Guantanamo hukuku
Yıllarca “Özgürlüklerin sınırsız olduğu ülke” olarak yutturulmak istenen ABD’nin hukuk devleti olduğunu iddia edenlerin foyası her daim ortaya çıkmıştır. Özellikle Guantanamo üssündeki insanlık dışı uygulamalar ABD’nin adaletini de dünyaya yansıtmıştır.
Aslında 1990 yılında kurulup, ABD ajanlarının yetiştirilmesinde kullanılan bu üssü Körfez Harekatı’ndan sonra götürülen peşmergelerden de hatırlıyoruz. Malumunuz ABD, Irak’ı işgalden hemen önce eğittiği binlerce peşmergeyi Irak’ın kuzeyine konuşlandırıp harekatı öyle başlatabilmişti. Orada eğitilen peşmergelerin bugün Barzani yönetimindeki de facto yönetimin çekirdek kadrosunu oluşturduğu da biliniyor.
Guantanamo, 2002 yılından itibaren Kamp Delta (Kamp Echol), Kamp Iguna ve Kamp X Ray olarak üçe bölünmüş vaziyette. Kamp X Ray’in kapatıldığı ifade edilmekle beraber seçimden önce bu insanlık dışı merkezi kapatma sözü veren Obama’nın da kapatmaya gücünün yetmediği belli oldu.
Burada tutulanlar ne savaş suçlusu, ne de adi suçlu olarak tanımlanamamakta. ABD’nin yasal sistemine başvuramadıkları gibi, bir gözden geçirme talebinde bile bulunamıyorlar.
BM ve Af örgütlerinin insan hakları ihlali raporlarına rağmen yaptırım uygulama şansı da yok. Hatta 6 Haziran 2006’da üç tutuklunun ölü bulunması üzerine Pentagon’dan “Kendileri bariz bir intihar sözleşmesiyle öldürülmüşlerdir” açıklaması dahi yapıldı.
Guantanamo’da dünyanın çeşitli ülkelerinin vatandaşları olduğu gibi Türkiye’den de vardı. Burada ağır işkencelere muhatap olan insanlara hangi suçtan tutuklandıkları ile ilgili yasal bilgi verilmez. Tutukluların yüzde doksanı niçin orada tutulduklarını bilmez. Ne zaman mahkemeye çıkacağını umut dahi edemez. Çünkü orada hukuk yoktur. En az iki yıl olmak üzere 2002’den beri burada tutuklu olarak kalanların bir bölümü akıl sağlıklarını da yitirmiştir. Bırakınız vatandaşlarının akibetini öğrenmek isteyen ülkeleri, aile bireylerinin yargılanıp bir an önce karar verilmesini talep eden ailelerin müracaat makamı da yoktur. Küresel emperyalizmin dünyanın çeşitli bölgelerinde yürüttüğü “Süreç” için Guantanamo ibretlik bir vasıtadır. İnsanlar sorgusuz, sualsiz, hukuksuz orada tutularak sürecin tıkır tıkır yürümesi, baskının sonuç alması sağlanır.
Guantanamo bir yazıda anlatılabilecek bir yer değil. Ciltler dolusu kitap yetmez oranın amaçlarını anlatmaya. Günün birinde Guantanamo dosyasını açıp, sebep ve sonuçlarını irdelemek sözünü verdikten sonra “Türkiye’de bunca mesele var iken nereden çıkardın Guantanamo’yu?” sorusunun cevabına gelelim.
Türkiye’mizin dışarıdan dayatılan “Önemli bir süreç” ten geçtiği, açılım-saçılım ve hatta striptizlerle muhatap olduğu günlerde en çok tartışılmakta olan iki kurum var. Biri TSK, diğeri hukuk. Hukuksuzluğun diz boyu yükseldiği yerde hukukçuların eli kolu neredeyse bağlanmış, Anayasa’nın hükümleri hiçe sayıldığı gibi TCK ve CMK’yı da kimsenin dikkate aldığı yok. İnsanlar ne ile suçlandığını bilmeden iki yıldan fazla hapishanelerde tutuluyor.
Maddi delillerin bulunmadığı, gizli tanık ifadelerinin gırla gittiği davaları takip ettikçe ister istemez aklıma Guantanamo geliyor. Silivri, Kamp Delta mı, Diyarbakır’daki Cizre davası Kamp Iguana mı, Erzincan olayı Kamp X Ray mi? diye çağrışımlar kafamı allak bullak ediyor.
Son dakikada Erzurum’daki özel yetkili savcının yetkisini Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu elinden aldı. Hukukumuzdan emin olma için gerekenler yapılsa da biz de ruh sağlığımızı koruyabilsek diyorum. Ne dersiniz?