Gül ile Erdoğan'ın adalar kavgası...
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Başbakan Tayyip Erdoğan arasındaki şiddetli geçimsizliği anlatırken yazmak için bugüne bıraktığım ve hiç gün ışığına çıkmayan önemli bir kavgadan bahsedeceğim.
Büyük dünya lideri(!) Tayyip Erdoğan Almanya’da Başbakan Angela Merkel’in önünde “AB liderler zirvesinden dışlandık. Artık beni davet etmiyorlar” diye ağlayıp sızlayınca zamanı geldiğine de karar verdim.
AB müzakere sürecinde, AKP iktidarının taviz verdiği konuların başlıcaları Ege-Akdeniz’deki adalarımız ve Kıbrıs’tı. Abdullah Gül, AB ve Yunanistan’dan gelen baskılara karşı hep taviz verdi. Tayyip Erdoğan da “hayır” diyemedi. Müzakere için tarih aldığımızda gündüz yapılan havai fişekli kutlamaları unutmak mümkün mü?..
Nereye geldik?
Her zamanki gibi ağlama duvarına. Kıbrıs’taki durumumuz malumunuz. Ege’de 11, Akdeniz’de 5 küçük adamızı Yunanistan işgal edince ve AB’nin de fasılları açıp açıp kapamadığını, kendine olan tavrını da görünce Tayyip Erdoğan’da büyük bir panik baş gösterdi. Güvenilir kaynaklardan edindiğim bilgilere göre; Erdoğan, doğruca Abdullah Gül’e gidip bunun hukuki sonuçlarının kendisine oldukça pahalıya mal olabileceğini anlattı. Erdoğan, Gül’e “o süreçte Yunanistan’ın adalar konusundaki baskılarına taviz verirken, ’bir şey olmaz, görme’ diyordunuz. Geldiğimiz son nokta hiç de iç açıcı değil” diye çıkıştı. Erdoğan’ın sert çıkışına Abdullah Gül yine her zamanki sakinliğinde cevap verdi; “Boş ver. Bundan bir şey olmaz”... Tayyip Erdoğan’ın Köşk’e kaçma nedenlerinden biri de bu. Gül, kavgada galip gelir Erdoğan da Çankaya’ya çıkamazsa “pahalıya mal olacak hukuki sonuçları” en güvendiğiniz tarafsız bir hukuk adamına sorun!..
ABD’nin tam kontrolüne giren ihaleler
Çankaya’da meydana gelen şiddetli patlama bazı önemli gelişmeleri de gözden kaçırıyor. Onlardan birini de; Amerikan Defense News Dergisi’nde, 29 Ekim 2012’de çıkan haber sayesinde yakaladık. Tayyip Erdoğan’ın askeri ihalelerde tek yetkili olması ve Savunma Sanayisi İcra Komitesi’nin devre dışı bırakılması. Tayyip Erdoğan, 10 milyar dolarlık askeri ihalelerde tek başına karar verecek. Amerikan haberi tam da Zeplin tezgahının iç yüzünü anlattığımızın ertesine denk düştü. Konuyla ilgili olarak gerçekleri gün ışığına çıkaran Milli Savunma Bakanlığı eski genel sekreteri Ümit Yalım’a tekrar baş vurduk. Gelişmelerin iç yüzüne yakından vakıf olan emekli Kurmay Albay Ümit Yalım, yine bomba açıklama yaptı; “Askeri yargıya tabi olan asker kişilerin, sivil mahkemelerde yargılanması ile askeri mahkemeler devre dışı bırakılmıştır. Balyoz Davası’nda verilen mahkumiyet kararlarının ardından, savunma sanayisindeki gelişmeler, asker kişilerin, kanunen görevli ve yetkili olmayan sivil mahkemelerde yargılanmasının gerçek nedenlerini ortaya çıkarmıştır. Dergi, yeni ihale kurallarının, Balyoz Davası’nda verilen mahkumiyet kararları ile bağlantılı olduğunu ima ediyor. Yani, Amerika, dergi üzerinden dolaylı olarak şu mesajı veriyor; ’hiçbir işe yaramasa da, Amerikan yapımı harp silah ve araçlarının alınmasına karşı çıkarsan, düzmece dijital belgeler ile kendini hapiste bulursun.’
Artık Amerika’nın önünde hiçbir engel kalmadı. Daha önce satamadığı zeplinleri, hurda fırkateynleri artık rahatlıkla satabilecek. Çünkü, milyar dolarlık askeri ihalelerde tek yetkili Tayyip Erdoğan ve Savunma Sanayi Müsteşarı Murat Bayar. Ayrıca, Erdoğan ve Bayar’ın yapacağı silah alımları denetim dışı. Ayrıca, Müsteşar Murat Bayar’ın icraatlarında çok büyük sıkıntılar var. Türk Hava Kuvvetleri’ne 2007’den itibaren teslim edilmesi gereken Havadan İhbar ve Kontrol Uçaklarının teslimatı 4 yıl gecikti ve ilk uçak 2011’de teslim edildi. Bayar sayesinde Amerikan firması, gecikme cezası olarak bir sent bile ödemedi. 2007’de teslim edilmesi gereken ANKA serisi İnsansız Hava Araçları, aradan 5 yıl geçmesine rağmen hâlâ teslim edilmedi. İHA’ların gecikmesi daha fazla şehit vermemize neden oluyor. Bu örnekler, problemli projelerden sadece iki tanesi. Silahlı Kuvvetleri ciddi anlamda sıkıntıya sokan Bayar’a böyle bir yetkinin verilmesi son derece yanlıştır” Ümit Yalım’ın önemli bir uyarısı da var: “Bugüne kadar süregelen davalar ile ilgili olarak, eski Genelkurmay Başkanları, Yaşar Büyükanıt, İlker Başbuğ ve Işık Koşaner, askeri mahkemelerin yargılama yapması için herhangi bir girişimde bulunmadılar. Halbuki, askeri yüksek yargı mensupları, adli müşavirler, askeri savcılar ve hatta bazı Cumhuriyet savcıları, yargılamanın askeri mahkemenin görev ve yetki alanında olduğunu belirterek, anılan Genelkurmay Başkanlarını bilgilendirdiler İlker Başbuğ’un başına gelenler her Genelkurmay Başkanı’nın başına gelebilir. Genelkurmay Başkanı Necdet Özel, her fırsatta hukuka saygılı olduğunu ifade etmiştir. Hukuka saygı ancak hukukun gereğini yerine getirmekle sağlanır.” Benim aklıma da şu soru düştü; Zeplinleri Türkiye’ye kakaladılar da haberimiz mi yok?