Filistinli Araplar dost mu?
Anavatan Türkiye Başbakan’ı Recep Tayyip Erdoğan bir süre önce yaptığı bir açıklamada “Bir defa Hamas’la, terör örgütü PKK’nın benzer hiç bir tarafı yoktur. Hamas, kendi topraklarını koruma mücadelesini veren direnişçilerdir, Filistinlidirler, Filistin’de seçim kazanmışlardır, seçim kazandıkları halde hâlâ İsrail cezaevlerinde yatmaktadırlar. Ben bunları Amerika’nın yetkililerine de söyledim. Her yerde söyledim, ’Ben Hamas’ı terör örgütü olarak kabul etmiyorum, tanımıyorum’dedim. Bugün de böyle düşünüyorum. Düşüncem budur” diyerek Hamas’ı hararetle savunmuştu.
Yine Başbakan Erdoğan başka bir açıklamasında ise “Araplarla karşılıklı yatırımlar ne zaman devreye girse, gizli bir el devreye giriyor. Bu işbirliği engelleniyor. Ne zaman Araplar bir yatırım yapacak olsa, ’Araplar bizi arkamızdan vurdu, biz niçin işbirliği yapıyoruz’başlıkları atılıyor. Ne zaman bir Arap iş adamı ülkemize gelse, manşetler: ’Yeşil sermaye, İslamcı sermeye, Arap sermayesi’gibi ırkçı ayrımcı dil sahneye konuyor” diyerek Arapları savunmuştu...
Bu açıklamalar İsrail’in Gazze’ye insani yardım götüren konvoya yaptığı iğrenç saldırının ardından geldi... Kimilerine göre Erdoğan’ın bu açıklamaları, bir eksen değişiminin işareti idi. Kimilerine göre ise bölgedeki güç gösterme yarışının bir neticesi... Her ne ise; Erdoğan’ın Araplara hoş görünme adına yaptığı bu açıklamaları yadırgamamak elde değildir.
Neden yadırgadığımı, yine gazetelere yansıyan bir dizi haberle, açıklamak
istiyorum.
10 Haziran 2010 tarihinde gazetelere yansıyan “Hamas: Arabulucu Türkiye değil, Mısır” başlıklı haber şöyledir: “Hükümetin terörist olarak görmediği Hamas, Erdoğan’ın önerisini reddetti. Mısırlı bir diplomat da, Başbakan Erdoğan’ın Hamas’la El Fetih arasında arabulucuk yapma arzusu için “Başkaları da denedi ama bir şey değişmedi” yorumunu yaptı. Mısır’da yayınlanan El Masri El Yom gazetesinin haberine göre, Hamas’ın liderlerinden Ayman Taha, Filistin Kurtuluş Örgütü ile Hamas arasında yürütülen uzlaşma görüşmelerinde Mısır’dan başka bir arabulucu aramadıklarını bildirdi. Hamas denetiminde bulunan Gazze’deki Filistin Yasama Konseyi Başkan Yardımcısı Ahmet Bahr da, arabuluculuk konusunda Mısır’a alternatif bulunmadığını açıkladı.”
Filistinli Arapların samimi-içten dostlukları tartışmalıdır. Kıbrıs ile ilgili bir örnek vermemde de fayda vardır. Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas geçtiğimiz yıl Güney Kıbrıs’a resmi bir ziyaret yapmıştır. Abbas bu ziyaretinde Rum Yönetimi Lideri Dimitris Hristo-fiyasko tarafından ağırlanmıştır. Abbas’ın onuruna verilen yemekte konuşan Hristo-fiyasko Anavatan Türkiye’ye saldırmaktan geri kalmamıştır. Abbas Hristo-fiyasko’nun Anavatan Türkiye’yi hedef alarak “Kıbrıslılar ve Filistinliler son 50 yıl boyunca samimi kardeşlik bağlarıyla perçinlendiler. Her ikisi de askeri işgalin kurbanı oldular. Halklarımızın ata topraklarından sürgün edildiklerini gördük. Topraklarımıza kasıtlı bir şekilde nüfus taşınarak yerleştirilmesine tanık olduk. Bu zor dönemlerimizde birbirimizle dayanışma içerisinde olduk.” diye saldırmasına tepki koymamıştır. Erdoğan’ın Davos’ta yaptığı gibi ’one minute’- diyerek yemeği terk etmemiştir.
Filistinli Araplar veya genelde Araplar Kıbrıs Türkü olarak bizlerin haklı davamıza gereken önemi ve hassasiyeti göstermemiştir. Dolayısıyla “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur” veya “Ne Şam’ın şekeri ne Arab’ın yüzü” söylemlerini burada tekrarlamak şovenlik olmaz sanırım...