Giden sadece Hatay mı?
Bir ilin belediye başkanı daha nasıl feryadını duyuracak? Daha nasıl tehlikeye dikkat çekip ülkeyi yönetenleri uyandıracak?
Diyor ki: "Böyle giderse biz azınlığa düşeceğiz. 12 yıl sonra Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Suriyeli olacak…"
Diyor ki: "Hatay''ın nüfusu 1 milyon 670 bin. Resmî verilere göre 500 bin civarında Suriyeli var. Ama gayriresmî sayı 800 binin üzerinde. Yaklaşık her 2 kişiden biri Suriyeli…"
Diyor ki: "Hatay''daki doğumların yüzde 75''ini Suriyeli kadınlar yapıyor. Yeni doğan her 4 çocuktan 3''ü Suriyeli…"
Diyor ki: "Atatürk''ün millî sınırlara kattığı son yer burası. Bu coğrafyada zemin kaygan. Hatay giderse her yer gider. Hatay elden gitmesin diye mücadele veriyoruz…"
Diyor ki: "Uyarıyorum, Hatay gidiyor…"
***
Biz savaş kaybetmeden neleri kaybediyoruz!.. Başkaları savaştan kaçarak neleri kazanıyor!.. Ve biz de bu tuhaf çelişkiye ''ensar-muhacir dayanışması'' diyerek katlanmak zorunda bırakılıyoruz!..
''Kendi ayağına sıkmak'' deyimi burada hafif kalır… Resmen geleceğimize mayın döşüyoruz… Devletimizin kucağına ''el yapımı'' patlayıcı değil, ''beyinsizlik yapımı'' bombalar bırakıyoruz…
Hatay''daki 800 bin Suriyelinin yüzde biri olan 8 bin kişiyi İsveç''e göndermeye kalkın, kıyamet kopar!.. Avrupa ülkelerinin 30 yılda aldığı sığınmacı sayısını biz 30 dakikada aldık!.. Bu sıkıntılı coğrafyada geleceği doğru okumak zorunda olan hangi devlet, bağıra bağıra gelen felakete bizim yaklaştığımız gibi yaklaşır?
***
Hatay, haklı olarak isyan ediyor… Ya ondan beter Kilis? Ya Gaziantep? Parti bağıyla susuyorlar… Oysa millî bekamız, partilerinden çok daha önemli değil mi?
Dünyanın en tuhaf yöntemiyle toprak ve hâkimiyet kaybedişimize giden yola isyan ettik mi, asla birbiriyle aynı olmayan ''ensar-muhacir'' şablonuyla, yani dinle bastırın!..
Sığınmacı istilasını eleştirenleri, ''suyun öte yanından gelenler'' diye küçültmeye çalışın!.. Diğerlerine Orta Asya''ya bilet ayarlamaya kalkışın!..
Şimdiki durumla ne alâkası varsa, Çanakkale''deki mezar taşlarından referanslar çıkarıp, "Bakın onlar da Çanakkale''de bizim için savaşmışlar" diyerek rezaleti çarpıtmaya gayret edin!..
"Sığınmacılar olmasa sanayi çöker" diyerek ucuz iş gücünü parlatarak, yapılan işin ne kadar doğru ve millet menfaatine olduğunu durmadan pazarlayın ama yükselen ev kiralarını ve yoksulluk içinde derdi büyüyen bu ülkenin çocuklarını umursamayın!..
Ufak ufak vatandaşlık verin, kemik kemik seçmenler imal edin ama devletin bekası için doğabilecek komplikasyonları hiç takmayın!..
Lozan''da ''şu kadar toprak kaybettik'' geyiğini hiç elden bırakmayın ama işgal ettikleri sahillerde denizleri doldurup banklarda don atlet kurutanların bizden götürdüklerine hiç aldırış etmeyin!..
"Madem ''ensar ve muhaciriz'', -orijinalinde olduğu gibi- neden kendi evinize muhacir almıyorsunuz da devletin ve milletin sırtından ensarlık yapıyorsunuz?" sorusunu daima duymazdan gelin!.. Yani yörük sırtından kurban kesmeye devam edin!..
***
"Bizim için harcanan parayı Avrupa veriyor, Türkiye Cumhuriyeti değil" diyerek haklıymışçasına bir edayla dikilen savaş kaçkınları, "Bu topraklar misafir ülkesidir… Anadolu''ya biz de böyle gelmiştik" diyen sözde kardeşlerimizden çok daha akıllı ve kurnazlar…
Sonra belediye başkanına feryat düşsün: "Uyarıyorum, Hatay gidiyor…"