Günün adamı oldu
Türk basınında ender görülen durumlardan biri yaşandı dün; istisnasız bütün siyasi gazetelerin manşetini aynı haber belirledi. Seveni de sevmeyeni de sayfalarının büyük bölümünü Baykal’ın istifası ve bu kararın yankılarına ayırdı
Siyasette dönüm noktası
CHP bundan böyle farklı bir siyasete gebedir. Türk siyaseti farklı bir CHP’ye gebedir. Bu farklı siyaset, Deniz Baykal’ın “Pensilvanya” olarak tanımladığı kimliğin yeni tercihlerini de anlatmaktadır. 10 Mayıs, Türk siyaseti açısından herhangi bir gün değildir. Önemli bir gündür... Deniz Baykal, Pensilvanya ile yaptığı görüşmeden sonra farklı bir açıklamayla genel başkanlıktan ayrıldı. İki gün önce olan bitenden “Sarıgül’ü sorumlu tutan” CHP ve lideri, dün ani bir fikir değişikliği ile oklarını iktidara yöneltti. Bunun nedenini çözen, önümüzdeki dönemin siyaset denklemini de çözer.
l Fatih Altaylı / Habertürk
***
Mücadeleye devam etmeli
Madem, kara kampanyaya teslim olmayacağım dedi.. Madem, istifam teslim olmak ya da kaçmak anlamına gelmez dedi.. Madem, tam tersi, bu bir meydan okumadır dedi.. Madem, komployu ayıplar gibi yapanlar bizzat ayıbı işleyenlerdir dedi.. Madem, mücadeleye devam sinyalini verdi.. Yapacağı bellidir.. 81 ildeki 81 kürsü Deniz Baykal’ı beklemektedir.. Böylece.. O komployu kim yapmışsa.. Kim susturmaya çalışmışsa.. Kim saf dışı etmeyi planlamışsa okkalı bir tokat yemiş olur..
l Mehmet Tezkan / Milliyet
***
Timsah gözyaşları
Savcılar, yargıçlar, gazeteciler dahil kritik görev yapan herkesin telefonu dinlenecek. İnsanlar telefonda özel bir şey konuşamaz olacak. İki günün biri internete gizlice kayda alınmış bir ses kaseti ya da video bandı düşecek. Kimse oralı olmayacak. Komploda sıra ana muhalefet liderine gelince “Komplo sektörü yüzde yüz kapasiteyle çalışıyor” diyerek şikâyetçiler safında yer alacaksınız... Ve insanların inanmasını bekleyeceksiniz! Kim inanır Cemil Bey? l Melih Aşık / Milliyet
***
Kendi sonlarını hazırladılar
“Baykal’ı iğrenç bir skandala bulaştıralım, hem Baykal’ı hem CHP’yi dibe itelim” diye düşünenler varsa “yanıldıklarını” hemen söyleyebilirim. Bu komplo bizzat hazırlayanların üzerine çökmüştür. Yok eğer bu komplo “Baykal’ı gönderelim, CHP’yi yükseltelim” diyenler tarafından yapıldıysa, bu kez gerçek ortaya çıktığında enkaz altında kalacak olanlar da onlardır. Özetle hangi amaçla olursa olsun düzenlenen komplo hazırlayanlar için hayırlı olmamıştır. l Can Ataklı / Vatan
***
Dürüstlük ittifakına düşen
Bu olay karşısındaki tepkisini sessiz kalarak gösterenler; “alçaklık” diyenler; yapılan işi siyasette “belden aşağı inmek” olarak niteleyenler; Türkiye’nin “illegal yollarla muhalefeti susturmaya çalışan bir diktatörlüğe gittiğine” inananlar; böyle bir tehlikenin bulunduğuna inanmayanlar, demokrasiye inananlar... Onlar da gereğini yapmak zorunda... Böyle bir “dürüstler ittifakı” varsa, bu ittifaka katılanlar samimiyse, artık onlar da eyleme geçmeli ve gereğini yapmalıdır. Türkiye, siyasi tarihinin bu en iğrenç komplosunu elbirliği ile boşa çıkarmalıdır. Türkiye, artık sivil faşizmin kıskacında kıvranan bir ülke haline geldiği imajını yıkmak istiyorsa, işte fırsat... Eğer hâlâ demokrat bir ülkeysek, Türkiye, bu şerden bir hayır çıkarmalı. Yoksa herkesin yatak odası siyaset meydanına dönüşür.
l Ertuğrul Özkök / Hürriyet
***
İktidarı suçluyorum
Deniz Bakyal’ın dün istifa ederken söylediği sözlere sonuna kadar katılıyorum. Kendisine karşı kurulan bu komplodan, bu tezgahtan hükümetten birilerinin haberinin olmaması mümkün değildir. (...) Evet bu iktidarı suçluyorum... Çünkü insanların özel yaşam haklarını silindir gibi çiğnediler. Kadın, erkek, genç, yaşlı, esker, sivil demeden herkes utanmazca ve rezilce dinlendi, izlendi, kayda alındı... Ve bütün bu kayıtlar, AKP medyasına servis edilip yayınlanması sağlandı... l Emin Çölaşan / Sözcü
***
Hepimiz Baykal’ız
Toplumsal hayatın temellerini yok eden, bizi bir arada yaşayamaz hale get,rebilecek olan bu karanlık şantaj çetelerine karşı, “Hepimiz Baykal’ız, hepimiz Baytok” diyebilirim bugün. Bizi dinleyip gözleyenlerin şantaj faaliyetlerini boşa çıkarmak için, şimdi bunu söyleyebilmek gerek...
l L. Doğan Tılıç / Birgün
***
Kötü bir yol açıldı
Deniz Baykal istifa etmemeliydi. İstifa etti ve... Türkiye’de “kapanması gereken kötü bir yol” açıldı. Artık “herkes için komplo kurulabilir.” Herkes “bu yolla” gönderilebilir.
l Yavuz Donat / Sabah
***
Küresel liberalizm
İktidarbaşının MİT’e olayı araştırması icin emir verdiği haberini okuduğumda, çok güldüm... Acaba MİT’i kim araştıracaktı veya iktidarın karanlık dehlizlerindeki yüzsüzleri ve yasadışı odakların faaliyetlerini? Uzun zamandır Türkiye’de hukuk diye bir şey yok! Siyaset, en alçağından yapılıyor. Bütün bunlar, bu iktidarın yönetimi altında, gölgesinde, etekleri altında gerçekleşiyor.
Baykal kararını açıklamasaydı, istifa etmemesini yazacaktım. Baykal’ı amansız eleştiriyor gibi görünen ama aslında CHP düşmanı, özünde AKP yandaşı kalem ve kişiler şimdi, CHP’yi bir parça AKP’leştirebilmenin pususundalar: CHP’yi sözde sosyal demokrat, ama aslında küresel liberalizmin partisi haline getirmek için fırsat doğduğunu düşünüyorlar. l Orhan Bursalı / Cumhuriyet
***
Tek başına iktidar oldu
Dün tüm Türkiye, Baykal’a oy verdi...
Solcusu, sağcısı...
Ülkücüsü, liberali, muhafazakârı...
Ömründe hiçbir zaman CHP’ye oy vermemiş olanları...
Ona kızanları, hatta düşmanları...
(...) Dün hiçbir zaman CHP’ye oy vermemiş insanlar, arkandan bakıp, belki de ilk defa seni anladılar ve onayladılar...
Dün tüm Türkiye’nin lideri oluverdin...
Herkes seninleydi...
İlk kez tek başına yüreklerde iktidardaydın... Ve bir çağdışı-hukuksuz-sinsi ahlaksız işgali... Büyük işgal organizasyonunu herkese göstererek...
Sağ ol...
l Bekir Coşkun / Habertürk
***
Devam etmesi gerekir
En zorlu süreçte referandum ve seçim sandıkları kurulurken “perhiz yemeği” gibi tatsız tuzsuz bir “karton” genel başkanla CHP hezimet yaşar.O halde Baykal’ın iki hafta sonraki kurultayda yeniden genel başkan seçilmesi “akılcı” çözüm olur.
l Güneri Cıvaoğlu / Milliyet
***
Rövanşı fena alıyor
Baykal kendisine kurulan komplonun rövanşını fena alıyor. 1- Kendisine dönük spekülasyonları sona erdiriyor. 2- CHP’nin kaybedebileceği oyları fazlasıyla geri alıyor. 3- Bundan sonra hükümet o kasedi kimin, nerede, ne zaman ve neden çektiğini, kasedi kimin piyasaya sürdüğünü ortaya çıkarmakla yükümlü. l Yalçın Doğan / Hürriyet
***
Eserleriyle iftihar etsinler
Deniz Baykal’ı her konuda eleştirebilirsiniz.
Ama sahip olduğu hasletleri, zekasını, entelektüel formasyonunu ve belagatini inkâr edemezsiniz.
Böyle bir final Baykal için çok büyük bir haksızlıktır. Karşımızda duran tablo Türkiye açısından rahatsız edicidir, üzücüdür.
(...)
Türkiye artık vatandaşlarının özel hayatlarının, haberleşme hürriyetlerinin kalmadığı, komplocuların ellerini serbestçe sallayarak istedikleri tezgahı kurabildikleri, serseri mayınların her an herkese çarpabileceği tipik bir üçüncü dünya ülkesidir.
Bugüne kadarki kayıtsızlıkları ile bu noktaya
gelinmesinde sorumluluk taşıyanlar yarattıkları eserle iftihar edebilirler.
l Sedat Ergin / Hürriyet
***
El kasediyle
gerdeğe giren...
O koltuğa oturan...Fırsattan istifa’de edendir.
O koltuğa oturan... Bu komplonun ürünü olacaktır.
O koltuğa oturan...İstediği kadar “istemedim” desin, “istemem yan cebime koy” diyendir.
O koltuğa oturan... Ne kadar hisli ağıt yakarsa yaksın, timsah gözyaşları dökmüş olacaktır.
O koltuğa oturan... Ömrünün sonuna kadar, aynanın karşısına geçip, kendine bile soracağı, “yoksa, tezgâhın tezgâhtarı mıyım acaba” merakının muammasıdır.
O koltuğa oturan... Bileğinin hakkıyla değil. El kasediyle gerdeğe girendir.
O koltuğa oturan... Liderini ardı arkası kesilmeyen yalanlarla, iftiralarla, sahte belgelerle oradan göndermek isteyenlerin zaferidir.
O koltuğa oturan... Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir hesabı, “durmak yok yola devam” diyendir.
O koltuğa oturan... “İstifa istifa” diye linç çığlıkları atıp, amacına ulaşanların rehinesidir. Kucağa oturur.
O koltuğa oturan... İktidarın doğrularını bile desteklese, gizli işbirlikçi olmakla suçlanacaktır.
O koltuğa oturan... Haksız kazancının hesabını kendi vicdanına bile veremeyeceği için, başkasına hesap soramaz.
O koltuğa oturan... (Uyarmadın demeyin.) O koltukta oturamaz.
O koltuğa bu şartlarda oturmaya kalkan, mezar soyucusudur... O koltuğu, sahibine, yani Deniz Baykal’a geri vermeyenin, Anıtkabir’e girmesi yasaklanmalıdır! l Yılmaz Özdil / Hürriyet
***
Yeniden tasarlanan sadece CHP değil
Dün Baykal çok önemli bir söz söyledi: ’CHP’yi yeniden tasarlamak isteyenlere izin vermeyeceğiz.’
(...) Dikkat edin, Deniz Baykal’ın son yıllardaki bütün muhalefet politikası Türkiye’nin yeniden tasarlanmasına karşıydı. Ergenekon davasına, askerin yıpratılmasına, medyanın el değiştirmesine karşı tavrı çok netti. 1 Mart tezkeresinin Meclis’ten geçmemesinin mimarıydı. Anayasa paketinin iptali için bir hukuk sürecini başlatmaya hazırlanıyordu. Bu olayları hep bu global plan çerçevesinde değerlendirdi.
Birileri yeni bir Cumhuriyet kurmak isterken, o ısrarla ve hiç ödün vermeden Birinci Cumhuriyet’e sahip çıktı.
Son aylarda CHP’nin ve kendisinin yakaladığı ivmeyi de görmezden gelemeyiz. Yürüttüğü politika pek çok kesimden övgü almaya başlamıştı, siyasetin yükselen yıldızı haline getirmeye başlamıştı CHP’yi... Ve böyle bir ortamda kaset skandalı patladı. Belli ki birileri Türkiye’yi yeniden tasarlarken Deniz Baykal’a yer vermek istemiyor, onu yeni Türkiye’de bir aktör olarak görmek istemiyorlar.
Nasıl ki Türkiye’de belli başlı kurumlar yeniden tasarlanıyor, CHP de bu süreçten nasibini alıyor. l Oray Eğin / Akşam
***
MİNİ YORUM
Sevgili Şamil (Tayyar),
Aslı Aydıntaşbaş’ın “Baykal bunun devletin işi olduğunu söylüyor” iddiasına kapılmış, CHP Genel Başkanı’nı “Aslı’yı yanıltmakla” suçlamışsın (Stop). Aslı’nın yazılarında hayalle gerçeği karıştırdığından şüpheleniyorum (Stop). Bir türlü “Bir yetkili” den daha somut hale dönüşmeyen kaynaklarının aslında hiç var olmadığına inanıyorum (Stop). Kimi hastalıklar bulaşıcıdır; bence bu aralar kendine dikkat etmelisin (Stop). İmza: Bir dost