Gözler Suriye’de!
Trajik “Arap Baharı”yla, başta ABD olmak üzere, sözde hür dünyanın, “bir taşla, en azından 5-6 kuş vurma” peşinde olduğu artık iyice ortaya çıkmış bulunuyor. Büyük yara alan Tunus, Mısır ve Yemen’nin yanı sıra, Libya’nın yıkılmasından sonra, bütün “barışçı” veya “kem” gözler Suriye üzerinden ayrılmıyor. Gerçi, bir yıl geçmiş olmasına rağmen Suriye rejimi, hem “geleneksel” diktatörlüğünü sürdürüyor hem de yıkılmıyor. Beşşar Esad, bütün yıldırmalara ve tehditlere rağmen, 30 yıl ülkede dikta rejimini sürdüren babasının yolundan ayrılmıyor. Ne var ki, Beşşar Esad’ın aylar geçtikçe, bir güç erozyonuna da uğraması bekleniyor.
Suriye üzerinde, dost-düşman ülkelerin ilgisinin gün geçtikçe çoğalma nedenleri arasında, ülkenin coğrafi konumu ve sosyal yapısı önemli yer alıyor. Suriye hem İran’ın hem de, Rusya’nın Orta Doğu’daki uzantısı sayılıyor. Gerçekten de İran, her zaman elde edebileceğini sandığı Irak’ın kuzeyindeki koridordan Suriye’ye ulaşarak, azılı düşmanı İsrail’e yaklaşacağını hesaplıyor. Bu arada, bölgede yerleşik Hizbullah’a da hareketlilik kazandıracağını sanıyor. Zira, Suriye yönetiminin çok uzun yıllardan beri Alevi bir kimlik taşıması da, göz ardı edilmiyor. Buna mukabil, Sünni yönetimlerin iş başında bulunduğu Ürdün dahil olmak üzere Körfez ülkeleri, bu oluşumdan çekiniyor. ABD ise, İsrail’in yanı sıra, hem bu Müslüman ülkeleri “korumak” hem de, enerji yollarını “güven” altın almak için, Suriye’nin bu durumunun bozulmasını ısrarla istiyor. Tabii ki, Irak’ın 3 kısma ayrılması planında Suriye’nin muhtemelen Kürtlere, petrol taşımak ve denize açılmak için bir koridor sağlanması da yer alıyor. Bu arada, Türkiye’nin de, “müttefikler” safında yer alması ne yazık ki gerçekleşiyor.
İlginç gelişmelerin başında, El Kaide’nin de hem Suriye’ye uzanmak hem de Esad rejimine karşı savaşmak istediği haberleri yayılıyor. Arap dünyasını kasıp kavuran olaylarda gözlerden uzak görünen El Kaide şimdi müdahil olmuş görünüyor. 11 Şubat’ta Zevahiri’nin, Beşşar Esad’ı devirmek için cihad çağrısı yapmasına “ciddi” bir anlam yükleniyor. Zevahiri, komşu Ürdün, Türkiye ve Lübnan’daki Müslümanlara, Esad’a karşı isyanı desteklemeleri çağrısında bulunuyor. El Kaide’nin şimdi Sünnilerin, azınlık Alevilere yönelik tepkilerini istismar ederek Suriye’nin mezhep gerilimlerinden yararlanmayı umduğu tahmin ediliyor. Ancak Zevahiri’nin açıklamalarının Suriye hükümeti karşıtları arasında pek ilgi görmemesi yüreklere su serpiyor. Eğer, özellikle de, Suriye uzun sürecek bir kaos ortamına sürüklenirse, El Kaide, o zaman belki de bir zamanlar mensuplarının yıllarca hapse konulduğu ya da işkence gördüğü Suriye’de yeni bir mevzi kazanacağı özellikle Batı medyası tarafından iddia ediliyor.
Suriye kargaşasına, El Kaide’nin bulaşmak istemesi, tansiyonun ve ortamın ne kadar gergin olduğunu adeta “ihtar” ediyor. Özellikle, Türkiye’nin, her ne pahasına olursa olsun, üzerine giydirilen elbiseyi bir an önce çıkarmanın yollarını bulması beklentisi, büyük halk kitlelerini yakından ilgilendiriyor. Unutulmamalıdır ki, Suriye’nin yıkımı halinde, İran’ın devreye getirileceği senaryolarının başrollerinde de Türkiye oynuyor.