Gönlünüz ferah olsun, ordumuz göreve hazır!
TBMM’yi bilmem; -görebildiğim kadarıyla- Aydınlık, BirGün, Cumhuriyet, Evrensel, Ortadoğu, Sol, Sözcü, Yeniçağ ve Yurt gibi gazetelerinin “muhalefeti”ne rağmen, örtülü ve tescilli yandaşların (’Ya ihaleleri kaptırırsam’korkusuyla sinen anaakım ve direk AKP sermeyeliler) koalisyonu ile medyadan geçti bile iktidara “Ülkeyi ABD-İngiltere-Fransa üçlüsüne her türlü kullandırma yetkisi” veren tezkere!
***
Güney Kıbrıs mı, İncirlik mi;
Bağımsız bir devletin topraklarına dönük emperyalist tecavüzün merkez üssünün neresi olacağını kestiremeyenlere müjde:
Bizim medya “karargâh”ı kurdu bile!
***
Ki...
Aslına bakarsanız, pek fena da olmadı böyle cengaverce ileri atılmaları;
Eski Genel Kurmay Başkanı dahil kuvvet komutanları, ordu komutanları, jandarma komutanları, özel kuvvetler komutanları, MGK Genel Sekreterleri; orgeneraller, oramiraller, korgeneraller, koramiraller, albaylar, yarbaylar, binbaşılar, üsteğmenler, teğmenler... Ordunun kurmay kadrosundaki “umut vadeden”lerinin de, “sıcak çatışma, fiili savaş” tecrübesine sahip “operasyonel” kuvvetlerinin de büyük bölümü öz vatanında “esir gibi” zindanlarda tutulduğuna, “sivil vesayet”in askeri dehasına karşı elimizdeki yegane veri de “siperde çömelme veziyeti alabilme kabiliyetleri” olduğuna göre, hanidir “kışlada” tutulduğundan “antremansız” olan “birkaç Mehmet” yerine, “savaş sanatı”nı yalayıp yutmuş, böyle uçaktı, füzeydi, tanktı, toptu, kimyasaldı, menzildi, siperdi hem teçhizata hem jargona hakim “alternatif bir ordu” elzemdi.
Bu kadar “gönüllü”ler madem;
Bu arkadaşları süreriz artık cepheye!
***
Ben anlamam ama madem mevzu bahis vatanın istikbali, devletin bekaası, milletin birliği/dirliği üşenmedim ben de elimi taşın altına koydum ve dünkü manşetler üzerinden bir “performans değerlendirmesi” de yaptım.
Sonuç:
“İmha Planı” manşetini atan Takvim’i, “Saldırı üssü Güney Kıbrıs” manşeti atan Yeni Şafak’ı, “En fazla çap görevi” manşeti atan Milliyet’i, “Akıllı ol füzeleri” manşeti atan Posta’yı, “Kıbrıs harekatı” manşeti atan Akşam’ı “strateji” geliştirmek üzere “karargâh”ta bırakmayı,
“Vurmaya hazırız” manşeti atan Hürriyet’i, “Hedefe kilitlendi” manşeti atan Vatan’ı “tellal” olarak kullanmayı,
“Esad Şam’ı boşaltıyor” manşeti atan Star’ı, “Katil paniğe kapıldı” manşeti atan Milat’ı toplum psikolojisini sevk ve idare etmek üzere “gayri nizami harp” le görevlendirmeyi,
Ve nihayet;
“Geri sayım” manşetiyle çıkan Radikal’i, “Kısa, hızlı ve tam hedefe” manşetiyle çıkan Sabah’ı, “İlk hedef ölüm depoları” manşetiyle çıkan Türkiye’yi, “Prangaları kırarak geliyoruz” manşetiyle çıkan Yeni Akit’i de silah omza, Davutoğlu önde onlar arkada doooğru “er meydanı”na (adet yerini bulsun diye böyle yazdım yoksa farkındayım “er”e hakaret oldu bu tanım da...) sürmeyi öneriyorum!
***
Bir de...
İçimde kalmasın ben notumu düşeyim de, ömrümüz vefa ederse 10, 20, 30 yıl sonra görürüz hep birlikte:
Şimdi siz kendi ülkenizi ateşe atmak pahasına bu tarihi “kirli tezgah”a arka çıktınız, milyonlarca masum insanın “ah”ını almaya adaylığınızı açıkladınız, iki cihanda peşinizi bırakmayacak bu vebalin altına girdiniz ya... İlerde çocuklarınız, torunlarınız utanacaklar babalarının, annelerinin, dedelerinin, ninelerinin siz olduğunu söylemeye!
Tabii doğabilirlerse!
Tabii büyüyebilirlerse!