Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yavuz Selim DEMİRAĞ
Yavuz Selim DEMİRAĞ

Futbol teröründe Bursa-Diyarbakır

Kitleleri uyuşturup toplumsal tepkiyi bastırdığı iddia edilen futbolun ekonomik anlamda ciddi sektör olduğunu kimse inkar edemez. Medyaya, yargıya uzanan siyasi vesayetin futbol başta olmak üzere spora sirayet etmesi yeni değil. Milyonlarca doların hobi için yatırılması gibi amatör ruhun asla tesis edilemediği canım memleketimde futbol üzerinden milyar dolar kazanç sağlayanlar kadar siyasi ikbale erişenlerin de olduğunu cümle alem biliyor.
Futbolun ülkemizdeki psiko-sosyal etkileri gibi çetrefilli konulara derinlemesine girmek yerine yüz binleri tribünlere, milyonları ekran başına kilitleyen lig şampiyonluğu üzerine ahkam kesmeye çalışacağım. Her yiğidin gönlünde bir aslan yattığı gibi çocukluğumdan bu yana ben de Galatasaraylıyım. Başımızda kavak yellerinin estiği gençlik günlerimizde maçlara gitmeye gayret ettiğimi gibi, 1.5 yıl futbol oynayıp, 5 yıl da aralıklı olarak kulüp yöneticiliği yaptığımın altını çizeyim ki boş yene üflemediğimin altını çizmiş olayım.
Trabzon’un 24 yıldır potaya giremeyen ligimizde üç büyükler rekabeti yüzünden beşinci takım şampiyon olamadı. Geçtiğimiz yıl Sivasspor heyecanlandırmıştı Anadolu’yu. Sadece Anadolu’yu mu? Galatasaraylısı, Fenerlisi Beşiktaş şampiyon olacağına Sivasspor kupayı kaldırsın diye dua ediyordu. Süper lig’de temsilcisi olmayan İzmir ve Adana gibi büyük şehirlerimizin çoğunluğu fahri Sivassporlu olmuştu. Tıpkı bugün Bursasporlu oldukları gibi.
Kayserisporu zirvelere taşıyan Ertuğrul Sağlam’ın Beşiktaş’a büyük umutlarla gidip, hayal kırıklığına uğramasının intikamını Bursa’daki hocalığında aldığını iddia edenlere asla katılmıyorum. Ertuğrul Hoca’nın futbolculuğundan bu yana duruşunu, ahlakını ve karakterini futbolseverler bilir. Ama Bursaspor’un son 10 yıldaki sosyo-ekonomik durumundan çoğunluğun haberdar olmadığından eminim. AKP hükümetinin tek olumlu icraatı okullarda ders kitaplarını ücretsiz dağıtmasıdır. Ama o kitaplardaki fahiş hatalar yüzünden genç beyinlerin nasıl iğfal edildiği günahın sevaptan çok daha fazla olduğunu gösteriyor. Bizim çocukluk yıllarımızda olduğu gibi bugünkü ders kitaplarında da ülkenin en büyük illerini talebeler soluksuz olarak İstanbul, Ankara, İzmir Adana, Gaziantep, Antalya, Konya., Samsun diye sıralar. Oysa Bursa her alanda planlı büyüme ile merkez nüfusu 2 milyonu çoktan geçmiş Türkiye’nin üçüncü büyük ili olmuştur. Yoğun göç almasına rağmen gecekonduların en az olduğu, varoş kültürü yerine şehir medeniyetinin hâkimiyetindedir. Sanayi ve kültürün birleştiği kenttir. Konudan fazla uzaklaşmadan lig maratonundan kopmakta olan Fenerliler, Trabzonlular, düşme kaygısı yaşayan Sivaslılar dahil olmak üzere Türkiye’nin çoğu Bursa’nın ipi göğüslemesi için dua ediyor. Şampiyon olamama durumunda Kara Kartallar ve Cim Bomluların tercihi de Bursa.
Asıl tartışılan ise Diyarbakır’ın durumu. Ligden düşmek için ellerinden gelen her şeyi yapan ve sayıları 300, 500’ü geçmeyen seyircinin, terör örgütü PKK etkisiyle saldırdığı gerçeğin ta kendisidir. Bu kente son aylarda defalarca gittim. İzlenimlerimi bu sütunlardan yazdım. Halkın belediyenin organize ettiği yasadışı gösteriler yerine futbol heyecanı yaşaması örgütün işine gelmiyor. Bu yüzden son Büyükşehir Belediye maçının hükmen yenik sayılması yerine 1-0 tescil edilmesi tahrikçilerin ellerindeki kozu alacak ve Bursaspor’un şampiyonluğuna gölge düşürmeyecektir.

Yazarın Diğer Yazıları