberiyle tamamlanıyor ve bu haberin kenarına düşülen notta “Askerin onayı gerek” sözleriyle “Silinmezse suçlu askerdir” imajı peşinen yapıştırılmış ve hedef gösterilmiş oluyor.
İmralı’daki katilin dilediği zaman avukatlarıyla mesaj yollaması öylesine sıklaştı ki insanın aklına İmralı-Mudanya arasında hızlı feribot seferleri düzenlendiği bile geliyor.
“Basında muhataplık konusu işleniyor. Muhatap olmaya bayılmıyorum. Yol haritasını 15 Ağustos’a yetiştirmeye çalışacağım. Radyodan dinledim. Sabah gazetesi yazmış. Bunu nereden çıkarıyorlar. Ben daha yeni yazmaya başladım” sözlerini okuduğumda aynı gün aynı gazetede Tülin Daloğlu’nun “Öcalan devlet izniyle konuşurken” başlıklı yazısına taktım kafayı. 4 sayfa önce köşesinden seslenen Daloğlu’nu Doğan Grubu ve Habertürk de doğruluyor gibiydi. Yine Türkiye Newsweek dergisinin bu haftaki kapak konusu “Kürt Çözümü” “Artık PKK olmadığında Türkiye nasıl bir yer alacak? Herkesin çözümlerine dair detaylar. Öcalan paketinin Kandil’deki ipuçları. Barzani’den Türkiye’ye PKK, petrol ve doğalgaz ile açık çek” gibi başlıkların yer aldığı derginin reklamları da tesadüf mü?
Bütün bunları okurken ister istemez aklıma “İyi şeyler olacak” açıklanmasından sonra İmralı’ya da 15 Ağustos için sipariş verildiği geliyor.
Irak’ın kuzeyindeki komik seçimler, gözlemcilerin kehaneti, seçimlerin televole görüntüleri, takım elbise kıravatlı Neçirvan Barzani ve Sapin Dizai gibi yeni nesillerin “Açılım görüşleri” nin yansıtılması yap boz oyununun diğer parçaları değil mi?
Psikolojik harekat unsurlarının tamamının uygulandığı söz konusu haberlerde Kerkük yine yok. Türkmen’in adı yine anılmıyor. Goran “Değişim” lideri Neçirvan Mustafa birazcık demokrasi rengi katarken 111’de 5 kontenjan tanınan Türkmenlere dair tek satır yok.
“Irak’ın kuzeyi Türkiye’ye bağlansın” gibi fantezilerle Osmanlı hinterlandı rüyaları yüzünden ayağımızın altında halının çekildiğini görenlerin sayısı da ne kadar az. Cambaza bak diyenler sadece cüzdanları aşırmakla kalmayıp yerdeki halıyı da toplayıp götürüyorlar. Duvardaki tablolar balkondan servis yapılmış bile. Haciz memurlarını mal kaldırmasına borçlu ne desin? İmza sahipleri itiraz etmediğine göre hane halkı isyan mı edecek !
NOT : Bu akşam saat 20.00’de Avrasya televizyonundaki Gereği Düşünüldü programında psikolojik harekatın boyutlarını yeniden ele alacağız. Gereği Düşünüldü’yü kaçırmayın.