Gül’e gaz mı veriliyor?.. Yoksa Gül birilerine mi gaz veriyor?..

“Türkiye NATO’nun en önemli üyelerinden birisidir. Yani şu anda iki tane çok önemli ordu var ortada NATO’nun, birisi Türk’tür. Türkiye’nin üstlendiği görevlerde ne kadar başarılı olduğunu da herkes görüyor. Türkiye bir işin içerisine girdiğinde sorumluluk alıyor ve onu başarıyla yapıyor. NATO içerisinde Türkiye’nin zaten yüksek olan profili daha da yükseliyor. Biliyorsunuz işte (Türk) Genel Sekreter Yardımcısı savunmadan sorumlu, generallerimizin görevleri, diğer önemli kritik kararlar hep alınırken muhakkak Türk dışişleriyle istişare, bunlar NATO’nun gerçekleri haline geldi. Olabilir tabii niye olmasın, Türkiye daha önemli sorumlulukları üstlenebilir, buna genel sekreterlik de dahil.”
Önce gazetelere “Gül, NATO’ya Genel Sekreter oluyor” iddiaları servis edildi. Ardından da Abdullah Gül, Şikago’da gazetecilerle yaptığı toplantı sırasında, “Türkiye’nin NATO’daki rolünün artan önemi, ileride bir Türk’ün NATO Genel Sekreteri olma ihtimaline” dair bir soru üzerine yukarıda yer verdiğim sözleri sarf etmiş.
Yeni bir numara değil. Bildiğimiz eski bir Kızılderili numarası.
Abdullah Gül, öyle bir makama talip olunca veya bir yere gözünü dikince; bırakın tellal tutup ilan ettirmeyi, lafını bile ağızlara aldırmaz. Yapacağı işleri çok gizlice ve dallandırıp budaklandırmadan yapar. Avının karşısında konuşmaz devamlı gülümser. Alın size iki yakın örnek; Rahmetli Necmettin Erbakan’ın sağlığında, veliahtları arasında en çok kimin ismi geçer ve
sayılırdı?.
Tayyip Erdoğan ve Melih
Gökçek.
Eski Fazilet Partisi’nde Erbakan’ın emanetçisi Recai Kutan’ın kongrede karşısına dikilen kimdi?
Abdullah Gül.
Eğer, o zamanlar il başkanı olan Numan Kurtulmuş tercihini Kutan’dan yana koymasaydı, siyasetin akışı bambaşka olurdu.
AKP kurulduğunda, “Başbakanlık koltuğu” için yapılan özel anlaşmayı da bir elin parmağı kadar az sayıda kimse biliyordu ve bunu bilenlerden biri de bendim. Abdullah Gül’ün, Erdoğan’ın siyaset yasağı kalkıncaya kadar Başbakan olacağının kimseye söylenmemesi için de “bilenlere” yemin ettirilmişti.
Tayyip Erdoğan ilan edene kadar Gül’ün, Cumhurbaşkanlığı koltuğuna gözünü diktiğini kaç kişi biliyordu?..
(...)
Abdullah Gül’ün siyasi karakterini anlayabilmek için bu kısa hatırlatmalarla yetinelim; çünkü bu sıraladıklarım bırakın köşe yazısına konu olmayı, her biri birer kitap olur. Hem de ne kitaplar olur; piyasada bu konuda gelişigüzel, kulaktan dolma bilgilerle yazılanlara da hiç benzemez.
Sözün kısası!.. Abdullah Gül bir şeyi açıktan ilan ediyorsa bunun arkasında mutlaka ve de mutlaka başka bir tezgah vardır. NATO Genel Sekreterliği dümeninin altında neler döndürüldüğü konusunda elimizde somut bir bilgi olmadığı için kehanette bulunmak yerine sözü yine uzmanlarına bırakalım.
Önce; bir dönem NATO Daimi Temsilciliği’mizi yapan emekli Büyükelçi Onur Öymen’e kulak
verelim:
“Tabii ki ileride NATO’ya bir Türk Genel Sekreter atanması olumlu bir şey. Fakat bunları konuşmak için zannediyorum biraz erken. Cumhurbaşkanımızın görev süresinin 5 yıl mı, 7 yıl mı olacağı daha belli değil, Anayasa Mahkemesi’nden henüz karar çıkmadı. O belli olduktan sonra 2014’e kadar kalacaksa daha epey zaman var demektir.
Her ne kadar böyle konular konuşulursa da basın aracılığıyla konuşulmaz. NATO Genel Sekreteri’nin kim olacağı konusu hükümetler arasında istişare edilir ama bu basın aracığıyla yapılmaz. Ben biraz erken buluyorum bu tartışmaları. Bunu düşünenler olabilir, bunu medya vasıtasıyla kamuoyu yaratmak isteyenler olabilir ama benim kanaatim bütün bunlar için erkendir. Medya aracılığıyla başka ülkelere baskı yapmaya çalışmak isteyenler varsa, yöntem bu değildir. Bu hükümetler arasında konuşulur, hükümetlerin mutabakat vermesi lazım buna, herkesin ‘evet’ demesi lazım. Bunun için de önce basın aracılığıyla değil hükümetler arasında temaslar yapılır, istişareler yapılır ondan sonra bu konu olgunlaştırılabilir. Ülke olarak, bir Türk’ün NATO Genel Sekreteri olması tabii ki çok iyidir ama daha ortada resmi bir teklif yok. Bir ülke derse ki ‘Biz Türk Cumhurbaşkanını NATO Genel Sekreteri görmek istiyoruz’ o zaman başka türlü bir değerlendirme olur ama hiçbir ülkeden böyle bir şey gelmeden bizim kendi kendimize bunu konuşmaya başlamamız bence çok isabetli olmaz. Bu işlerde bunu bir parça ağırdan almak usuldür. Çok hevesli gibi çıkmayacaksınız, sonra hayal kırıklığı olur. Daha önce de çeşitli ülkelerden birçok insanın ismi atıldı ortaya NATO Genel Sekreterliği için ama sonra olmadı. Bu da insanlar ve ülkeleri için hayal kırıklığı oldu. ”
Gelişmeye bir de askerin penceresinden bakalım. Eski MGK Genel Sekreteri Tuncer Kılınç’ın konuya yaklaşımı şöyle:
“Kolay kolay Batı dünyasının kabul edebileceği bir husus olacağını zannetmiyorum ama olmaz da demiyorum. Çünkü NATO eski NATO değil. Çok fazla kritik kararlar alabilecek bir dünya düzeni yok şu anda. Ne kadar uygun düşer bilmiyorum bir Cumhurbaşkanının sonradan NATO Genel Sekreterliği yapması. Eğer, Amerika bu işi tezgâhlıyorsa olma olasılığı fazladır. Amerika tarafından böyle bir teklif Sayın Cumhurbaşkanına yapıldıysa mümkündür çünkü onlar sonuçta bu işi diğer ülkeler nezdinde kotarırlar, ederler ve sağlanabilir. NATO Genel Sekreterliği yapan insanların birden çok dilde konuşması lazım genelde. Baktığınız zaman diğer dönemlerdeki Genel Sekreterler şimdi Rasmussen; bunlar İngilizceyi ve Fransızcayı çok rahatlıkla kullanan kişiler. Benim bildiğim Cumhurbaşkanı sadece İngilizce biliyor.
Olursa tabii Türkiye açısından iyi bir prestij olur ama bizi böyle orada Genel Sekreter yapıp ondan sonra da ’hadi sen aslansın, şuraya da koş, buraya da koş, sana bak Genel Sekreterlik de verdik’ deyip iyice başımızı sıkıntıya sokacak bir takım uygulamalara girmiş olmayalım. Bu tür postlar bir şeylerin karşılığı verilir. Durup dururken verilmez. Ya sizin üzerinizden bir takım şeyleri sonuçlandırmak isteyeceklerdir. Önemli olan bunlara gelmemek. Bu neyin karşılığı? Bir şekilde böyle bir şey çıkıyorsa karşılığında acaba ne verilecek. Eğer yapılırsa Türkiye’den ne tavizler koparılmak üzere yapılıyor? Türkiye NATO’ya daha fazla perçinleniyor mu?”
Peki, siyasetin muhalefet cephesi bu işe ne diyor?
CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce:
“Cumhurbaşkanı kendini hâlâ AKP üyesi zannediyor bu bir. Bütün kesimlerin Cumhurbaşkanı olamadı. NATO Genel Sekreteri deyince aklıma geldi. Hani, NATO seçimlerinde ROJ TV kapatılacaktı, karikatür krizinden dolayı Müslümanlardan özür dilenecekti?.. Olmadı. Belki Başbakan ona öyle demiştir; ’Sen şu cumhurbaşkanlığı hikayesini bırak, seni NATO Genel Sekreteri yapacağız’ deyip kandırmıştır onu. Başbakan kandırmış olabilir onu. Cumhurbaşkanlığından umudunu kesince,’Nasıl olsa Tayyip Erdoğan aday olur. Bu iş bana kalmadı ben de NATO Genel Sekreterliği’ni gözüme kestireyim’ demiş olabilir. Başbakanın gazına da gelmiş olabilir.”
Benim yakından tanıdığım Abdullah Gül, Tayyip Erdoğan’ın kolay kolay gazına gelmez hatta Gül, Erdoğan’ı gaza getirir.
Bana sorarsanız!.. Aynı AKP’nin kuruluşunda olduğu gibi yeni bir küresel organizasyona gidiliyor. “Merkez siyasette” yeni bazı organizasyonların faaliyetleri ile ilgili bazı ham bilgiler epeydir kulağıma geliyordu. Siyasetin kartlarında orta vadede değişiklikler olabilir!

Yazarın Diğer Yazıları