Gözaltı dalgası gelebilir
CHP Lideri Deniz Baykal’a haysiyet cellatları tarafından kurulan tezgah Türkiye gündemini belirlediği gibi Baykal ile beraber CHP’nin yükseliş sürecini giderek hızlandırıyor. Sayın Baykal’ın dönüp dönmeyeceğine dair tartışmalar bile ortadaki mağduriyeti perçinlediği gibi iktidarın her yönüyle puan kaybetmesine yol açıyor. Suni gündem belirlemekte pek mahir olan AKP kurmayları ve sistem mühendisleri kendilerine göre vahim olan bu duruma elbette göz yummayacaktır. Sabahlara kadar süren hummalı toplantılarda vaziyeti lehlerine çevirebilmek için hangi taktikleri uygulayacaklarına dair planları masaya yatırdılar.
Yandaş medya, korsan TV’ler, malum internet sitelerine nelerin servis edilip kimlere hangi yönde talimat verileceği neredeyse belli.
Yangından mal kaçırırcasına çıkarılan Anayasa paketinin referanduma dayatılması bu defa YSK’ya çarparak 12 Eylül günü oylamaya gidecek. 12 Eylül tarihinin de tesadüfen seçildiğine inanmamakla beraber AKP’nin beklemediği anda yediği bu golü çıkarmak için 12 Eylül mağduriyetine sığınarak propaganda üstünlüğünü ele geçirmeye çalışacağından şüphem yok. Buna rağmen başta CHP ve MHP olmak üzere referandum için slogan önerim “12 Eylül’e hayır!” olacak. 12 Eylül’de ’12 Eylül’e hayır’ söylemi sandığa yansıdığında birilerinin kuyruğuna teneke bağlanacağının da göstergesi olacaktır.
Dilerseniz yine gündemi değiştirme vakasına gelelim. Malumunuz Anayasa paketinin TBMM’de görüşülmesinden bu yana malum operasyon dalgalarına ara verilmişti.
Hep yandaş medyanın kalemşorları yazacak değil ya. Bu defa bu sütunlardan “Yeni Dalga” yı tahmin etmeye çalışacağım. Gece yarısı, sabaha karşı ya da TV’lerden naklen yayınlanan gözaltı dalgaları ile ilgili bir çetele tuttum. Ankara büromuzdaki arkadaşlarımızla küçük bir araştırma yaptık. Başbakan Erdoğan ne zaman beraberinde 8-10 bakan ile yurt dışına çıksa o gün sabaha doğru yeni bir dalga geliyor. Üstelik söz konusu yurt dışı dalgalarda sadece muvazzaf subaylar değil iş generallere kadar uzanıyor. Emniyet’te gözaltılar sürüp, araya giren Cumartesi-Pazar tatilinde zanlılar henüz adliyeye sevk edilmeden Başbakan tıpkı İspanya ve İngiltere’de yaptığı açıklamalarda olduğu gibi “Süreç işliyor, takip ediyoruz” diyerek yurt dışında iken bu konuda fazla yorum yapmanın doğru olmadığı kanaatini tekrarlayarak gözaltılar ile ilgili hükümetin dahli olmadığını ima ediyordu.
Erdoğan dün Yunanistan’a uçtu. Beraberinde 10 bakan var. Yani neredeyse kabinenin yarısı ile birlikte ekonomik kriz içinde bulunan Yunanistan ile 10 bakanla yapılacak ciddi anlaşmalar programda görünmüyor. O halde kabinenin yarısını götürmenin özel anlamı ne olabilir? Ankara kulislerinde Erdoğan ve Bülent Arınç’ın, yok edilme, indirilme korkusuna kapıldıkları, yıllardır konuşulur. Darbeler döneminin bitiğini sağır sultan bile duymuşken, Erdoğan ve Arınç gibi isimlerin darbe fobisinden kurtulamayışlarının sebeplerini bir başka yazıya bırakıp muhtemel gözaltılara dönelim.
Aralarında 25 general ve amiralin bulunduğu gözaltı dalgası başsavcının müdahalesi ile durdurulmuş, zaman içerisinde bu isimler bazen teker teker, bazen üçer beşer davet edilerek ifadeleri alınmış ve alınmaktadır. Hatta İstanbul dışındakiler için bulundukları yerde davet ile ifadelerinin alınacağı açıklanmış, nitekim alınmıştı da. Ancak bu uygulama “Geri adım ya da yargıya müdahale” çığlıkları ile eleştirilip yandaş ve tetikçilerin tahrikleriyle mağlubiyet olarak addedilmişti. Bırakınız mağlubiyeti, beraberliği bile hazmedemeyenlerle spor yapmak değil yaşamak da mümkün değildir. Her fırsatta ofsayttan gol atıp hakeme penaltı çaldırmak için baskı yapanlarla kuralına göre oynamak imkansızdır. Bugüne kadar hukuku hiçe saydıkları gibi resmen “Hukuk terörü” estirenlerden bugün, yarın yeni dalgalar beklemek de kötümserlik değildir. Evet şahsen yeni dalgalar bekliyorum. Üstelik bugün, yarından sonra Ağustos’ta toplanacak olan YAŞ’a kadar belki iki, üç dalga daha olacaktır. 30 Ağustos’ta terfi edecek ve yeni oluşacak komuta kademesini değiştirebilmek için ellerinden gelen her şeyi yapacaklardır. Bunun en belirgin işareti mahkemenin gizlilik kararı almasına rağmen yandaş gazeteler, korsan TV’ler ve malum internet sitelerinde yayınlanan ve halen yayınlanmakta olan askeri personel ile ilgili listelerdir ki bunlar piyango çekilişi için sergilenmiyor! “Kulağından tutup içeri atacağız” diye böbürlenen görevlilerin bu iddialı sözleri bugüne kadar yerine getirildiğine göre bugünden sonra da getirilemeyeceğini kimse garanti edemez.
Şimdi birileri çıkıp “Hadi oradan Hasdal’da yatacak yer mi kaldı?” diye bizi paylamaya kalkışacaktır. Yönetmeliklere göre en fazla 10 kişinin barınabileceği koğuşlarda eklenen ranzalar ile kapasite 24’e çıkarılmış. Üçer, beşer ranza daha eklense ne olur? Ne de olsa Hasdal sakinleri yıllarca dağda karın altında, taşın toprağın üstünde yatmaya alışık. Ne de olsa Allah’tan başka sığınacak, güvenecek birileri yok.