Esad'ın elinde Türk askeri var mı?..

Haber merkezinde, sabah mesaisinin ilk saatlerinde gazeteleri tararken ajanslara düşen haberle adeta beynimizden vurulmuşa döndük. Hatay’dan gelen acı şehit haberi yine bizi can evimizden vurdu. Allah (C.C) şehitlerimize rahmet etsin, yakınlarına ve tüm Türk milletine de sabırlar versin.
Uludere olayında ABD’nin “ilk istihbaratı biz verdik itirafının” ardından sıcağı sıcağına bu olayı yaşamamızı nasıl tarif etmek gerek?
Nasıl cümle kuracağımı bile şaşırmış halde bu yazıyı kaleme alıyorum. Türkiye üzerinde o kadar pis oyun ve oyunlar sergileniyor ki; her şeyi açık kaynaklardan ilan ediyorlar. Gözümüzün içine baka baka bizimle alay edercesine oyun oynuyorlar. Uludere olayında, “istihbaratı milli kaynaklardan” aldık diyen Genelkurmay Başkanımız, ABD dönüşünün ilk günü Köşk’e arz-ı endama çıkarken, The Wall Street Journal haberi patlatıyor. Aynı gün her şeyi çok önceden bilen bir gazete yazarı, terör örgütünün kanlı eylemlerini nerelerde gerçekleştireceğini yazıyor. Ertesi sabah uyandığınızda bir de bakıyorsunuz ki; aynen adamın dediği yerlerde olaylar gerçekleşmiş.
Tüm bu olup bitenler karşısında Genelkurmay’ın ne yaptığını çözebilmek ise ayrı bir sıkıntı...
Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici geçenlerde bir televizyon programında astsubayların sıkıntılarını dile getiren Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği Başkanı Ahmet Keser’in Genelkurmay’da bir odaya alınarak baskı yapıldığını ve sorgulandığını açıklamıştı. Destici’nin bu iddiasını takip edebildiğim kadarıyla yalanlayan olmadı. Bazı eleştirilere şahin kesilen Genelkurmay Başkanlığı ülke güvenliği ve bütünlüğünü ilgilendiren yazılara neden en ufak bir hassasiyet göstermez? Bu bir!..
Başbakan Tayyip Erdoğan ve AKP iktidarının her istediğine kayıtsız-şartsız “evet” diyen sayın Necdet Özel Paşa!..
Sayısı 5 bin askeri bulacak hudut birlikleri oluşturulacaktı. Ne oldu?.. Bu iki..
Hudut birlikleri için ne kadar personel bulabildiniz?.. Bu üç..
TSK içinde adaletsizliklere göz kapamak, sıkıntıları dile getirenlere kılıç sallamak yerine pek sevdiğiniz Tayyip Erdoğan’a, “Sayın Başbakanım, TBMM’de bir şoför 4 bin lira maaş alırken, ben hudut birliklerinde 2 bin liraya çalışıp canını hiçe sayacak kaç kişi bulabilirim?” diyebiliyor musunuz?.. Bu dört..
Sorularıma devam edeceğim..
Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad, Rusya’nın devlet televizyonu “Rossiya-24” kanalında Suriye hükümetine karşı savaşanlar arasında, “El Kaide” gibi aşırı grupların üyelerinin de bulunduğunu öne sürerek, “Yabancı askerler var, bazıları hâlâ canlı. Gözaltına alınıyorlar. Onları tüm dünyaya göstermeye hazırlanıyoruz” dedi.
Esad’ın bahsettiği “yabancı askerler” arasında Türk askerleri var mı?.. Bu beş..
Eğer,var ise bu askerler özel kuvvetlere mi mensup?.. Bu altı..
Sayın Necdet Özel;
Biz zaten sizden yaklaşık bir hafta süren ABD geziniz hakkında kısa da olsa tatmin edici bir açıklama beklemiyoruz. Tecrübelerimizden öğrendik ki; yakında ya bir ABD gazetesinde haber patlar, ya da ABD Dışişleri Sözcülüğünden veya Ankara Büyükelçiliği’nden bir açıklama gelir gerçekleri(!) duyarız.
Esad’a karşı hâlâ racon kesen Başbakan ve iktidarın “son Suriye duruşunu” askeri bir kaynağa sordum. Cevap:
“Eski cesaretlerini kaybettiler. Rusya ve İran ’siz girerseniz biz durmayız’deyince tereddüt içinde bocalıyorlar. ABD’de aradıklarını bulamadılar.”

***


Ülke gündemine bir bakın, bir de muhalefete. Sanki günlük siyaset devam ediyor. Herkes hiç bir şey olmamış gibi yapıyor. Bir kişi hariç. O da FB’li Alex. Bursaspor ile oynanan kupa maçından sonra sormuşlar ünlü topçuya, “Şike davası sana göre politik mi” diye. Alex de cevabı yapıştırmış:
“Bu soruyu es geçmek istiyorum. Eğer yanıt verirsem ya Aziz Yıldırım’ın yanında ya da komşusu olurum bu ülkede” .
Türkiye’ye “top nasıl oynanır” ı gösteren Alex’in, siyasetçilere de “muhalefet nasıl yapılır” ı öğretmesi lazım, herhalde!..
Yoksa, muhalefet “sütçü beygirlerinin sıkıntıları” konusunun içinde boğulup gidecek.



Kırım Türklerinin bitmeyen acısı
Gazeteci olarak bize ayrılan köşelerde tek görevimiz, sadece günlük yorumlar yapmak değil. Ezilen ve acı çeken Türkler’in derdine ortak olup seslerini duyurabilmek en önemli yükümlülüklerimizden. Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği, Kırım Tatarlarının vatanlarından sürgün edilişinin 68’inci yıldönümü nedeniyle bir bildiri yayınladı. İşte o bildiri;
“Bundan tam 68 yıl önce 18 Mayıs 1944 gecesi Kırım Tatarları tarihi yurtları Kırım’dan insanlık dışı bir muamele ile hayvan vagonlarına istif edilerek Sibirya ve Orta Asya çöllerine sürgüne gönderilmiştir. Sovyet rejimi tarafından sürgüne gönderilen 400 bin civarında Kırım Tatarı’nın yüzde 46’sı 22 gün süren sürgün yolculuğu ve sonrasındaki bir kaç ay içinde soğuk, hastalık ve açlıktan hayatlarını kaybederek şehit olmuştur.
Aradan geçen 68 yıl sonunda bugün Kırım Tatarları anavatanları Kırım’a geri dönmekte ve Kırım’ı yeniden vatan yapma mücadelelerine devam etmektedirler. Bu mücadele dahi çok ağır ve çetin şartlar içinde gerçekleşmektedir. Geri dönüşün başladığı son 20 yılda Kırım’a yerleşebilen Kırım Tatarlarının sayısı 350 bin civarındadır. Kırım’a yerleşen Kırım Tatarlarının 4 bin 827’si yatakhanelerde, 14 bin 580’i kiralık evlerde yaşamaktadır. 17 bin 204 aile yarısı tamamlanamamış evlerde, 10 bin 637 aile yüzde yetmişi tamamlanabilen evlerde, 8 bin 154 aile de geçici barakalarda yaşamaktadır. Kırım Tatarlarının çoğunlukla yerleştiği beldelerin yüzde 30’unda elektrik ve su, yüzde 75’inde yol, yüzde 80’inde ise gaz bulunmamaktadır.
Bebek ölüm oranı, Ukrayna genelinde yine en yüksek Kırım Tatarları arasındadır. Kırım Tatarlarının çoğu bir işten, sosyal güvenlikten ve sağlık hizmetlerinden mahrum durumdadır. Kırım’da öğrenim gören çocukların yüzde 20’si Kırım Tatarı olmakla birlikte, Kırım Tatarlarının ancak yüzde 8’i (15 milli mektep) kendi dillerinde öğrenim görmektedir. Halen sürgün bölgelerinde 200 bin Kırım Tatarı ise anavatana dönmek için beklemektedir.
Büyük sürgün yaşanalı 68 yıl olmasına rağmen Kırım Tatarlarının maddi ve manevi kayıpları tazmin edilmemiş, yaraları kapatılmamıştır.”

Yazarın Diğer Yazıları