Güvenliği siyasete alet etmek!
Başbakan, TBMM’de “Kürt Sorunu’nu savunuyorum” diye gümbür gümbür konuşuyor. Bölgede en güçlü partinin AKP, diğer bir partinin de BDP olduğundan gururlanarak söz ediyor. Muhalefet partilerinin bölgede olmadığından bahisle de “onların projesi yok” yalnız AKP ve BDP’nin “Kürt Sorunu”nun çözümüne ilişkin projelerinin olduğuna dolaylı olarak vurgu yapıyor. Bu bağlamda da “bedeli ne olursa olsun.../...hazmettire hazmettire.../...demokratik açılım” projesini sürdürüyor.
PKK ve BDP’nin baskısı!
Bölgede, AKP iktidarı döneminde PKK’nın baskısının, eskiye göre mukayese kabul edilmez bir biçimde arttığını, örgütün önünün açıldığını ve devlet otoritesinin zayıflatıldığını hep yazdık. Belirli zaman dilimlerinde devletin otoritesinin askeri garnizon, polis karakolu ve bazı kritik yörelerden ibaret bir alana çekildiğini hep söyledik. İktidarın halkın güvenliğini önce Allah’a sonra da PKK’ya emanet ettiğinden hep bahsettik.
Onca olan bitene ve en sonunda da Anayasa değişikliğiyle ilgili olarak yapılan referandum sırasında, örgüt/BDP baskısının her türlü kanıtları ortaya çıkmasına rağmen AKP iktidarı, bir türlü harekete geçmedi. Bu şartlar altında, bölgede halkın iradesinin bırakın sandıklara yansımasını, var olmasından bile söz edilemez!
Baskının belgesi!
Sabah gazetesinin “İşte PKK’nın Haraç Belgesi” manşeti bu konuda AKP’nin yeni bir yaklaşım içine girmesi gerektiğini gösteriyor. Gazetenin haberi aynen şöyledir: “Şırnak İl Jandarma Komutanlığı’nın KCK’ya yönelik operasyonunda, varlıklı işadamlarına kesilmiş HPG (PKK’nın silahlı gücü) antetli makbuzlar bulundu. Kaşeli makbuzlarda, tehdit dolu bir yazı ve istenen para miktarı yer alıyor. Makbuzlarda iş adamlarına hitaben “Sizin şahsi durumunuzu yakından takip ediyoruz” deniliyor, ardından da şu tehdit geliyor: “Olumsuz bir durum olmasını istemiyorsanız bu nota gereken çerçevede yaklaşmanız faydanızadır”.../...Jandarma ekipleri Şırnak’ta işadamlarına 250 adet makbuz dağıtıldığını ve bu şekilde 2 milyon lira toplandığını tespit etti”. Durum yeterince açık değil midir?
CNN Türk televizyonunda, bölgede halkın PKK’nın rehinesi haline getirildiğini söylediğimde, Milliyet gazetesinden Namık Durukan buna karşı çıkmıştı. Umulur ki ortaya çıkan bu gerçekler sonrasında Durukan görüşlerini yeniden gözden geçirir!
Bugün askerin üstüne atılan fail-i meçhul cinayetlerin tamamına yakınının da PKK’nın bugünkü otoritesini tesis amacıyla dün işlemiş olabileceğini rahatlıkla iddia etmek mümkündür.
Güneydoğu Anadolu’da AKP devletin gücü, BDP ise PKK’nın baskısı sayesinde var olabiliyor. Muhalefetin bölgede siyaset yapma yeteneği son derece sınırlıdır. Bölgenin her yanına ve zamanın her anına devlet otoritesi götürülmeden bölgede siyaset normalleşemez. Ancak siyasetten daha da önemlisi, bölge insanının öncelikle PKK’nın baskısından kurtarılmasıdır. Batı’da dini, Güneydoğu’da ise güvenliği siyasete alet eden AKP’nin bunu anlaması pek mümkün görünmüyor.