Feda olsun yiğidime
Neymiş, demokrasiymiş. Kafanız fazla yorulmasın Erdoğan birkaç kişiyi daha dava eder, ardından demokrasi işliyor der, siz de, demokrasi demek buymuş yiğidim ne söylüyor ise doğru söylüyor der ve ne kadar demokrat olduğunuzu anlayarak mutlu mışıl mışıl uyursunuz.
Neymiş özgürlükmüş. Ne gam ne kasavet. Yiğidim tüm muhaliflerini toplar telefonda karınızla yaptığınız konuşmaları kaydedip onlardan mana çıkarıp hapse atar, siyasi muhalifleri de teybe alıp vatan için çarpışanları tutuklar, gazetecileri içerde tutarken siz de keyiften gerim gerim gerilip ne kadar özgür olduğunuzun zevkine varırsınız.
“Bizdeki basın özgürlüğü Amerika’da bile yok” deyip henüz basılmamış kitapları toplatıp, öteki zorbalıkla yönetilen ülkelerde bile olmadık sayıda 56 gazeteciyi tutuklarken yayınlanan haberlerin doğruluğu konusunda içinizde en ufak bir kuşku kalmayacak. O haberlerin bir hükümet propagandası olamayacağına kanaat getireceksiniz.
Sosyal açıdan çok mutlu olmalısınız. Eve girerken çoluk çocuk ayakkabı çıkarır misafire terlik var mı diye kontrol ederken, neredeyse yatağa bile çizme ile girecek olan, evlerinde çizme ile gezen, televizyon dizilerini kaçırmazsınız. Olsun, kızınız karınız o artizlerin üç maaşınızla bile alamayacağınız çizmelerine yalansın Olsun pavyon kültürünü kızınız ve oğlunuz damadın televizyonundan öğrenmiş olsun. Olsun, yiğidim bilir bizim ne izleyeceğimizi.
Herkese ahlak dersleri veren, herkese hakaret ederken kendisine hakaret ettirmeyen, iktidar yanlısı televizyonlarda oynatılan dizilerde, baba, oğlunun nişanlısına, sevgilisine; kardeş ağabeyinin karısına, kız kardeş ablasının erkek arkadaşına sarkar. Ne ahlak. ne ahlak!.. Tam ensest ilişkiler. Ama olsun. Yiğidim böyle münasip görmüş demektir.
İkide bir yandaş ekiplere yer açmak için yapılan imtihanların üçkâğıtları ortaya çıkar. Yani adamlar o kadar da dikkat etmelerine rağmen nasıl olursa, olur bir yerlerden açık veriyorlar. Milyonlarca öğrenci ile devlet kapısına girmek isteyenleri ne güzel kazıkladıkları anlaşılır. Şifre üçkâğıtları ortaya çıkar. Ama siz yiğidime tam inanan tam güvenen bir toplum olarak seçimlerin adil ve hak şekilde, hile hurdasız geçmesini bekleyebilirsiniz. Acaba sorusu aklınıza bile gelmez.
Amerika’dan nefret edersiniz, ama Amerika’nın başına getirdiği adama yiğit ve sizin tarikatten olduğu için kulluk edersiniz. Müslüman olduğunuzu söylersiniz ama Müslümanları toplu halde öldüren ordulara, ülkelere yalakalık yapar, haçlı ordularına katılırsınız. Bir milyon Iraklı sivil Müslümanı öldüren askerlerin sağ salim evlerine dönmesini isteyen yiğidime arka çıkarsınız.
Yiğidim uluslar arası konularda çok hızla rüzgâra göre değişir. Birinci gün NATO’nun ne işi var der Libya’da. Ertesi gün NATO’ya savaş uçağı, savaş gemisi ve hava alanı ile karargâh verir. Dönüşündeki hız dünyayı şaşırtır. Arabuluculuk yapar, o kadar tarafsızdır ki taraflar onu istemez. Adi Filistin’de, adi Suriye’de adi Libya’da ve adi İran’da böyle oldu. Anlayamadılar yiğidimin kıymet-i harbiyesini.
Ekonomi deseniz muazzam. Siz malın iyisinden anlarsınız, ucuz malı sevmezsiniz. Benzini dünyada en pahalı siz alırsınız. Eti en pahalı siz yersiniz. Bir zamanların tahıl ambarı olan ülke tahıl ithal eder, et ithal eder. Borç yiğidin kamçısıdır. Bu yüzden yiğidim ülkeyi ve vatandaş kölelerini hep kamçılar. Dört yılda borç iki katına çıkmış ne gam? Nasıl olsa torunlarımız ödeyecek, feda olsun yiğidime.
Öylesine büyük bir açılım yapar ki Amerikalı uçak imalatçısı şirketler 300’nü incelemeye aldığı uçaklardan 26 adet sipariş vermiş durumda. Ölümden korkmazsınız. Yiğidim de korkmaz ama arasıra ağlar. Ölüm bizden korksun. Filosundaki 160 uçaktan 67’si sakıncalı uçaktan olmuş ne yazar. Biz ters yola girip, alkollü araç kullanıp, bizi geçene kurşun sıkarız.Ne olmuş uçak havada patlamış, düşmüş, herkesten daha fıkara olmuşuz, özgürlüğümüz olmamış, ne yani feda olsun yiğidime.