Güvenlik kâbusları
Eşyanın tabiatına aykırıydı zaten... Uymayacağı, doku uyuşmazlığı yüzünden aklın günün birinde atacağı biliniyordu. Öğrenmenin yasasıdır kızgın sobaya elini sürmek... Acı tecrübe de olsa öğreniyor insan. Mısır halkı öğrendi de Türkiye öğrenmedi mi? Kim ne derse desin “Gezi Dersi” ülkemizin siyasi tarihine şanlı bir sayfa açmıştır. Dahası emperyalizme direniş, emperyalleri yeni anahtar arayışına sokmuştur.
ABD yeni anahtar arıyor
Evet, Nihat Genç’in teşhisine göre “ABD, Türkiye ve Orta Doğu’da yeni bir anahtar arıyor...” Bu anahtarın “ılımlı İslam” kilidini açamayacağını Coni’ler bile anlamış. Deliğe süpürdüler bile... Gerisini beraber yürüyenler düşünsün... Bir de “kaygılıyız” mesajı yayınlayanlar... On yıldır bizim kaygılarımızla dalga geçenler, kaygılarımız yüzünden bizleri “ırkçı-faşist” ilan edenler daha yeni duydukları faşizmin ayak seslerinden ürperir hale dönüşmüş.
Millet fotoğrafı çekti...
Kimse kusura bakmasın bunun adına “kazanım” diyemem. Alçaklık tarihi yazanların kaygılarının samimi olduğuna inanmıyoruz. Kirlenmiş bu süreçte kirlenmişlikleriyle kirli kaygıları kendilerinde kalsın. Devranın değişeceğini anladıkları için “Tam o sırada ben de oradaydım...” diyerek ortaya kanıt sürme gayretlerini yemez millet. Tarih fotoğrafı çekti bile... Gözleri kapalı çıkanlar hafızalara çoktan kazındı. Umarım hesaplaşma adil olur... Hukuksuzlukları hukuk çerçevesinde yargılamak için özel yetkiye falan gerek yok. Duruşmalar halka açık olmalı. Dahası televizyonlardan canlı yayınlanmalı. Çok uzun sürmeyeceği umuduyla sabırla beklemekte fayda var. İntikam hırsına kapılmadan soğukkanlılığı muhafaza edip rövanşistlerin yargılanmasından keyif alarak izlemek yorgunluğumuzu atacak.
Yazmaz, yazanları da sevmez
Psikologların “zorunlu izne çıkmalı” dedikleri zat beş-altı günlük kayıptan sonra döndü. Hem de ne dönüş... Önüne çıkan her şeye saldırıyor. Her cümlesi kin ve nefreti körüklüyor. Yasaya, hukuka pervasızca meydan okuması gidici olmanın dayanılmaz hafifliğinden mi kaynaklanıyor? Sanmıyorum... Sıkı sıkı sarılmış koltuğuna... Kendisini oralara kadar çıkaranların günün birinde indirme ihtimalini hissederek sinek gibi ezmekten geri durmaz.
Kendisi için hazırlanan raporlara bile göz atmaz. Yazmadığı gibi yazanları da sevmez... Savaş çığırtkanlığı, meydan okuma, efelenme, hamaset yüklü şiirleri yazıp beyaz camdan hitap etmesini sağlayan danışmanlarını da sevmez. Azarlar, küfür eder. Azlettikleri de korkularından istifa etmeyi aklından bile geçiremez.
Güvenlikçi yetiştiremiyor!
İki binden fazla korumayla gezen diktatörü Tahrir Meydanı’ndaki milyonlar ürkütmüş. “İki milyon koruma daha bulun” emrini yerine getirmek için seferberlik ilan edilmiş. Ne de olsa diktatör son günlerde en çok “güvenlik”ten söz ediyor. Gece rüyalarında “güvenlik kâbusları” görüyor. Güvenlikçilerinin birbiriyle didişmesinden endişe edip sık sık güvenlikçilerini değiştiriyor.