Gözden kaçan Yunan şantajı
Yunanistan Başbakanı Karamanlis Türkiye ziyareti sırasında Başbakan Erdoğan’ın gözlerinin içine baka baka “Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması ve Patrikhane’nin ekümenliğini tanımanız, sizin Avrupa pasaportunuz” deyiverdi. Karamanlis’in bu şantajı birilerinin gözünden kaçmış olmalı ki üzerinde hiç durulmadı.
Bu bir yönüyle şantaj diğer yönüyle de dayatmadır. Türkiye gibi bir ülkenin herhangi bir birliğe girmek için değil Yunanistan’dan hiçbir ülkeden pasaport almaya, akıl almaya hatta destek almaya dahi ihtiyacı olmaması gerekir. Ancak ülkeyi yöneten kudret eliti bu ülkenin tarihi, tüzel kişiliği, kimliği ve jeopolitik konumu konusunda çok farklı görüşlere sahip olduğundan bu tür yaklaşımları pek fazla önemsemiyor. Daha açıkçası, Türkiye’deki iktidar için Yunanistan Başbakanı’nın Türkiye’yi ziyareti başlı başına bir amaçtır. Karamanlis’in neyi, nasıl söylediğinin çok fazla önemi yoktur. Yunanistan Başbakanı 49 yıl aradan sonra Türkiye’nin ısrarlı davetine -ağırdan alarak, nazlanarak, rica ve minnet- tam da bunları söylemek için geldiğini onlar bilmektedir. O, ülkesine gittiğinde haklı olarak Yunanistan’ın çıkarları neyi gerekiyorsa onu yaptığını sonra da dönüp geldiğini söylemiştir.
İşin Türkiye tarafından görünümü ise son derece farklıdır. Türkiye, Yunanistan Başbakanı’na Türk-Yunan anlaşmazlıkları konusunda -dolaylı olarak- taviz vermeye hazır olduğu mesajını vermiştir.
Nitekim “Vakıflar Yasası” adlı Türkiye’nin çıkarlarına ihanet yasası önümüzdeki günlerde TBMM’de görüşülecek. Bu yasa geçerse Patrikhane muazzam mülkler ve gelirlere sahip olacak. Ekonomik imparatorluk haline gelecektir. Bunu Patriğin “ekümenik” statüsüne yükseltilmesi izlerse İstanbul’da küçük bir Yunanistan da böylece kurulmuş olacaktır. Bu yüzden Karamanlis, Patrikhane’den ayrılırken Patrik Bartholomeos “bizi unutmayınız” diyerek Yunanistan Başbakanı’na seslendi.
Karamanlis, ziyaretinin karşılığını almış olarak ülkesine dönmüştür. Onun, istediğini aldığını Türkiye’nin Başbakanı ve Dışişleri Bakanı’nın yaptığı açıklamalardan anlamak mümkündür.
Erdoğan, Karamanlis’le yaptığı basın toplantısında “tabuları yıkalım” diye bir öneri getirmiştir. Ardından da “Patrikhanenin ekümenliği Hristiyan Ortodoks dünyasının sorunudur. Seçimlerine varıncaya kadar Türkiye’nin takındığı olumlu tavır ortadadır” demiştir. Ruhban okuluyla ilgili olarak da “Biz şu anda bununla ilgili bir çalışma yapıyoruz. Kararımızı vereceğiz” diyor.
Karamanlis’in ziyaretinin ardından Türkiye’nin Dışişleri Bakanı Ali Babacan’ın yaptığı açıklama Türkiye yönünden kaygı vericidir. Babacan “Lozan’a aykırı” olduğu için reddedilen “Ekümenik Patriklik” statüsünün Türkiye tarafından kabul edilebileceği yorumlarına neden olan bir açıklama yaptı. Babacan, “Başbakan çok açık ifadeler kullandı. Bu konu Ortodoks dünyasının kendi içinde çözmesi gereken bir konudur. Belki bizim de biraz daha farklı bakmamızı, bu konuları tabu olarak düşünmememizi getirecek bir konu” dedi.
Türkiye’nin Başbakanı ve Dışişleri Bakanı, “Ortodoks dünyası, yani Rusya’daki patrik ile Fener Rum Patriği anlaşabilirlerse bizim için sorun yok” demeye getirmektedir. Türkiye’nin Başbakanı Ortodoks dünyası birleşip gelsin o zaman biz de pozisyonumuzu yeniden belirleriz, demiş olmaktadır. Bunun Türkçesi; biz bu konuda “her şeye açığız” demektir. Diplomatik tabirle bu “ucu açık bir siyaset” anlayışıdır. Tabusu olmayan, kırmızı çizgisi bulunmayan, milli çıkar kaygısı taşımayan bir anlayış.
Dışişleri Bakanı “ekümenik patrik” tabirinin tarihi, kültürel ve dini yönünden daha çok siyasi bir kavram olduğunu bilmiyor olamaz. Böyle bir tanıma ya da tanımlamanın açıkça Lozan’ın delinmesi anlamına geldiğini de görmezlikten gelemez. Lozan’ın delinmesi bir kez kabul edildiğinde de arkasının geleceğini düşünemezlik de edemez. Artık “azınlık” konusunun, “adaların silahsızlanması” konusunun, 12 mil konusunda, Kıbrıs konusunda, misak-i milli konusunda gelsin dayatmalar.
Her nedense Türkiye’nin Başbakanı’nın aklına adaların silahlanması, Ege’deki Yunan tahrikleri, Batı Trakya Türk azınlığın içinde bulunduğu durum, Yunanistan’daki Türk vakıflarının mal varlıkları konusu hiç gelmemektedir. Yunan tarafı, salam stratejisiyle adım adım megalo ideaya doğru yol alırken bir de Türkiye’ye şantaj yapıyor. Ne diyor? “Ruhban Okulu’nun açılması ve Patrikhane’nin ekümenliğini tanımanız, sizin Avrupa pasaportunuz”. Daha önce de “Kıbrıs Rum kesimini Kıbrıs Devleti olarak tanımanız halinde Avrupa yolu açılacak” demişlerdi. Türkiye, sözüm ona AB yolunda (!) önüne her gelene şantaj yapma hakkı tanımaktadır. Hamdolsun ki çok hazmeder olduk!