Eroğlu'nun ve Kıbrıs Türkünün duruşu nettir...
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Alexander Downer’in KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ve Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristo-fiyasko’yla ayrı ayrı bir araya gelmesinin ardından, BM; Kıbrıs müzakerelerinin 26 Mayıs Çarşamba günü yeniden başlayacağını açıkladı.
Rum tarafında yayınlanan Fileleftheros gazetesi; “Eroğlu’nun İlk Denemesi ve Müzakereler... BM: Pozitifliklerini kayda geçiriyor, maksimalizmlerini görmezlikten geliyor” başlıklarıyla verdiği haberinde, müzakerelerin yapıldığı yerin aynı kaldığını, fakat gerçekleştirilecek ilk görüşmelerin gündeminin henüz netlik kazanmadığını yazdı. BM’nin, öncelikli olarak, sürecin devamını garanti altına almakla ilgilendiğini belirten gazete, BM’nin müzakerecilerin onayıyla birlikte; bugüne kadar varılan görüş birliklerini kilitlemekle ilgilendiğini ifade etti.Gazete, Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon’a gönderdiği 23 Nisan tarihli mektuba gönderme yaptı.Ancak; KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun, mektupta bahsedildiği üzere; Kıbrıs müzakerelerinin 30 Mart’ta kaldığı yerden devam etmesini, müzakerelerde varılan görüş birliklerini, aynı zamanda 23 Mayıs-1 Temmuz 2008 tarihli Talat-Hristofyas açıklamalarını kabul etmesinin doğrudan kuşkulu olduğunu, ayrıca verdiği teminatlarla çeliştiğini iddia etti.
KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun yıllardır savunduğu ve Kıbrıs Türkünün bağlı olduğu Ulusal davamızla birebir örtüşen duruşunu-pozisyonunu bir kez daha dost düşman her kesimle paylaşmakta fayda vardır. KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu Ulusal Davaya bağlılığı ve bu doğrultuda ileriye dönük verdiği vaatler nedeniyle seçimin birinci turunda Cumhurbaşkanı seçilmiştir. Eroğlu şu tezlere sahip çıkmış ve bundan sonra da çıkacaktır:
1- Tek egemenlik, tek vatandaşlık,tek temsiliyet ve KKTC’nin eyalet (constituent state) düzeyine indirilmesine karşı çıkılacaktır.
2- KKTC’nin egemen statüsünü öngörmeyen hiçbir anlaşmayı imzalamayacaktır. Çözüm iki egemen kurucu devlete (founding state), iki egemen halka dayanacak ve egemen eşitlik ilkesinden asla taviz verilmeyecektir...
3- Kıbrıs Türkünün ayrı bir halk olduğu ve self determinasyon hakkına sahip olarak, ayrılma ve anlaşmama hakkımızın bulunduğu esas alınacaktır.
4- Anavatan Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğünün sulandırılması söz konusu değildir.
5- TC kökenli kardeşlerimiz ve KKTC nüfusu pazarlık konusu yapılmayacaktır.
6- Toprak vererek halkımızın 4-5. kez göçmen durumuna düşürülmesi asla kabul edilmeyecektir.
7- Türk-Yunan dengesinin korunması açısından Avrupa Birliği’ne Anavatan Türkiye ile birlikte eş zamanlı üyelik ilkesi savunulacaktır.
8- Ulusal Davamız konusunda birlik, beraberlik ve dayanışmanın sağlanması açısından güneyde olduğu gibi Ulusal Konsey kurulacaktır.
9- “Anavatan Türkiyesiz Kıbrıs Türkü ve KKTC yok olmaya mahkumdur” ilkesinden hareketle, Ulusal Kıbrıs davasının sürdürülmesinde Anadolumuz ile uyum ve işbirliği içinde çalışılacaktır..
KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun ve Kıbrıs Türkü’nün iradesi ve pozisyonu budur. Eroğlu’nun yukarıda sıraladığım taahhüt ve tezlerin dışına çıkması ve bu tezlerin dışında herhangi bir belgeyi Kıbrıs Türküne onaylatması mümkün değildir. Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun Downer ile görüşmesinin ertesi gününde,bir kabulde yaptığı “Müzakere masasında neyi temsil ettiğimizin bilinci içindeyiz, elbette halkımızın kazanımlarını müzakere masasında Rum’a teslim etmeme, onurlu, Türkiye’nin menfaatlerini de koruyan bir anlaşma arayışı içinde olacağız” açıklaması duruşumuzun ne kadar net olduğunu göstermeye yeterlidir...