Gümüşhane Memleket
“Gündoğumu” gazetesinden değerli bir dostun telefonuyla medyada da yer alan “Gümüşhane geleceğini arıyor” adlı toplantıdan haberim oldu. Öncelikle bu toplantıyı düzenleyenleri kutlamak gerekir. Gümüşhane’nin ekonomik olduğu kadar kültürel bağlamda da kalkınma, gelişme ve ilerlemesinin sağlanabilmesi için fikri ve fiili gayretlere ihtiyaç vardır. Bu nedenle bu tür çalışmaların geliştirilmesi ve süreklilik kazandırılması gerekir! Her şeyden önce bu çalışmalar kamu oyu yaratma ve gündem oluşturmak için zorunludur. Gümüşhane’yi bulunduğu yerden daha da ileriye taşımak için gerekli olan teorik ve pratik alt yapının oluşturulması ancak bu faaliyetlerle mümkündür. Diğer yandan ülkeyi yönetenlerin dikkatlerini daha fazla Gümüşhane’nin sorunları üzerine çekmenin başka yolu da yoktur.
Gümüşhane, Türkiye’nin bir çok yöresinden farklı olarak ülkenin gayri safi milli hasılasından hak ettiği payı bir türlü alamıyor. Ülkeyi yönetenler tarafından yıllarca Trabzon ve Erzurum arasına sıkışmış bir alan olarak görüldüğünden Gümüşhane’ye özgü bölgesel ve ilkesel projeler yeterince devreye sokulamamıştır. Gümüşhanelilerin yüksek sadakat, sabır ve itidalli tavırları da yetkililerin sorunlarına ciddiyetle eğilmelerini büyük ölçüde engelliyor. Ağlama, yakınma ve isyan etme kültürünün bölgede olmaması da devlet yetkililerinin Gümüşhane’yi esas alan özel çalışma yapmasını önlüyor.
Zaman zaman bir Gümüşhaneli olarak bu geleneğin değişmesi için yeterince caba gösterilmemesinden bireysel olarak sorumluluk da duyarım. Çünkü Gümüşhane hiç farkına varmadan her anlamda “önce Türkiye” duygusu ile dolu insan yetiştirir. Diyebiliriz ki ülkenin her yerinde insanlar ‘önce kendi kenti sonra ülkesi için’ yetiştirilirken, Gümüşhane’de ise ‘önce ülke sonra Gümüşhane’ hâkim paradigmadır. Kuşkusuz benim bu tespitime aykırı düşünenler de çıkabilir. Gerçek, gözlem ve deneyimler beni böyle düşündürtüyor.
Bu arada Gümüşhane ile ilgili olarak son derece verimli ve etkili gayret gösteren siyasetçi ve bürokratlarımız var. Yalnız bu gayretler, bir türlü Gümüşhane’nin göç veren ve her geçen gün kan kaybeden bir kent olmasını engelleyemiyor. Şimdiye kadar bu konuda gayret gösteren herkese teşekkür ve minnet borçluyuz. Ancak bu yapılanların yeterli olmadığı gerçeğini söylememize engel değildir. Gümüşhane, gerçekte büyük potansiyeli olan bir ildir. Değerli arkadaşım Mustafa Çalık’ın dediği gibi “her yerden kavun karpuz yetişir. Gümüşhane toprağı ise insan yetiştirir”. Bu sözler doğrudur ama Gümüşhane coğrafi ve ekonomik olarak da büyük potansiyele sahiptir. Yapacağımız birkaç küçük tespit bile Gümüşhane için yapılacak daha bir çok şeyin olduğunu göstermeye yetecektir.
Bir defa Üniversite, Gümüşhane’nin düşünsel ve kültürel olduğu kadar ekonomik yönden de gelişmesinin motoru olacak niteliktedir. Bu nedenle Gümüşhane Üniversite’sinin kurumsallaşması ve gelişmesi için gereken her şey yapılmalıdır. Diğer yandan Gümüşhane’de tarım, ticaret, madencilik, hayvancılık, meyvecilik, imalat ve sanayi bugün olması gereken yerde değildir. Bu konularda klasik ve rutin davranmanın ötesine geçen uygulama kabiliyeti yüksek olan projeler derhal devreye sokulmalıdır. Ayrıca Gümüşhane ekonomisi, mutlaka Trabzon, Erzurum ve Erzincan ekonomisiyle entegre edilmelidir. Daha doğrusu Trabzon, Erzincan ve Erzurum’a yapılacak yatırımları tamamlayan bir bölgesel ekonomik modeli bu konuda devreye sokulmalıdır. Dahası Gümüşhane her şeyden önce İran, Azerbaycan ve Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinin Trabzon limanına ulaştıran transit yolun üzerindedir. Bölgede giderek gelişen ekonomik ilişkiler Gümüşhane’yi doğrudan etkileyecektir. Bunun alt yapısının bugünden hazırlanması gerekir. Bütün bunların gerçekleştirilebilmesi için de Gümüşhane geleceğini aramaya devam etmelidir.