Göz teması...
Ölüm kol geziyor.. Ölüm sadece savaş alanlarında değil, içeride de, dışarıda da bize şah damarımız kadar yakında ama yine de yakıştıramıyoruz. Zamansız ve haksız buluyoruz hepsini. Sevgili dostum Hakan Ülser’in ağabeyi Kırşehir’de, değerli meslekdaşım, ağabeyim Nazif Okumuş’un hukuk adamı ağabeyi Sapanca’da, Nihat Genç’in yakın dostu Fikret’i Cebeci’de ebediyete uğurladık. Kimine yetişiyor kimine katılamıyoruz.
Cuma günü Aksaray’da J. Kur. Alb. Mustafa Önsel’in kayınvalidesini uğurladık. “Acımızı bile yaşatmıyorlar” diye haklı öfkesini dile getiren Önsel’in yanında olup, ona destek olmaya gayret ettik. Bu sütunların takipçileri Mustafa Önsel’i tanır. “Beşiktaştaki Sırtlan Pususu” adlı kitabını okumayan varsa acele etsin.Önsel Beşiktaş’taki pusuda tam üç kez kaçma şüphesi vs. denilerek tutuklandı. Kaçacağı iddia edilen adam tam üç defa tutuklanacağını bile bile o pusuya düştü. Oysa Önsel seçkin bir komando, üstelik kurmay subay. Aynı pusuya ikinci üçüncü kez düşmesi mümkün değil. Lakin pusular artık hukuk adına mahkemelerde kuruluyor.
Mustafa Önsel hukuka inandığı için büyük oğlu Oğuzhan’a hukuk okuttu, savcı oldu. Diğer oğulları İstemihan ve Cengizhan da hukuksuzluğa savaş açmak için hukuçu olmayı kafaya koymuşlar sınavlara hazırlanıyorlar. İçeride üçüncü yılını doldurmakta olan Önsel’in kayınvalidesi vefat etti. AKP hükümetinin ileri demokrasi adına çıkardığı son pakette cenazelere katılım izni verildiği için son görevini yapmak üzere Aksaray’ın Hamitli kasabasına, cezaevinin ring aracı ile getirildi. Yanında 5 güvenlik görevlisi. Gündüz vakti bahçede taziye yeri kuruluyor. Akşam ise iki göz köy evine çekilinecek. İki günlük insani izin var sanıyoruz. Ama yönetmeliklere göre “göz teması” isteniyor. Yani kaçma şüphesine karşılık güvenlikçiler Mustafa’nın bulunduğu salonda, yatacağı odada olacak. Aramızda hukuçular, bürokratlar, yüksek rütbeli subaylar var. İtiraz ediyoruz. Üsteğmen “Bana böyle emir verildi” diyor. Savcıyı arıyoruz, “Yönerge ne ise odur. Sorumlusu jandarmadır” diyor. Jandarma ise 30 yıllık komutanlarına kaçma şüphesi ile önlem aldığını sanarak “Gece de beraberiz” diyor. Utanmasa aynı yatağa yatacak.
Önsel haklı olarak isyan ediyor, “Bunun adına ileri demokrasi diyorlar. PKK’lıya, uyuşturucu kaçakçısına, hırsıza, katile bu muameleyi yapamazlar Ama bize reva görenleri Allah’a havale ediyorum” diyerek uygulamayı protesto edip, akşam saatlerinde Mamak’taki hücresine geri dönüyor.
Önsel ile hukukumuz üç yılda kardeşliğin ötesine vardı. Vedalaşırken sımsıkı sarılıyoruz “Üç defa düştüm pusuya bu kadar canım acımamıştı. Bir dahakine ölümü, bedenimi ancak teslim alırlar” sözleriyle öfkesini kustu. Allah sabır versin diyemiyorum.. Sabır, sabır nereye kadar..
Dün (salı) yine cenaze haberi geldi. Hasdal Askeri Cezaevi’nde tutuklu bulunan, hani bizim resimlerimizi çizen Deniz Yarbay Kürşad Güven Ertaş’ın anneannesi vefat etmiş. 16 yıl hapis cezası verilen Kürşad’ın ninesi Türkan Yıldırım, aynı zamanda Em. Koramiral Yıldırım Türker’in ablası. OYAK Yönetim Kurulu Üyesi iken 28 Şubat soruşturmasında tutuklanan Türker Paşa, Sincan Cezaevinde. Dayı-yeğen sivil giyimli jandarmalar eşliğinde Karşıyaka Mezarlığında taziyeleri kabul etti. Tabuta omuz verip merhumenin üzerine toprak attılar.
“Göz teması” dedik ya.. Sivillere ayrı, askerlere ayrı yorumlanan göz teması emri yüzünden Kürşad Yarbay geceyi Mamak’ta, Türker Paşa da Sincan’da geçirecek. Ama “yetmez ama evetçiler” le milletimizin büyük bölümü hükümetin çıkarıp adamına göre uyguladığı paketlerde insan haklarının korunduğunu sanacak.
Yazının başında “ölüm kol geziyor” demiştim. Haksızlık, hukuksuzluk, vicdansızlık karşısında derdini anlatamayanlar ya üzüntüden kanser oluyor, ya da ani bir kalp krizi ile dünya değiştiriyor. Nitekim Türkan Türker kasım ayında torunu Kürşad’ı Hasdal’da ziyaret ettikten sonra üzüntüden yatağa düşmüş. Kanser illetine yenik düştü. Kolay mı, bir tarafta dağ gibi kardeşi, öbür yanda arslan gibi torunu haksızca hapis yatıyor. Allah cümlesinden rahmetini esirgemesin.