Eroğlu’nu karalayarak bir yere varamazsınız...
KKTC Cumhurbaşkanı Dr. Derviş Eroğlu müzakere masasının çöktüğü iddialarıyla ilgili geçen hafta yaptığı açıklamada, böyle bir durumun söz konusu olmadığını ifade ederek, müzakerecilerin görüşmeye devam ettiğini, kendisinin de 23 Haziran’da Rum Yönetimi Lideri Nikos Anastaisadis’le görüşeceğini belirtti.
Ne var ki KKTC Cumhurbaşkanı Nisan ayı sonunda katıldığı bir etkinlikte müzakere süreci ile ilgili önemli açıklamada bulunmuş ve sürecin her an kilitlenebileceği uyarısını yapmıştı. Eroğlu, açıklamasında, Kıbrıs Rum kesiminin müzakerelerde 1974 sonrasını da dikkate alması gerektiğini belirterek, Kıbrıs Rum tarafının geçen 40 yılı yok saymaya kalkışması halinde müzakerelerin kilitlenebileceğini söylemişti. Geçen 40 yılın önemine atıfta bulunan Eroğlu, Kıbrıs Türk tarafının adanın kuzeyini yeniden vatan yaptığını, yerleştiğini ve kökleştiğini, tüm dünyanın bunu görmesi gerektiğini kaydederek, müzakere sürecinde her zaman Kıbrıs Türk tarafının taviz vermesi beklentisi bulunduğunu ancak karşılarında taviz vermeyi düşünmeyen bir taraf bulunduğunu vurgulamıştı.
Müzakerelerde ‘al-ver’ sürecine girileceğini ancak sadece almayı düşünen bir tarafla müzakere etmenin mümkün olmadığını belirten Eroğlu, “Karşı tarafta samimiyet ve istek göremiyorum” diyerek, Kıbrıs Rum kesiminin müzakerelerin ileriki safhalarında tavır değişikliği içerisine girmemesi, taviz vermeye yanaşmaması halinde müzakerelerden sonuç alınmasının güçleşeceğini kamuoyuyla paylaşmıştı.
KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu geçtiğimiz hafta ise gittiği Sivas’ta Gazi’lere yaptığı konuşmada “Çok şükür şimdi huzur ve güven içerisindeyiz, eksik olan şey ise anlaşmadır. Biz, anlaşma için yaklaşık 40 yıldır uğraşıyoruz. Maalesef anlaşmalar için direnen bir Rum tarafıyla karşı karşıyayız” dedi.
KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun göreve geldiğinden beri müzakerelerden sonuç alınması için çaba gösterdiği bilinmektedir. Göreve geldiği hafta BM Genel Sekreteri Ban Ki-Mun’a gönderdiği mektupta müzakerelere 2. Cumhurbaşkanı Talat’ın bıraktığı yerden devam etme kararlılığını bildirmiş ve müzakerelerin hemen başlaması çağrısında bulunmuştu. Eroğlu aynı çağrıyı Rum lider Hristo-fiyasko’nun yerine seçilen Anastasiadis’e de yapmıştı. Anastasiadis’in yeni görüşmeci ataması aylar aldı. Görüşmelerde izlenecek yolun belirlenmesi ve ortak metin üzerinde uzlaşıya varılması için Anastasiadis’in zamana oynayan uzlaşmaz tutumu, sabırla ve hoşgörü ile beklendi. Müzakerelerin liderler bazında ayda 2 hata 3-4 kez yapılması teklifine Rum tarafı hep havadan bahaneler buldu ve bulmaktadır. Daha önce üzerinde mutabakata varılan birçok konuda Rum tarafının olumsuz tutumu devam etmektedir. BM Genel Sekreteri’nin eski özel danışmanı Downer’in hazırlayıp taraflara sunduğu 2008-2012 dönemini kapsayan görüş birlikleri ve görüş ayrılıkları belgesini Anastasiadis yok saymaktadır. Anastasiadis neredeyse müzakerelerin sil baştan başlamasını önerecek pişkinlik içerisindedir. Bütünlüklü bir çözümün parçası olduğu defalarca açıklanmasına rağmen Maraş’ın ve Gazi Mağusa limanının Rumlara verilmesi talebi müzakerelere darbe vurmayı amaçlamaktadır. Bu işin doğrusu, Rum tarafının müzakere masasında yıllardır sürdürdüğü samimiyetsizlik ve uzlaşmazlıkların belgelerinin toparlanıp dünya kamuoyu ile paylaşılmasıdır. Günün sonunda müzakerelerin başarısızlığından Türk tarafının suçlanması gibi bir tehlike vardır ve böyle bir durumun sonuçları hem Kıbrıs Türkü hem de AB kapısından girmeye çalışan Anavatan Türkiye için iyi olmayacaktır. Müzakerelerde muhtemel bir başarısızlığın suçunu Cumhurbaşkanı Eroğlu’na yüklemek isteyenler sadece Rum tarafı ve onun destekçileri değildir. 2015 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yeniden seçilmesi için şansı çok büyük olan Cumhurbaşkanı Eroğlu’na karşı içte de bir kampanya başlatılmıştır. Özellikle hükümetteki CTP-BG ve bu partiye yakın medya Eroğlu’nu müzakereler üzerinden yıpratabilecek çalışmalara başlamıştır. Kıbrıs Türk halkı ve Büyük Türk Milleti Eroğlu’nu çok iyi tanımaktadır, Kıbrıs’ta Milli Davamızı yaraşır şekilde savunduğundan emindir, Anavatana bağlılığı çok iyi bilinmektedir ve dolayısıyla bu karalama kampanyasının başarılı olma ihtimali hiç yoktur. Kıbrıs Türkü Eroğlu’nun müzakerelerde başarısız olduğu gibi saçma bir iddiayı ne yer ne de yutar.