Geleceğin idamlıkları intihara mı niyetlendi!
İdam cezasını getirecekmiş... Geçmişe dönük tartışmayı, devam etmekte olan davaları bir kenara bırakıp geleceğe bakalım:
Geri getirilebilir/getirilemez, getirilir de uygulanır/uygulanamaz tümü başka bir tartışma konusu ama velev ki idam cezası yeniden Türk yargı sistemine girdi...
Kağıt üzerinde dahi olsa, hangi durumlarda verilecek bu ceza?
Savaş halinde işlenen suçlarda, terör suçlarında, casusluk, vatana ihanet karşısında vs.
Peki günlerdir kimlerin “vatana ihanet ettiği” not düşülüyor TBMM tutanaklarına!
Yaaaa...
***
Diyelim ki idam cezası geri getirilebildi ve “mesela” Türk Ceza Kanunu’nun 302. Maddesinde öngörülen ve bugün karşılığı “ağırlaştırılmış müebbet” olan “Devlet topraklarının tamamını veya bir kısmını yabancı bir devletin egemenliği altına koymaya veya Devletin bağımsızlığını zayıflatmaya veya birliğini bozmaya veya Devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını Devlet idaresinden ayırmaya yönelik bir fiil işleyen kimse” ler idamla cezalandırılacak “yarınlar” da?
Bugünün Türkiye’sine bakın, yarın “dokunulmazlıkları” kaldırılır kaldırılmaz kendilerini artık giyotin mi olur, elektrikli sandalye mi, darağacı mı; hangi metot seçilirse, kendisini onun önünde bulacakları görün;
Bir fezlekeye bakar!
Mayınlı arazileri temizletme bahanesiyle “devletin topraklarının bir kısmını yabancı bir devletin egemenliği altına koymaya” yeltenenler kimler?
Yabancılara toprak satışıyla yapılan (kaybettiğimiz toprakları satın alan ülke, satın alınan bölge karşılaştırmasını yapıp, Sevr haritasıyla bir karşılaştırın) aynı şey değil mi; vatanı haraç mezat satanlar kimler?
Egemenliği devrettiklerine dair anlaşma imzalayarak, “devletin bağımsızlığını zayıflatmaya” girişenler kimler?
Milleti 36’ya parçalayıp, dilini ayırarak, dinini/mezhebini ayırarak “birliğini bozmaya” çalışanlar kimler?
İstinaf mahkemeleri, kalkınma ajansları derken Büyükşehir Yasası’yla tamamladıkları “altyapı” yoluyla federalizmin kapısını ardına kadar açan ve “devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını Devlet idaresinden ayırmaya yönelen” ler kimler?
İlla darbe mi gerekli, her Allah’ın günü izliyoruz işte, komisyonlarda, Genel Kurul’da tekmeyle, yumrukla “cebir ve şiddet” kullanarak yani, “Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs edenler” kimler?
***
Sözün özü;
İdamlıkların, idamı geri getirebileceği sizin aklınıza yatıyor mu?
Oy değeri yüksek, on kaplan gücünde gündem değiştirici etkisi olan, en pratik günü kurtarma aracı işte...
Yoksa...
Topluca intihar etmek üzere bir “grup kararı” almadılarsa niye yapsınlar ki böyle bir şeyi!
Heykel meselesi
Önceki gün, yerinde bir tespitle “heykeller bulundukları ülkelerin imzalarıdır” diye yazmıştı Mustafa Mutlu.
Heykeller imza yerine geçebildiği gibi, imzalar da heykelleşebilir, anıtlaşabilir, bir devrin sembolüne dönüşebilir bazı durumlarda.
Siz boyun eğmeyi de aşıp, Öcalan’ın rüyasında bile göremeyeceği tavizleri katmerli şekilde, altın tepsi içinde sunmak anlamına gelen yasalara imza atıp o “heykeli” başkentin göbeğine diktikten sonra; BDP’liler taşı canavar şeklinde yontsalar neeee, yontmasalar ne!
Buluşma noktamız
anti-emperyalizm
Garip bir ülke oldu burası; kimin başına, ne sebeple, ne geleceği belli olmadığından iznini almadan ismini vermem uygun olmaz diye düşündüm; 33 yaşında, kendisini “Süryani kökenli” olarak tanımlayan bir okurumuz yolladı aşağıdaki satırları:
“Ermeni mezalimi ile ilgili yazı dizinizin sonunda son iki gün (15 ve 16) “bizim Ermeniler” kısmı çok ilgimi çekti; sadece olumsuz tarihi gerçekleri değil, aynı zamanda toplumu birleştirici bir takım konuları da ele aldığınız için teşekkür ederim.
Ben kendimi “sol” cenahtan tanımlayan biri olarak gazetenizin aslında “anti-emperyalist” çerçevede birleştirici bir çizgide olması, beni ülkenin geleceğiyle ilgili çok umutlandırıyor...
Bu ülkede Çanakkale ve İstiklal savaşlarında şehit olmuş veya İstiklal Madalyası almış olan gayrimüslümlerin de olduğunu sizden öğrendim. Bunu insanlara anlattığımda şaşırıp kalıyorlar.
Toplum gittikçe daha fazla bölünsün diye yıllarca bunların bilinmesi istenmemiş anlaşılan.
Dürüst ve vatansever gazeteciliğiniz için size minnettarım.”
İtmez de sımsıkı tutar, sağduyusuna, vicdanına tutunursan eğer, kolay kolay sırtından hançerlemez bu “millet” seni...
Sözlerim kime mi?
Bilmeyenlere, bir “korkuluk” ayarına indirgemeye çalışanlara “millet”i!