"Maksadımız İngilizler gibi toplu bir halde oynamak, bir renge ve bir isme malik olmak ve Türk olmayan takımları yenmek." bu satırlar Galatasaray tarihinin başlangıç nedeni yani kuruluş amacı.
Ancak sarı kırmızılı takım Avrupa Fatihi unvanını askıya asarak Süper Lig'de şampiyonluğun yeterli görüldüğü bir hedef küçültme yaşıyor. Galatasaray genlerine ters olan bu durum maalesef son senelerde yaşanıyor. Özellikle Okan Buruk döneminde ayyuka çıkan bu Avrupa başarısızlığı fazlasıyla can sıkmakta. Okan hoca basın mensupları ile arasında bir espri olan (Gülerek) hareketi fazlaca konuşuldu. Buruk bazı sorulara gülerek cevap vererek basın mensuplarına olayları fazla ciddiye almadığını ifade ediyor gibiydi. Avrupa başarısı da buna dahil.
Okan Buruk'un Galatasaray'ın başında Avrupa sahnesinde 25 maça çıkarken 10 galibiyet 7 beraberlik ve 8 mağlubiyet alarak sınıfta kaldı! AZ Alkmaar karşısında ilk maçta alınan 4-1'lik ağır mağlubiyet turu mucizelere bıraktı. Yazının başında yer alan Galatasaray'ın kuruluş amacının çok uzağında bir Okan Buruk performansı var. Aslında daha üzücü olan bu başarısız sonuçlarla beraber artık Türkiye Ligi'nde alınan şampiyonluğun yeterli görülmesi. Artık şampiyon olalım Avrupa'da ne olursa olsun diyerek çap küçültme kabul edilebilir bir nokta değil.
Sarı kırmızılı takımın son dönemde oynadığı futbol Avrupa performansı gibi "Buruk" Fenerbahçe'nin 6 puan önünde liderlik sıralaması taraftarı puan bazında mutlu etse de oyun bazında sorunlar yaşıyor. Okan Buruk'un bence en önemli sorunlarından biri yeni transferlerden beklenen verimi alamaması. Bu konuda Fenerbahçe'nin Portekizli hocası Mourinho'yu iyi bir örnekle gösterebiliriz. Levent Mercan, Oğuz Aydın ve Yusuf Akçiçek gibi kiralık gönderilmesi beklenen oyuncuları 11'e monte ederek en iyi verimi alabiliyor.
Okan Buruk bu meselede Portekizli meslektaşından epeyce geride. Çaykur Rizespor maçını örnek vermek gerekirse takım oyununun bel kemiği olan orta sahada açılan boşluğu takıma yeni katılan Lemina ile kapatmak çok kolay bir tercih olacaktı. Ancak Buruk oyuncuyu oyunun son anlarında dahil ederek puanı adeta ateşe attı. Lemina girdikten sonra Galatasaray oyununda gözle görülür bir farklılık oluşurken Sara'yı öne atarak Brezilyalı oyuncuyu pozisyonlara sokmasını bildi. Ayrıca Osimhen'in golünde asist yaparak sarı kırmızılı takımın olası bir puan kaybını önleyen isimlerden oldu. Okan Buruk'un "Lemina hazır değil yavaş yavaş gelecek" tarzı demeçleri maalesef gerçeği yansıtmıyor.
Oyuna giren Lemina ışıl ışıl parlarken takımın en hazır ismi olarak göründü. Okan Buruk oyuncu seçimi ve oyuncu değişikliklerinde çok inatçı bir teknik adam. Zaman zaman sıkıntıların yaşandığı anlarda, dokunuşlarını yapması beklenen anlarda geç kalmasıyla büyük eleştirilerin hedefi oldu. Pazartesi günü Galatasaray evinde Fenerbahçe ile kilit bir maça çıkacak. Galibiyet 9 puan öne geçmek demek. Beraberlik yarışı olduğu gibi sürdürmek demek. Mağlubiyet ise Fenerbahçe'nin puan farkını indirmesi ve Buruk'un Avrupa başarısızlığının öne çıkması anlamına geliyor.
Bugün oynanacak AZ Alkmaar maçının skoru bu derbinin kaderini etkiler mi bilinmez. Okan Buruk'un Avrupalı rakipler karşısındaki çaresiz oyunu maalesef bir kabus gibi çöküyor. Oyuncuların etkisiz görüntüsü, taktik anlamında pasif oyun ve alınan yenilgiler... Galatasaray son iki üç senedir Avrupa Fatih'i olmanın çok uzağında bir performans çizerek tek hedefi Süper Lig olarak görüyor. Sarı kırmızılı kulübün dünyaca ünlü tanınırlığına gölge düşüren bu başarısızlık, imaj açısında da çok kötü bir durum.
Icardi, Morata, Osimhen gibi yıldız oyuncuların Galatasaray'ı tercih etmesinde büyük etken Avrupa başarısı. UEFA Kupası ve Süper Kupa zaferleri sarı kırmızılı renklerin dünyaca tanınmasını sağladı. Artık Avrupa'dan eli boş dönerek Türkiye Ligi başarısının heyecansız ve görkemsiz etkisinin yeterli görülmesi üzücü. Galatasaray genlerine geri dönerek Avrupa başarısının gelmesi büyük ihtimalle gelecek sezona kaldı. Futbolseverler olarak sarı kırmızılıların bu karanlık sayfayı kapatması futbolumuz için çok önemli.
