Faşizm kendi zulmünde boğulacak
Her zaman, her toplumda
olduğu gibi,
Bir gün gelir,
insan hakları ve demokrasi kazanır...
Faşizmin sesi
tarihin karanlıklarında işitilmez olur!
Faşizmin sesi yüksek çıkar:
Toplumdaki bütün sesleri
bastırır...
Saldırgandır...
Kin doludur...
Nefret doludur...
Öfkelidir!
Faşizmin sesi sürekli düşman arar, bulur, bulamazsa üretir:
Düşman bulmakta ya da yaratmakta zorlanmaz...
Çünkü çıkan her farklı ses onun için bir düşmandır...
Önce muhalifleri susturur...
Sonra sıra farklı seslere gelir!
***
Faşizmin sesi acımasızdır:
Yarattığı düşmanları yerden yere vurur...
Onlara hayat hakkı tanımaz...
İnsanları hapseder, öldürür...
Kitapları yasaklar, yakar...
Düşman bellediklerini tamamen susturana kadar bağırır, bağırır,
bağırır!
***
Faşizmin sesi nefret söylemi
kullanır:
Dışlayıcıdır...
Ayrımcıdır...
Bölücüdür...
Dini, mezhebi kullanır...
Irkı, milliyeti kullanır...
Dili, diyalekti kullanır...
Coğrafi bölgeyi kullanır...
Siyasal görüşleri kullanır...
Bilimi kullanır...
Yargıyı kullanır...
Sanatı, edebiyatı kullanır...
Sporu kullanır...
Onun gibi düşünmeyen, onun gibi inanmayan, onun gibi davranmayan, kısacası onun gibi olmayan herkesi dışlar, düşmanlaştırır!
***
Faşizmin sesi tarihi değiştirme iddiası taşır:
Geçmişi saptırır...
Bugünü baskı altına alır...
Geleceği, istediği biçimde tarif eder!
***
Faşizmin sesi her yerdedir:
Meydandadır...
Salon toplantısındadır...
Söylevdedir...
Okuldadır...
Evdedir...
Radyodadır...
Televizyondadır...
Gazete manşetindedir...
Dergi kapağındadır!
***
Faşizmin sesinin sınırı yoktur...
Ondan kaçamazsınız...
Ondan kurtulamazsınız...
Her zaman, her yerdedir...
Sizi her zaman, her yerde izler...
Görür, dinler...
Kaydeder...
Kayıtları değiştirir, saptırır, aleyhinize kullanır!
***
Bütün bunlara rağmen...
Hayır, hayır...
“Bütün bunlara rağmen” değil,
Bütün bunlardan dolayı:
Emre Kongar Cumhuriyet
+++
SİZDEN GELENLER
Generallerinin çoğu hapiste olan bir ordu nasıl savaşır?
İki seçenek var.
1. Tayyip Erdoğan başa geçer, savaş planları yapar.
Olmaz demeyin, hatırlarsanız 2. Dünya Savaşında Alman ordusu Hitler’in planları ile yönetilmişti. Aynı şey Türkiye’de neden olmasın?
Tayyip Erdoğan, Başkomutan ve mareşal olursa haliyle Bülent Arınç Kurmay Başkanı olur. Cemil Çiçek EDOK komutanlığı için uygundur bana kalırsa. Hava kuvvetleri için Ömer Çelik, Kara Kuvvetleri için Faruk Çelik, Deniz Kuvvetleri için Suat Kılıç, propaganda için Faruk Mercan görevlendirilmelidir. Diğer AKP milletvekilleri kalan general ve amirallerin işini rahatlıkla yapacak kapasitedir. Böyle bir ordunun savaş kaybetmesini düşünemiyorum bile. Suriye’yi değil tüm Ortadoğu ve Balkanları alır geçeriz...
2. Beşiktaş Adliyesindeki özel yetkili savcı ve hakimler, Suriye Genelkurmay Başkanı ve diğer generalleri darbe yapmak suçundan tutuklayabilir. Kaçma ve delilleri karartma şüphesi olduğu için Suriye ordusunun bütün generalleri tutuklanırsa kazasız belasız Suriye’yi işgal ederiz. Esad’a haddini bildiririz.
Coskun Telciler
+++
Başka renk
çiçek mi yok
Bir süreden beri mesela;
1. Afganistan’da şehit olan 12 askerimizin cenazelerinin bulunduğu bayrağa sarılı tabutlar üzerinde,
2. İki ay kadar önce şehit olan 4 özel harekatçımızın cenaze töreninde,
3. Yeni Anayasa komisyonundaki büyük masanın üstünde, Cemil Çiçek Bey’in gözünün önünde,
4. 112 ambulanslarındaki hasta sedyesinin (hastanın düşmemesi için kullanılan) kuşaklarında,
(Örnekler çoğaltılabilir) Neden (ne yazık ki) PKK ile özdeşleşmiş duruma getirilen renklerden oluşturulan buket, demet, çelenk yapılmakta ve kullanılmaktadır.
“Ben Mazhar Osman mıyım” demeyeceğinizi bildiğim için yazdım...
Osman Ünal
+++
“Brütüsler”
için yazılmıştır...
Ruhban Okulu’nun açılması ile ilgili olarak yasal ve anayasal bir düzenleme yapılırsa Y-CHP Anayasa’ya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesi’nde dava açmayacağı sözünü vermektedir.
(...)
Ruhban Okulu’nun açılmasına itiraz etmeyip, sadece hükümetin süt dağtımını eleştiren bu parti, Cumhuriyeti kuran önderlerimizin partisi olamaz.
Av. Cemil Can
+++
Futbol ile
ülkeyi böldüler
Ülkeyi böldüler, insanlarımızı gruplara, grupçuklara böldüler, çeşitli bahaneler üreterek tertiplerle ülkenin aydınlarını, gazetecilerini, yazarlarını, askerlerini, parti liderlerini esir kamplarına doldurdular. Şimdi de kendi menfaatleri doğrultusunda futbolumuzu bölüyorlar. Renklerimizi birbirine düşman ediyorlar. Yüz yıllık dostluğun, yüzyıllık rekabetin yerine birbirine kin duyan, nefret eden taraftarlar üretiyorlar.
Renkleri ne olursa olsun; siyah, mavi, kırmızı, beyaz, lacivert tüm taraftarları uyarıyoruz. Bu oyuna gelmeyin.
Alper Kanık
+++
Zulümle var olunmaz, Tarih, zalimlerin sonunun nasıl olduğunu yazmıştır. Zulmünüzün sonuna yaklaştık. Sabahın geceyi yırttığı an, gecenin en karanlık zamanıdır.
Çağlar Çukur